Rüzgarı Öpmek / Hüseyin Atabaş
I
Sürgün yemiş bir yüreğim say ki
kanalına su bağlanmış
boşa dönen değirmen,
kendimi öğütüyorum durmadan.
Ne düşünsem yarım yarım yarım,
ne yana dönsem insan yanım acıyor;
avuçlarımı okşuyor
iyi ki koynundan esen rüzgâr,
koşarken adamı delirten işte o an!..
Rüzgârda söyleyecek söz mü yok,
ama dostluğu kimseyle paylaşmıyor;
silip süpürüyor önüne ne gelirse!..
II
Karanlık karanlığa kavuşunca
herkes herkesin aç kurdu kesildi,
oysa gökten tek damla düşmedi yere.
Varlıktan yokluğa sürüklenmek gibi
bir yanılsama içindeyim,
sanki şu ömür denilen neyse?...
Kimsenin ağzını bıçak açmıyor,
yol yürüyüp gidiyor çünkü nasılsa.
Gizlendiğim dünyam da olsan benim
iyi ki hiç kimselerin haberi olmuyor,
yanılgımı kendimle paylaşıyorum.
Dedim, sürgün yemiş bir yüreğim,
kanalından su çekilmiş bir değirmen;
kendimi sayıklıyorum durmadan.
Gönlümün bomboş sır tarlasına
buğday ektim darı biçsem razıydım,
adımı avcuma yazdım unutmamak için
kanadıma değen rüzgâr oldun ya...
III
Söylediklerin hiç anlaşılmıyor,
ellerimi koyacak yer bulamıyorum
rüzgârın koynunda.
Üstümde imbikten geçmiş gökyüzü,
öperek uyandır günü uykudan...
Güzelliğe iyilikle karşılık vermek
sanki okşamak bileklerdeki soğuk çeliği.
Dünya dehşetin diliyle konuşuyormuş,
ateş suyu öpüyormuş dudaklarından…
Ben seni öpsem çok mu görülür?...
Hüseyin Atabaş
(Gerçekedebiyat.com)
YORUMLAR