Prof. Dr. İlber Ortaylı Robert Anhegger'i anlattı...
Prof. Dr. İlber Ortaylı Ankara "Göethe Institut"un 8 Aralık 2018 günü düzenlediği bir toplantıda
"Türk-Alman Kültür Diyaloğu ve Robert Anhegger" başlıklı bir konuşma yaptı.
Tıklım tıklım dolan tarihi salonda deyim yerindeyse İlber Ortaylı, derin kültür birikimini öğrencilik yıllarında ve yaşamının bölümlerinde edindiği tanıklıklarla daha da kıymetli hale getiren bir konuşma yaptı.
Ortaylı'nın konuşmasına, düzenleyicilerinin koyduğu anlaşılan oldukça aşınmış ve neoliberal tınılar taşıyan "Türk Alman Kültür Diyaloğu" gibi sanki Türklerle Almanlar yeni "diyalog" kuruyormuş izlenimi bırakan başlık epey hafif geldi; konuşma tüm salonu etkileyen insani ve hümanist bir duygu yarattı.
Ortaylı, Mualla Eyüboğlu'nun da eşi olan Robert Anhegger'i bir Almandan çok bir büyük değerli insan olarak dinleyicilerin bilincine yerleştirdi. Ortaylı konuşmasında 60 ve 70'lerin Ankara ve İstanbulundaki aydın ilişkilerini mükemmel bir bellekle anlattı. Dinleyenleri tarihe yolculuğa çıkardı. Aynı zamanda olaylar ve kişiler üzerinde genellemeleri, değerlendirmeleri bilimsel bir ders niyetineydi.
Konuşmanın şevkinden kurtulup not alabildiğimiz kısımlar şöyle:
- Almanca'dan Türkçe'ye çeviri yapmak için Türkçe yetersiz değildir, bazılarının Türkçesi yetersizdir.
- Biz Moğollara benzemeyiz, farklı milletleriz…
- Her kitabın kaderi okuyucunun karakterine bağlıdır.
- Anadolulu şair İstanbul'a gelir, meyhanelerde kendisini anlamadığını iddia ettiği İstanbullu şair ve yazarlarla kavga edip ikinci gün döner.
- Almanlara göre Flamanca Kuzey Almanca'nın bir lehçesidir. Tabi bunu Hollandalılar duymasın!
- Türkler paradan pek anlamıyor…
- Buraya Nazilerden kaçıp gelen hoca Almanlar pek adildir sanmayın. Robert Anhegger'in üniversitelerde iş bulmasını onlar engellediler; kendilerinden daha yetenekli ve bilgilidir diye.
- Robert Anhegger Avusturyalı bir zengin madenci işadamının ve bir Fransız annenin çocuğuydu.
Türkiye'de madencilik alanında doktorasının yanında sayısız folklorik denemeler yaptı. Karaman Türkleri üzerine dört makalesi vardır.
- Bizim için en büyük kayıp mübadeledir. Yunanistan'la yapılan…
- Biz evrak tasnif etmeyi bilmeyen bir milletiz. Onun için bizde tarih yazımının resmisi de gayriresmisi de olmaz…
- Türkiye'nin en bahtsız insanları kütüphanecileridir…
- Biz kütüphane zenginliğini yaratamadık…
(Notları alan: Ahmet Yıldız)
(TOPLANTI ÇAĞRI METNİ)
Kültürlerarası diyalog ve iletişim farklı yaşam tarzları, dünya görüşleri, dinler ve benzeri formların barış içinde birarada yaşamı açısından paha biçilemez bir anlama sahiptir. Bu vasıtayla önyargılar, yanlış anlaşılmalar ve muğlaklıklar bertaraf edilebilir ve karşılıklı bir tanınma ilişkisi için uygun ortam yaratılabilir. Fakat burada söz konusu olan muhalefetin ve sanat ile edebiyatın "rahatsız edici" gücünün tektipleştirilmesi ya da bütünüyle ortadan kaldırılması değildir.
Kökleri çok derine uzanan ve derin bir zenginliğe sahip Alman-Türk ilişkilerinin arka planında yer aldığı ve günümüzde Almanya ile Türkiye arasında kültürlerarası bir diyalog olarak gerçekleşen ilişkiyi anlama ve bu ilişkiyi daima derinleştirme ve geliştirme çabası yer almaktadır. Türkiye’de böylesi bir diyaloğun dinamik ve olumlu örneklerine rastlamak çok mu zordur?
Dr. Robert Anhegger yaşamıyla kendisinden önce ve sonra kimseyle kıyaslanamayacak şekilde kültürlerarası diyaloğu bir yaşam formu haline getirmiş olmasına rağmen, bu bağlamda adı çok az zikredilmiştir. Anhegger 1940 yılında, daha sonrasında bütün hayatını geçireceği İstanbul’a taşınmış ve 1958’de Bedri Rahmi ve Sabahattin Eyüboğlu’nun kardeşi Mualla Eyüboğlu ile evlenmiştir. 1943 yılında Naziler tarafından vatandaşlıktan çıkarılmış bir "haymatlos"tur. Alman Arkeoloji Enstitüsü’nde çalışmış ve bir temel eser olarak kabul gören doktora tezini Osmanlı madenciliği üzerine yazmıştır. İki kültürü de kendi benliğinde içselleştiren ve iki kültürlülüğün önemli bir örneğini teşkil eden Anhegger, Türk-Alman kültür paylaşımına yirmi yılı aşkın bir süre hizmet etmiştir. Almanca Öğretmenleri Derneği’nin kurucularından biri olmakla kalmamış, Türkiyeli kültür insanları ve entelektüeller ile birlikte Türk-Alman Kültür Derneği’nin temellerini atmış ve 1961 yılında yeni kurulmuş olan Goethe-Institut İstanbul’un müdürlüğünü üstlenmiştir. Türkiye’deki ortamı ve entelektüel atmosferi çok iyi bilmekte ve Türk dili, edebiyatı, tarihi ve sanatı ile ayrıksı bir ilişki kurmaktaydı. Örneğin Türkçe bilgisini geliştirmek için bir sözlüğü bütünüyle ezberlemişliği ve kahvelere gitmişliği dahi vardı. Döneminin önemli entelektüelleri ve sanatçıları ile sağlam dostluklar kurmuştu.
Dünyaca tanınan Prof. Dr. İlber Ortaylı, hem Türk-Alman ilişkilerinin hem de özellikle eşi Mualla Eyüboğlu’nu çok iyi tanıdığı Robert Anhegger’in az sayıdaki çağdaşlarından biridir. Ortaylı, konuşmasında Robert Anhegger üzerinden Türk-Alman diyaloğunun anlam ve önemini tarihsel bir çerçevede ele alıp başarılı ve değerli bir kültür paylaşımının nasıl olabileceğini ortaya koyarken bir yandan da farklı kültürlerin barış içinde birarada yaşamasının pratikte nasıl bir anlam taşıdığını tartışacaktır.
PROF. DR. İLBER ORTAYLI KİMDİR?
1947’de Bregenz, Avusturya’da doğdu. 2 yaşında Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul’da Avusturya Lisesi’nde okudu. Ankara, Viyana ve Chicago’da tamamladığı tarih, slavistik ve şarkiyatçılık öğreniminin ardından Türkiye, Avrupa ve Rusya’nın çeşitli üniversitelerinde ders verdi. Çalışmalarında Osmanlı tarihinin, Alman-Osmanlı ilişkileri gibi çeşitli boyutlarına eğilmektedir.
GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR