Son Dakika



 



Sabancı Üniversitesi'nin Münih'teki bir "Ermeni Çalıştayı"na katılacak olması, hatta düzenleyici olması, Emekli Amiral Türker Ertürk'ün odatv.com'da seri uyarı yazıları ve Doğu Perinçek - TGB'nin şiddetli protesto tehdidiyle son buldu.

Üniversite hem öğretim üyelerini hem ?anlaşılan gizli?  desteğini çektiğini açıkladı.

Sabancı Üniversitesi'nin kuruluşundan bu yana bir bilim kuruluşu olarak ülkemize, edebiyatımıza katkıda bulunan bir etkinliğini hiç duymadık. Yalnızca "Soros"un açılışını yaparak nasıl bir üniversite olacağını buyurduğu ünlü konuşmasıyla ve bu tür Türkiye aleyhtarı alanlarda bilim/sellik kisvesiyle "karşı" faaliyetleriyle adını duyduk.

Soruyoruz; aptal değiliz!

SA/bancı gibi Türkiye'nin artı değeriyle ülkenin ikinci büyük zengini ailenin üniversitesi ülkesine karşı faaliyetlerin odağı haline nasıl gelir?

Örneğin ülkesi dört bir yandan saldırı altındayken, dünyanın kaygan bir zeminde orman kanunları içinde yönetildiği bir dönemde bu rahatlıkla çocuk kandırır gibi savunduğu eylemlerde nasıl bulunur?
Bunu bu aile nasıl yapıyor?

Niçin yapar?   

Bu sorunun yanıtını biliyoruz ama söylemek kişiliğimize yakışmaz.

Türker Ertürk'ün oldukça açıklayıcı yazısının bir bölümünü paylaşıyoruz:


(…)
Öncelikle bilmemiz gereken; “Ermeni Soykırımı” iddiaları asla bitmez. Bu çok uzun soluklu bir mücadeledir! Bu nedenle, devlet ve toplum olarak bağışıklık sistemimizi daima en yüksek seviyede tutmalıyız. Bu konuda uzman akademisyenlerin yetişmesinin önünü açmalıyız. Gelecek nesillerimizi bu konuda da bilgilendirmeli ve bilinçlendirmeliyiz. Uzun soluklu, yani çocuklarımızın ve torunlarımızın da vermek zorunda kalacağı mücadeleler sloganlarla, arkası boş laflarla ve “Ben hallettim, merak etmeyin” övünmeleri ile çözülmez. Gerekli olan; akıl, bilgi ve stratejik yaklaşımdır.

Bugün bölgede Kürtlerle oynanan oyun, yüzyıl önce Ermenilerle oynandı. Bölgenin kadim halklarından olan ve en az bin yıldır Türklerle iç içe ve barış içinde yaşayan Ermeniler, bölgedeki emperyalist paylaşım savaşının (I. Dünya Savaşı 1914-1918) kurbanı oldular. Kandırdılar, arkalarını sıvazladılar, kendilerine savaş sonrası için sözler verildi ve ellerine silah verilip Osmanlı askerleri arkadan vurduruldu.

Evet, Anadolu’da bir trajedi yaşandı ama asla ve kat’a Ermenilere karşı soykırım yapılmadı. Soykırım yapıldığına dair tek bir belge ve tarafsız görgü şahidi yok. Ama olmadığına dair yüzlerce yabancı belge var. Rus işgali altında bulunan Doğu Anadolu’da Ermeniler Ruslarla müttefik olmalarına rağmen, insani duyguları yüksek Rus Subaylarının ve Komutanlarının “Ermeniler burada Türklere ve Müslümanlara karşı katliam yapıyorlar” şeklinde raporları var.
 
