Son Dakika



1-4 Haziran 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen Şiiristanbul Festivali’nin savsözü ‘Şiir hayatı yener’di. Küresel kapitalizmin verili hayatına karşı şiirin gücü vurgulanıyordu bu savsözle.

 

İstanbul, Taksim Gezi Parkı direnişi de Festival günlerinin ana konusuydu. Küresel kapitalizmin imar rantı bardağı taşıran damla oldu. Bir grup duyarlı çevrecinin ağaçları korumak için başlattığı Gezi Parkı direnişi Sırrı Süreyya Önder’in de müdahaleleriyle devam etti. Güvenlik güçlerinin şiddetine maruz kalan, sabahın erken saatlerinde çadırları yakılan, biber gazı, tazyikli suyla dağıtılmaya çalışılan direnişçiler, ne pahasına olursa olsun direnişi sürdürdüler. Kapitalizmin denetimindeki büyük medya (özellikle televizyonlar, haber kanalları) kuruluşları, kasıtlı olarak direnişi halka duyurmadı. Sosyal medyayla direnişçilerin talepleri, mücadeleleri duyurulabildi. 2-3-4 Haziran 2013 günleri direniş kitlesel boyut kazandı. Her kesimden sivil halk büyük kalabalıklar hâlinde Taksim Gezi Parkı’na aktı. Polis geri çekilmek zorunda kaldı.[Beşiktaş’ta trafiği gençlerin yönettiğine tanık oldum.]

 

Gençlerin talepleri demokrasi, barış, adalet, eşitlik ve özgürlüktü; bu talepleri yansıtmayan büyük medya kuruluşları da protesto edildi. Çok sayıda sanatçı eyleme destek verdi, veriyor. Kısaca, iktidar karşıtı sivil bir hareket kendiliğinden oluştu. Otoriter bir yönetime adım adım giden iktidarın hemen her alandaki baskılarının birike birike büyük bir patlamaya yol açtığını söylemek bile fazla. Öte yandan, başta ana muhalefet partisi CHP olmak üzere siyasal partiler ve medyada söz alan konuşmacılar bu kendiliğinden gelişen hareketi iyi değerlendiremediler, okuyamadılar da… Çağın gerisinde kalan bir zihniyetle direnişin nedenselliğini, niçinliğini değerlendirmek imkânsızdı çünkü.

 
2 Haziran 2013, Pazar günü, Koşuyolu Mahalle Evi Salonu’nda, “Şiirden çok şey mi bekliyoruz?” başlıklı kısa bildirimde şunları söyledim: “Taksim Gezi Parkı’ında ağaç kesimini protesto eden halk da doğanın talan edilmesine direniyor. Şiir bu insanî direnişi dile getirmiyorsa, ondan başka ne bekleniyor? (…) Şiir, tanka, topa, panzere, biber gazına, copa, işkenceye karşı, karşıt bir söylemle insanlığın onurunu savunuyor.”

 
Şiiristanbul 2013 Festivali bu ortamda başladı. Kadıköy, Mühürdar Cafe’de Romanya’dan festivale katılan Carolina Ilıca’nın Folklorik Şiir Sergisi ve şiir okumalarıyla sürdü. Çeşitli kumaşlar üzerine yazılı şiirlerin sergilenmesi ilginçti. Aynı gün (1Haziran 2013) Aya İrini Kilise Müzesi’inde yapılacak olan açılış konuşmaları, ödül töreni ve Timur Selçuk-Hazal Selçuk konseri, olağanüstü günler nedeniyle iptal edildi. Polis yolları tutmuş, bir yerden bir başka yere gitmenin imkânı yoktu. Doğu-batı edebiyatları ve birbirine etkisi ile Papirüs dergisinin kültürel mirası gibi paneller yukarıda belirttiğim nedenlerle yapılamadı. Ama çeşitli dillerde yapılan şiir okumaları dünya şiirinin renkliliğini ve sesçilliğini (fonetiğini) duyurdu bizlere. Çevirileri Mesut Şenol büyük bir enerjiyle gerçekleştirdi.


