halit-kivanc-telesafir-se-20251104081422321.jpg


Bu başlık bir ansiklopedi adı değil, bir kitap hiç değil.

Bir yarışma programının adıydı. TV tarihimizin en uzun süren ilk programı olma onurunu taşıyacaktı. Önce TV’de 50. kez yayınlanan program” olma rekorunu elde edecek, sonra da tam beş yıl yayınlanma rekoruna ulaşacaktı. 

1969 yılında başladı… 

1973 yılında ekrandan ayrıldığında beş yıl aralıksız izleyiciyle buluşma başarısını TV tarihimize yazdırdı. 

Bildiklerimiz, Gördüklerimiz, Duyduklarımız yarışmasının yapımcısı Mehtap Uyguner, yönetmeni Göker Müftüoğlu, sunucusu ise Halit Kıvanç’tı.

 

Yarışmanın adı uzundu ama süresi normaldi. Genelde 45 dakika sürer, ancak eşitlik durumunda ve final aşamasında, ödül töreniyle süre 5-10 dakika uzardı. İki haftada bir ekrana gelirdi.  

Adı uzundu demiştik… 

Halkın çoğu, kısaltıp Bildiklerimiz Yarışması derdi. Bir kısmı da “Bildik, Gördük Yarışmasıolarak adlandırırdı. Gazeteler de kısaltmalara uyardı: Bildiklerimiz Yarışması”,Bildik, Gördük, Duyduk Yarışması”, “Bil, Gör, Duy Yarışması gibi 

TV’mizin bu ilk yarışmasına mektupla başvurulurdu. Bilgisayar çağının hayalinin bile kurulamadığı o yıllarda başka bir çare de yoktu zaten. Şehirlerarası konuşmalar için bile saatlerce beklenildiği zamanlardı. Yarışmacı adayı, bir form doldurur bir de fotoğrafını eklerdi başvurusuna. Program yapımcılarının forma bakıp yarışmacıyı seçmeleri bu yolla kolaylaşırdı.

 

TV tarihimizin bu ilk yarışmasının başlangıcında ödüller daha çok sembolikti. Plaket, kupa, gümüş tabak gibi… Sonraları kocaman bir televizyon alıcısı çıktı ortaya. “Ooo, yarışmayı kazanan TV alıyor” haberi gündemin doruğuna oturdu. 

Yarışmada sorulan sorular halktan değişik tepkiler alırdı. Kimilerine göreçok zor” du sorular. Kimi için ise aynı sorular çok kolay”. Halit Kıvanç da soruları sorarken, bilmediklerini öğreniyordu. Yine de yarışma ansiklopedilere, bilgi veren kitaplara olan sevgiyi inanılmaz arttırıyordu. 

O günleri yaşamış birisi olarak… 

Yarışmanın başlamasından önce yarışmacıların ellerinde koca koca kitaplarla, sayfa sayfa notlarla, okulda sınav kapısında bekleyen öğrencileri anımsatan görüntüler sergilenirdi. Ve… yarışmadan sonra “Ah, o kadar iyi çalışmıştım ki, coğrafyadan Afrika’nın çıkacağını hiç beklemiyordumdiye yakınmaları duyardık. 

TV tarihimizin bu ilk yarışma programı aynı zamanda Telesafir deyiminin doğmasına neden olmuştu. 

Yarışmalardan birinde stüdyo şefi, Halit Kıvanç’a kameralardan ikisi bozuldu. Ortadaki tek sağlam kameraya sürekli bir şeyler söyle ve yarışmaya ara ver yazılı bir kart gösterdi. Kıvanç söyleneni yaptı ve diğer iki kamera onarılıncaya kadar canlı yayını bozmadan tek sağlam kameraya bakarak uzun süre izleyicilerle sohbet etti.

 

Bu arada televizyonu olmayanların, televizyonlu evlere sırf yayın akşamı misafir olmalarını da Telesafirdiye adlandırdı. Bu fantezi, kameranın onarılmasına kadar geçen zamanı kurtardığı gibi, “Telesafirdeyiminin de dillerde dolaşmasına neden oldu. 

Televizyonu olan evlerde yayın günleri akşam 19.30’dan öncetelesafir”lerin toplandığı, ekran önüne sinema düzeniyle sıra sıra dizilen sandalyelerin ön sıralarını çocukların kaptığı, evin hanımının gece boyunca söylenerek seyircilere ikram yaptığı ve 21.30’da İstiklal Marşı eşliğinde siyah-beyaz bayrak ekranda görününceye kadar sohbetin durduğu, ekranın konuştuğu günlerdi. 

O camdan yayılan ışık, büyü gibi etkisine almıştı o günleri yaşayanları... 

 

Selim Esen  
Gercekedebiyat.com 

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler