Son yüzyıl ne anlatıyor? / Doğan Karaağaç
Bilim ve felsefe sayesinde pratik beceriler bağlamında epeyi yol alındı. Buluşlar, keşifler, teknolojik ilerlemeler, makine, motor... Bunlardan dolayıdır ki son beş asırdır insan türünün yürüyüşüne bilim çağı dönemi - yürüyüşü diyoruz. İyi de her şey yolunda mı?
Milattan sonra iki bin yirmi beş yıl geçti. İnsanın yolculuğu devam ediyor. Bu yolculuğun özü daha iyi bir yaşam arayışıdır. Örneğin, başına büyük para ödülü konulan ve dünyanın tüm yönetimlerinin - BM'nin terörist diye ilan ettiği birini yine aynı BM'nin bu yıl yapılan BM oturumunda alkışlaması ve devlet başkanı olarak kabul ve itibar görmesi, onunla sarmaş dolaş olmak için sıralara girilmesi davranışı, insan türünün orman dönemi (Avcı- Toplayıcı) davranışı ile eş ve benzer olduğu açıktır.
Ancak ne var ki bu 'özün özü'nde herkes için daha iyi bir yaşam arayışı yok. Her bir insanın kendisi için daha iyi bir yaşam arayışı var.
Böyle olunca da insan türünün handikapları devam ediyor.
Dünya'da utanç verici düzenler utanç veren dümenler ile sürüyor.
Oysa Thales ile insanlık (M.Ö. 600) teolojik bakış dışında bir bakışı, Doğa'yı doğa'nın kendisi ile anlama yolunu da öğrenmişti.
Böylece felsefe ve bilim insanlığın yolculuğunda somut bir fener olarak ortaya çıkmıştı.
Bilim ve felsefe sayesinde pratik beceriler bağlamında epeyi yol alındı. Buluşlar, keşifler, teknolojik ilerlemeler, makine, motor, mikroskop, teleskop, genetik mühendislik, sibernetik, nano teknoloji, android cihazlar... Bunlardan dolayıdır ki son beş asırdır insan türünün yürüyüşüne bilim çağı dönemi - yürüyüşü diyoruz.
İyi de her şey yolunda mı?
Bunca buluşlara ve ileri teknolojik imkanlara denk olan ve paralel yol alan bir toplumculaşma- sosyalleşme (insanlaşma) var mı?
İşte bu soruya cevap verirken utancımızdan başımız öne eğik oluyoruz.
Teknolojik vb. imkanlar bakımından çok büyük ilerleme kat eden insan türü maalesef iş insanlaşma boyutunda ele alındığında bir arpa boyu ilerlemiş değildir. Yerinde saymaktadır desek bu ifade bile yanılgılı olabilir.
Çünkü yer yer insanlık, bırakalım yerinde saymayı, Thales'ten de daha gerilere gitmekte ve daha geri düşmektedir.
Mısır'da Şarm El-Şeyh kentinde dünyanın önde gelen pek çok ülkesinin başkanlarının birer birer Trump'ın yanına gelerek poz verme davranışı üzerinde çözümleme yaptığımızda insanlığın yolculuğundaki yerinde saymayı görürüz.
Mesela Fransa devlet başkanı Emmanuel Macron (ve diğerleri) Trump'ın önünden geçit töreni yapmayı, onun elini sıkarkenki basitlikleri neden yapar?
25 Asır önceki insan "Trump ve geçit yapan başkanlar" sahnesinde görülmekte olan insan düzeyine göre daha ileri, daha asil ve onurlu bir düzeyi ifade eder.
Gazze'de olup biteni de insanın insanlaşma yolculuğunda bir ölçü olarak almak gerekir. Gün gün, her gün tüm dünyanın gözü önünde yüzlerce insan Gazze'de öldürülürken esas olarak dünyadaki tüm yönetimler 'ıslık çalarak geçmeyi', görmezden gelmeyi ve hatta en belli başlıları da bu katliamı desteklemeyi yeğlediler.
Başka bir örneklem ile insan denen garip türün bencil yolculuğunu izaha devam edelim.
Türümüz nihayetinde tek tek insanlardan oluşan bir toplamdır. Bu toplamın her birinin bu 'tarihsel yerinde sayma'sı hali sonuç olarak bize neyi anlatıyor?
Çarpıcı bir örnek vererek konunun anlaşılır olmasına yardımcı olabiliriz.
330 milyonu geçkin nüfusu olan Amerikan toplumunda (birinci değil) ikinci kez Trump gibi paragöz ve vasat bir insanın başkan seçilmesi... İnsan türünün yaşam yolculuğunda arpa boyu yol alamadığını anlatmaya ve kanıtlamaya yeterli bir durum değil midir?
İnsan türünün kısır döngüsü devam ediyor. İlerleme çok yavaş ve hatta yok denecek kadar az.
Bunun böyle olmasının sebebi nedir?
İnsan doğasının değişmeyen, hep stabil duran id'sel yapısı olabilir mi?
Bence tamamen budur.
Doğan Karaağaç
Gercekedebiyat.com


















YORUMLAR