ÖNCE MÜSLÜMANLARA, SONRA YAHUDİLERE

General Dro lakaplı Ermeni Drastamat Kanayan, 1914-1918 arasında Erzurum, Kars, Erzincan ve Van’da 200 bin Müslümanı katlediyor. Kurtuluş Savaşısırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin Ermenistan Cumhuriyeti ile yaptığı Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920) sonrası, Drastamat Kanayan bölgeden kaçıyor. Daha sonra onu Almanya’da, Hitler’in ordusunda görüyoruz. Kanayan, II. Dünya Savaşı (1939-1945) sırasında önce 5 binlik, daha sonra yükselerek 33 bin olan Ermeni Lejyonu ile Yahudi Soykırımının önde gelen katledicilerindendi!

Dememiz o ki, “Ermeni Soykırımı” iddiasını destekleyecek ne hukuki ne de tarihi bir veri ve belge yoktur. İşte bunun için Ermeni Diasporası ve onun kontrolündeki Ermenistan masaya oturmak istemez; çünkü mahcup olacaklarını bilirler. Bu nedenle bizi, yani Türkiye’yi işlemediği bu suçu kabule zorlamaya çalışırlar.

YAŞLANDILAR, GENÇ AKADEMİSYENLERE İHTİYAÇ VAR

Hatta bizi bizle vurmaya çalışırlar. Çünkü bir mücadelede en önemli direnç noktası iç cephedir. Burası çökerse veya gedik açılırsa; haklı olduğunuz halde mücadele kaybedilir. Bizden insanları kandırır, ikna ederler, gerekirse ceplerine para da koyarlar ve bize karşı kullanırlar. Halil Berktay ve Taner Akçam, bunların önde gelenlerindendir. Ama yaşlandılar, Ermeni Diasporasının gençlere ihtiyacı var, bizi vurmak için!

İşte, 14-17 Eylül tarihleri arasında Almanya’da düzenlenen çalıştaya dünyanın çeşitli üniversitelerinde görev yapan genç Türk akademisyenlerinin çağrılmasının nedeni adam devşirmek ve yeni Berktay’lar ve Akçam’lar yaratmak. Sabancı Üniversitesi’nin “Ermeni Soykırımı” konusunda kullanılmasının nedeni de bu; iç cephede delik açmak ve bizi 3 T’ye (Tanıma, Toprak, Tazminat) zorlamak.

BÜYÜK RESİM HAKLI OLDUĞUNU GÖSTERİYOR

Bu Sabancı Üniversitesi’nin ilk vukuatı da değil. Geçen yazımda Sabancı Üniversitesi’nin akademik kadrosunda görev yapmış bir hocamızın; “Sabancı Üniversitesi yaptıklarının sonuna kadar farkında, zaten bu üniversitenin kuruluş amaçlarından en önemlisinin bu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim” sözlerini iletmiştim.

Ne yazık ki parçaları yerine koyunca, büyük resim hocamızın söylediğini doğruluyor. Finans spekülatörü, “Renkli Devrimler”in finansörü, dünyayı yönetmeye çalışan gizli örgütlerden CFR’ın (Dış İlişkiler Konseyi) aktif üyesi, “Açık Toplum Enstitüsü”nün kurucusu, Türkiye’deki örtülü ve gizli operasyonların simge ismi George Soros ile Sabancı Üniversitesi çok içli dışlı.
 
KAFANIZ ÇALIŞMAZ, BİZİM İÇİN ÖLÜN YETER

Sabancı Üniversitesi’nin kuruluşunda Soros’u davet ediyorlar, dört dörtlük ağırlıyorlar, akademisyen kadroya ve öğrenciye hitap ettiriyorlar. Soros, kürsüden Sabancı Üniversitesi’ne misyon biçiyor ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ne rol belirliyor. “Türkiye’de köklü değişim ve reformlar için Sabancı Üniversitesi’ne iş düşecek”diyor. İşbirliği için kendisinin kurucu olduğu Doğu Bloğunun yıkılmasında ve “Renkli Devrimler”in inşasında görev alan ama kamuoyu tarafından Soros Üniversitesi olarak bilinen Orta Avrupa Üniversitesi ile iyi ilişkiler öneriyor.

Türker Ertürk'ün yazısının tümünü okumak için tıklayınız…

GERCEKEDEBİYAT.COM

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM