Öpülmüşler Gazeli / Fadıl Oktay
kainatın en büyük gizemi şimdilik biz insanlarız
bir çocuğun uyumasıyla başucunda yarım kalmış bir masal gibiyiz
çoktan yazılmış ve bitmiştir belki de buralardaki kısa yazgımız
bu gezegen içinden başka dışından bakılınca bambaşka görülüyor
kapıları çala çala hatta kıra kıra biz hep bunu anlatıyoruz insanlara
uzaklarda hiç susmayan ama nedenini bir türlü çözemediğimiz bir zılgıt
yan mahallede iri gözleriyle doğrudan içimize dilenen bir küçük kız var
bütün limanlar ve peronlarda oturmuş tanımadığımız birilerini bekliyoruz
önce iyice dövüp sonra hırsla güneşe doğru fırlatıyoruz ağlayan gölgemizi
sonra onu hiç görmemiş gibi yapıp gizlice kendimizden vaz geçiyoruz
durmadan başkalarının ayakları altına kapaklanıyoruz -ki bu yılgınlıktan-
geceleri bir ürkütücü kapı oluyoruz kimsenin girmeye cesaret edemediği
mezarlıkta artık ziyaretçisi kalmayan bir ölü gibi yalnızlıktan üşüyoruz
gücümüz kalmamış bize metalik duygulardan biçilen tabutu kıracak
hepimiz en yakınımızdaki Tanrı’ya bağıra çağıra bir şeyler anlatıyoruz
öylece uzanıp boylu boyunca kendi derimizi soyuyoruz kahkahalarla
güpegündüz karınları aç kuşlar üşüşüp dişlemeye başlıyor çürümüş kalbimizi
ötede bir şeytan sinsice sırıtıyor eğilmiş oje çekerken çirkin toynaklarına
yakınsanan bir aşkın kendi değil, sadece ayak sesleri geliyor kulaklarımıza
sorsalar hiç anlatamıyoruz derdimizi çünkü kimi sevsek üzülüyoruz
ah biz böyle alışmışız usta; öpülürken hemen gözlerimizi kapatıyoruz
YORUMLAR