Dünya şiirinin de ana damarının lirizm olduğunu öğrenmek beni sevindirdi. Festival kitabı ile Festival programının ve konuklar için yaptırılan çantaların zamanında dağıtılması düzenliliğin bir göstergesiydi. Hemen belirteyim: Festival boyunca yaşadığım en ilginç etkinlik, Koşuyolu’nda, Reşat Nuri Gültekin İlköğretim Okulu’nda, iki ayrı sınıfta, öğrencilerle buluşma oldu. Cıvıl cıvıl öğrenciler bizden ayrılmak istemediler. Fotoğraf çektirdiler, imza aldılar, sorular sordular. Öğrencileri neşelendiren Kolombiyalı Clara Bella Ventura’yı çok sevdiler. Tesadüfen oturduğum sıradaki 2.sınıf öğrencisi küçük kızın adı Ada’ydı. Sevimli kızı çok sevdim. Clara Bella her yerde grubumuzun neşe kaynağıydı.


Çevirileriyle Festivale, Mesut Şenol, Metin Fındıkçı, Dr.Oğuz Baykara, İlyas Tunç, Mete Özel, Hasan Erkek, Kadriye Cesur büyük emek verenlerdendi. Mesut Şenol hep yanımızdaydı ve etkin bir konumuyla. Ayrıca, Festival düzenleme kurulu üyesi ve genel koordinatörü Güven Karakaş’ın çabalarını unutmamak gerekiyor.


Kapalıçarşı ve Arkeoloji Müzesi gezileri İstanbul’un kültürel zenginliğini, Anadolu uygarlıklarını, antik dünyayı keşfetme gezileriydi âdeta.


Supperclup ile Nomads gibi mekânlarda günün yorgunluğunu atmak Festivalin süregelen geleneklerinden. Geceleri bu mekânlarda eğlenme imkânı da bulduk.


3 Haziran 2013, Pazartesi günü yapılması gereken Kırım Kilisesi programı gerçekleşmedi. Program “Kadın Şairler Buluşması” olarak belirlenmişti. 4 Haziran’da Galata Mevlevîhanesi’ne gittik. Ünlü Divan şairi Şeyh Galib orada yatıyordu. Salih Zeki Tombak, bize, Mevlevilik konusunda bilgi aktardı. Zeki Tombak, kent kültürü donanımıyla, deneyimlediği yaşamın bilgi birikimiyle hep güven veren bir konumdaydı.


Rosetta Lıteratura, Uluslararası karşılaştırmalı edebiyat yayını. Türk ve dünya edebiyatını buluşturan çok önemli bir seçki. Bendeki 2.sayısı. Umarım yayını kesintisiz sürer.


8. Uluslararası Şiirİstanbul Festivali’ne Türkiye’den Ahmet Ada, İlyas Tunç, Sina Akyol, Aydan Yalçın, Ayten Mutlu, Ertan Mısırlı, Hasan Erkek, İhsan Tevfik, Mete Özel, Metin Fındıkçı, Mutafa Köz, Şükran Belen, Pelin Batu, Özcan Ünlü, Mesut Şenol, Onur Sakarya, Sadık Yaşar; Suriye’den Abdüsselam Hallum, Mısır’dan Ahmed El Şahavi, Fas’tan Ayşe Basri, Romanya’dan Carolına Ilıca, Kolombiya’dan Clara Bella Ventura, Romanya’dan Dumıtru Mıon, Filistin’den Gassan Zaqdan, Hanan Awwad, Fransa’dan Jean-Luc Poulıquen, Makedonya’dan Katıve Kulavkova, Sırbistan’dan Sanja Domazet, Bulgaristan’dan benim şiirlerimi de Bulgarca yayımlayan (Kadriye Cesur çevirisi) Sasho Serafımov katıldılar.


Vedat Akdamar ve eşi Şenay Varlıoğlu Akdamar gece buluşmalarına katıldılar. Şenay Akdamar, Puşkin’in “Yevgeni Oneğin” (Kanşaubiy Miziev – Ahmet Necdet çevirisi) kitabını verdi; çocuklar gibi sevindim.


Galata Derneği’nde şiir dinletisi. Gala gecesi Boğaz tekne turuyla sürdü etkinlikler. Pelin Batu, Vural Bahadır Bayrıl ve Lale Müldür’ü tekne gezisinde gördüm. Gezide, Festivale katılan şairlere, Nâzım Hikmet’in cam kabartma portresi olan plaketler verildi ki bir anı olarak kalacak hep yazı masamın üstünde.


Son günü Metis Yayınları’na uğrayabildim. Semih Sökmen’i tanımak, sohbet etmek güzeldi.
 

Günlerimize Taksim Gezi Parkı direnişi damgasını vurdu. Sivil bir halk direnişine tanık oldum.

 

Ahmet Ada

(Mersin, 7 Haziran 2013)

 

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM