Son Dakika



Sevgili Sait Maden’i, Ekim 1964’te, Memet Fuat Abimin De Yayınları için benden istediği ilk kitapla, Sartre’ın Baudelaire’i ile tanıdım; kitabın hem kapağını yaptı hem de içindeki şiirleri çevirdi. Ondan sonra, ölene dek en sevdiğim, saydığım dostlarımdan biri oldu. Dostluğumuz boyunca, ilişkimiz, işbirliğimiz hiç kesilmedi; sevgili ozan dr. Halil İbrahim Bahar’ın Soyut dergisi onun yazıhanesinde hazırlanır basılır, basımevinde gelince orada kutlanırdı.


Sartre’a, geri çevirdiği Nobel’i kazandıran Sözcükler’in kapağını da  o yaptı.

Çeşitli yabancı dergilerden aktardığım yazılardan oluşan ilk kitabım Konuşmalar’ın kapağı da, Berfin Yayınları’ndaki Cumhuriyeti Savunmak’ın kapağı da onun ince beğeneli beyninden, hünerli ellerinden çıktı.

Güzel sanatların hangi dalına el attıysa aynı titiz, sorumlu, bilinçli çalışmanın ürünlerini verdi; giyimi kuşamı, konuşması, her ortamda davranışı gerçek bir İstanbul Beyefendisi gibiydi; Demokritos’un değindiği olasılık-gereklilik ikilisinin armağanı olarak, Eskişehir’de açılan ve yarattığı bütün simgeleri bir araya getiren sergi dolayısıyla gittiği bu kentte, parkta yürürken çekilmiş son resmine bakın, demek istediğimi görürsünüz. Anlayacağınız, benim bütün sanatların ereği, toplamı saydığım YAŞAMA SANATI’nın tartışılmaz USTASI’ydı Saitçiğim.

Onu tanımış olmak, tıpkı Memet Fuat, Sabahattin Eyuboğlu, Ruhi Su, Cihat Burak gibi, yaşamın bana, bize sunduğu en değerli armağanlardan biriydi.

Hepimiz gibi, gerek şiirlerini, gerek çevirilerini, ömür boyu çeşitli dergilerde bastırmak için koşuşturduktan sonra, kurduğu Çekirdek Yayınları’nda kitaplarını tam ona yakışan özel boyutlarda, siyah kapaklarla  gün ışığına çıkarır olmuştu ki, Türkiye’deki her alan gibi, yayın dünyası da çıkmaza girdi. Ama bu tatsız gelişmeden önce ürünlerini o benzersiz kitaplarda toplayabildi ya, büyük kazançtır.

Şimdi o kitaplardan birkaç çalışmasını  paylaşalım yeniden; ilkini, dostluğumuzu başlatan Baudelaire’den seçiyorum: Şiir Anıtları 1/Kötülük Çiçekleri’inden
 

AKŞAM EZGİSİ
         
İşte her çiçeğin sapında ürperdiği zaman,
Tütsü tütsü dağıldığı zaman her çiçeğin;
Havada sesler, kokular dolaşıyor, yeğin;
İç karartıcı bir vals, baş dönmesi, uzayan.
 

Tütsü tütsü dağıldığı zaman her çiçeğin;
İncitilmiş bir yürek gibi titriyor keman;
İç karartıcı bir vals, baş dönmesi, uzayan!
Gök hüzünlü, güzel bir sunak sonuna değin.

İncitilmiş bir yürek gibi titriyor keman,
İçli bir yürekten kara, geniş yokluğa kin!
Gök hüzünlü, güzel bir sunak sonuna değin;
Güneşin donmuş kendi kanı boğulduğu kan.

İçli bir yürekten kara, geniş yokluğa kin,
Işıklı geçmişin bütün izlerini toplayan!
Güneşin donmuş kendi kanı boğulduğu kan…
İçimde parlayan bu kutsal kap, anın senin!
  
İkinci şiir, çok sevdiği, başarıyla aktardığı Garcia Lorca’dan

YUVA
Gözlediğim ne bilmem
bu hüzün anlarında?
Kim çiçekli, yaldızlı
korularımı kesen?
Derenin suyundaki
çırpıntılı gümüşten
aynada, ki bana tan
sunar, o gördüğüm ne?
Korumda hangi büyük
fikir çamı yarılan?
Ne sessizlik yağmuru
ürperten beni böyle?
Sevdamı bıraktıysam
gamlı kıyıda ölü
hangi böğürtlen saklar
yeni doğuşu benden?
  
 Son örnek kendisinden, Şiirin Dip Sularında adlı uzun şiirinin ilk bölümü:

1

Arama, ben artık bende değilim,
sözcükler var bende benden içeri;
sözcükler, zehirle yüklü içleri,
derin tatlarından esrimiş dilim.

Çevremde nedir bu çınlam, gerilim,
bu bitmez atılım ileri geri
örerken bir sonsuz ağla her yeri
milyonca, milyonca anlaşılmaz im?

Bu ürkünç kıyıya geldikten beri
dağlardan dağlara düş gelgitleri
ve dev yankıları tek izlediğim

Hiç kimse aşamaz bu sık çitleri,
bu tuzakları, bu sarp geçitleri;
arama, ben artık bende değilim.

Canım Saitçiğim, her şeyin, sesin, çizginin, im’in, imgenin, simgenin, anının en hoşunu bırakıp gittin, ne mutlu!

(Kapak fotoğrafı: Evetbenim.com'dan alınmıştır.)

 

Bertan Onaran

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM