Son Dakika



gazeteduvar internet sitesinin, genç bir şair Bekir Dadır'ın Merve Çanak adlı genç bir öğrenci kızımızın ilk şiir kitabı Hiçölüm hakkında eleştiri yazısını önce yayınlayıp gelen tepkiler üzerine de yayından kaldırması tartışma konusu oldu.

(Tekrar ediyoruz: Tartışılan konu, bir şiir kitabı için yazılmış yazının niteliği, etik duruşu, bir şiir kitabının niteliği değil. Bir eleştiri yazısının önce yayın yönetmen(ler)ince uygun bulunup yayınlanması, yazıya şairin feminist vs. etrafını örgütleyerek hem yazarına hem yayın yönetmenine ahlaki sınırın üzerinde tepki göstermesi, gazeteduvar'ın da yayınladıkları yazıyı savunacak yerde yazıyı kaldırması, yazarın da niçin kaldırdın, bu bir sansürdür tepkisi göstermesidir.)

Söz konusu sansürlenmiş yazıyı ve yazarın düşüncelerini sayfamızda bir görev olarak biz yayınladık. Görev diyoruz çünkü her edebiyat eleştirisine –eksiğine gediğine elimizden geldiğince yardım ederek– değer veriyoruz. Özellikle gençlere… Çünkü bu tartışmanın da gösterdiği gibi bir edebiyat çevresi olarak temel eksiğimiz eleştiri ve eleştiri karşısında aldığımız olumsuz tutumdur.



Bu gelişmelerden sonra Ve yayınevinin yayınladığı bildiri işin tuzu biberi olmuştur. Kendisine  istediği kitabı "edebiyat yapıtıdır" yaftasıyla (tartışmasız!) yayınlama özgürlüğünü savunmuş, ama bu kitaba eleştirileri "eleştiri dışıdır" diyerek yayınlanmamasını, sansürünü önermiştir!

Öğrencisiyle uygunsuz fotoğraflarını paylaşmaktan sabıkalı olduğu yazılan Ahmet Nezihi Turan adlı bir profesörün "etik"ten söz ederek yazıya sansürü savunması ne kadar garabet görünse de ekşisözlük'ten kendisiyle ilgili olumsuz yazıları sildirmeyi başarmasıyla bu tutumu uyum içindedir.

Eleştirinin olmaması, bir ülkede muhalefetin, dolaysıyla demokrasinin, hukuk düzeninin olmaması gibi bir şeydir. Eleştirisiz (muhalefetsiz) bir devlet yerinde de saysa belki kabul edilebilir ama edebiyat ve sanat eleştirisiz ilerleyemez.

Yaşadığımız bu son tartışma özellikle yayınevi yönetimleri kaynaklı nasıl bir sefalet içinde olduğumuzu göstermektedir. Biz eskiden beri edebiyatımızın bu duruma düşmesinin birinci derecede müsebbibinin yayınevlerimizin yönetim anlayışı olduğunu düşünüyoruz.

Edebiyat yayıncılığımız edebiyat ölçütlerine değil, maalesef fena halde "yaptım oldu"ya, "para"ya endekslenmiştir. Bu nedenlerle:

1- Artık günümüzde yayınevlerinin yayınladığı bir kitabın bir edebiyat yapıtı olup olmadığına güven sıfırlanmıştır. Bunu bir takım eleştirileri yasaklayarak filan artık engelleyemezsiniz!

2- Bir zamanlar yayınlanacak kitaplar özenle seçilir hiçbir öykü, roman, şiir kitabına kimse "bu şiir değil" vs. deme gereği duymaz, eleştiri kendi asıl mecrasında görev yapardı. Çünkü "bir zamanlar" her yayınevinde önemli yazar ve şairler "editör" olarak karar verici mevkide çalışır, yayınlanacak her kitap için günlerce toplantı/tartışma yaparlardı. Kendisini "nitelikli içerikleri estetik tasarımlarla okura sunan butik bir yayınevi" olarak tanıtan yayınevinin Özdemir İnce gibi önemli şairimizin kitabını, Kaan İnce gibi intihar etmiş genç bir şaire vefayı ve nitelikli gençlere yer vermeye çalışmasını saygıyla karşılıyoruz.  Ancak tüm yayınevlerimize soruyoruz: Yayınevi mutfağında hangi şair ve yazar ya da eleştirmen çalışmaktadır? 



2- İnternet ortamında yayıncılık yeni bir durumdur. Basılı eserlerde sonradan düzeltme olanağı yoktur. Ama internet yayıncılığında vardır. Ama bu olanak vardır diye her yazı yayınlanmamalıdır. En az matbaa/ baskı yayıncılığında olduğu gibi yayından önce dikkat etmek gerekir. Bu nedenle yayınlanacak bir yazı ya yayınlanmamalı ya da yayınlandıktan sonra hangi nedenle olursa olsun silinmemelidir.

3- gazeteduvar'daki yayın yönetmenleri yazıyı –nasılsa bu da övücü yazıdır alışkanlığıyla– okumadan mı yayınladılar? Sanki kendileri yayınlamamış gibi sonradan "aa ne kadar kötü eleştiri" demeleri komik olmaktadır.

4- Eleştiri bir olay, bir yapıt, bir durum, bir kişi karşısında bir diğer kişinin (olumlu ya da olumsuz) düşüncelerini dile getirmesidir. Bilimseli olur, özneli olur, nesneli olur ama özü budur. Belalı bir iştir; -bu olayda olduğu gibi- düşman ilan edilirsiniz ama yine de yazarsınız! Bu nedenle özgür ortam eleştiri için hayati önemdedir.

5- Yapıtı hakkında olumsuz düşünceler içeren bir yazıyı yayından kaldırmak için zorlamak açıkça zorbalıktır. Devlet yöneticilerinin en küçük eleştiriye tahammül edemeyip basın yayın ortamını baskı altında tutmalarıyla eştir. Beğenmedim diye yayınlanmış bir yazıyı zorbalıkla sansürlemenin polis eliyle toplatılan kitaplardan bir farkı yoktur!



6- Yayınevleri, şairler, yazarlar bilmeli ki bu ülkede onların yayınladığı her kitabı didik dikik edecek eleştirmenler, duyarlı insanlar, edebiyat sevdalıları vardır! Eleştirinin karşıtı yine (karşı) eleştiridir! Unutmayalım ki burası Nef'i'nin, Beşir Fuat'ın, Ahmet Mithat'ın, Nurullah Ataç'ın, Bedrettin Cömert'in, Memet Fuat'ın, Fethi Nacilerin torunlarının ülkesidir! Yeni Elif Şafak'lar yaratma çabalarına asla izin vermeyeceğiz!

7- Siz buyrun yayınlayın, biz eleştirelim. Yeter ki işimize karışmayın!

Ahmet Yıldız
(Gerçekedebiyat.com yayın yönetmeni)



Ve yayınevinin açıklaması:



GERCEKEDEBİYAT.COM

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM