Turgay Fişekçi bana ‘kelp’ demiş / Ahmet Yıldız
Ahmet Yıldız şair Turgay Fişekçi'nin hakkında yazdığı yakışıksız sözleri yanıtlıyor.
Sözcükler dergisinin sahibi şair yayın yönetmeni Turgay Fişekçi derginin (Temmuz - Ağustos 2021) 98’inci sayısının sunuşunda, “Cinsiyetçiliğin, ırkçılığın bu kadarı…” başlığıyla hakkımda, “Tahir Efendi”yi aratmayan, olmadık şeyler yazmış. Yazdıkları aynen şöyle: “Ünlü romancımız Hasan Ali Toptaş’ın hoş olmayan konularla gündeme geldiği günlerde Gerçek Edebiyat adlı internet sitesinin yöneticisi Ahmet Yıldız 9 Aralık 2020 günü @ahmelyildiz2011 hesabından şu tweet’i yayımladı: ‘Hasancım, romanlarından milyonlarca dolar para kazanıyorsun Kanarya adalarına, Küba’ya, Karayiplere, Singapura git mis gibi kadınlarla yaşa! Nedir bu Ankara Sincan'da yaşayıp bizim genç kızların diline en kötü suçlamalarla düşmek!’ İki cümlede bu kadar mı kafasının içindeki cinsiyetçi, ırkçı düşünceleri açığa vurur bir insan diye şaşmadan edemedim. Demek ‘mis gibi kadınlarla’ yaşamak için insanın milyonlarca doları olmalıymış. Sonra da bu ‘mis gibi kadınlar’ kendi ülkemizde değil, Kanarya Adaları’nda, Küba’da, Karayipler’de, Singapur'daymış. ‘Mis gibi erkekler’ acaba hangi ülkelerde? Kadınlara da oraları mı önerecek Ahmet Yıldız? Beyni bu denli pis düşüncelerle dolu bir insanın edebiyat dünyasında ne işi olabilir? Daha da garipsediğim, Gerçek Edebiyat sitesinin onlarca yazarından bu açıklamaya hiç tepki gelmemiş olması. Hepiniz mi kendi mezarınızda yaşıyorsunuz... Beyniniz, gözünüz, kulağınız, vicdanınız öldü de haberiniz mi yok?” Değerli şair arkadaşım Kaan Eminoğlu beni uyarıp bu yazının fotoğrafını gönderdiğinde ne yapacağımı şaşırdım. Neresinden tutayım siz karar verin. Beni yıllardır tanıyan, her karşılaşmamızda da saygılı davranan bir insanın (Onlar -Semih Gümüş’le- Adam Sanat’ta Memet Fuat’ın yardımcısı olarak çalışmaya başladığında ben Edebiyat ve Eleştiri’yi kendi bileğimle çıkarıyordum; oturmuşluğumuz samimi konuşmuşluğumuz çoktur. Hatta Sözcükler'i çıkarırken -ilk kez kendi parasıyla dergi çıkarırken- yardımcı olmak için bir öykü bile göndermiştim) hakkımda bu düşüncelere sahip olması gerçekten üzücü. Turgay Fişekçi saf değil ama zeki de değil diye yorarak üzerinde durmadım. Çünkü bu nottaki ironiyi, o günlerin tartışmalarını da düşünürsek sıradan bir okurun bile anlamaması düşünülemez. Ayrıca, 100 sayı Edebiyat ve Eleştiri gibi bir dergiye ömrünü (18 yıl) vermiş bir yazar/dergici olarak, 1 sayı dergi çıkarmış, hatta dergi toplantıları yapmış ama çıkar(a)mamış dergicilere bile saygım vardır; kırıcı tek kelime söylemem… Dergi çıkarma iradesi göstermiş, bir şeylere müdahale etme isteği, o baş döndüren sarhoş rahatsızlığı duymuş herkes kutsaldır benim için. Ama sonradan düşündüm: Yanıt vermemek, zaman geçince 'yalanlamadı Ahmet Yıldız, demek ki doğru' suçlamasına neden olabilir. Nereden bakılırsa hiç de masum bir davranış değil Turgay’ın benim gibi birine aklına ne gelirse saydırması. Siz de hak vereceksiniz: 1-Benim notumdan 8 ay sonra “Beyni pis düşüncelerle dolu bir insan” olmamı hatırlaması, bu internet çağında biraz garip. Twitter denen gayya kuyusunda bu sürede çoktan gömülüp gitmiştir çünkü. 2-Turgay Fişekçi’nin Cumhuriyet Kitap’tan atılmasına sebep olan zat Oğuz Demiralp’i eleştirmemden 1 ay sonra yazmış olmasıysa, sanırım asıl maksadının ipuçlarını veriyor. (Bkz: Turgay Fişekçi kovuldu mu? Cumhuriyet Kitap'ta neler oluyor?) 3-Fişekçi aklı sıra benden intikam alıyor. Daha çirkini, bin bir emekle çıkardığım www.gerçekedebiyat.com sitemde yazan birbirinden değerli yazar ve şairleri ürkütmek/uzaklaştırmak için pis kokulu bir yola başvuruyor! 4-Beni tanıyanlar tanır; yine de Fişekçi’nin söylediklerine inananlar olur diye bir cümle yazayım: Hayatım boyunca politik görüşlerimi ve edebiyat uğraşımı asla bedensel dünyevi zevklerime alet etmedim; ticaret yaptım ticaretime tahvil etmedim. Beni ben yapan kutsal çelik sütunlardır bunlar. Kimse bu konuda tek kelime edemez. (Zaten bunun için o şaka notu rahatlıkla yazabildim.) 5- Fişekçi ‘Efendi’, bir söyleşisinde bugünkü yazarların tüccar yazar olduğundan yakınıyor. Pek beğendiği anlaşılan Hasan Ali Toptaş "tüccar romancı"nin daniskası değil mi? Acaba Perihan Mağden’in, Murathan Mungan’ın, Ayşe Kulin’in, Latife Tekin’in ve bilmem kimlerin “simsarı” Barbaros Altuğ, Hasan Ali Toptaş’ın da ‘ajanı’ (yani simsarı/pazarlayıcısı) değil mi? (Bkz: Edebiyatın ajanları edebiyatın gözyaşları) 6-Şu kanaate vardım ki tüccarların da bir loncası ne bileyim bir Ahî Evran’ı gibi saygın bütünlükleri vardır. 7- Fakat ya bakkalların! * Hep Nef’i ve Tahir Efendi arasındaki tartışma düzeyiyle birisiyle tartışmayı hayal etmişimdir. Ya da edebiyatımızda bu tür tartışmalar tekrar olsun istemişimdir. Ama neresinden tutup o düzeye yükseltebilirim? "İtikadımca..." diya başlayacağım ama dediğim gibi, dergicilere saygım sonsuz! Ahmet Yıldız
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR