İran kadın hareketinin başlangıcı
İran kadın hareketinin başlangıcını yaşanan ekonomik zorluklara tepkiler oluşturmuştur. Daha sonraki ulusalcı eylemlere hanedan kadınları da dahil üst sınıftan kadınlar katılmışlardır. Bu eylemler yabancı basında da yer almıştır. Amerikalı maliyeci Morgan Shuster, kadınların bu eylemlerini İran’ın Kuşatılmışlığı (The Srangling of Persia) adlı kitabında detaylı olarak anlatmıştır.
EKONOMİK EYLEMLER
Fakir ailelere mensup kadınların vergi ve yüksek fiyatlara karşı başlattıkları sokak eylemleriyle İran kadını ilk defa modern anlamda kamusal alanda yer almaya başlamıştır.
Ancak, kadınlar hiçbir hakka sahip olmadıkları ve yok sayıldıklarından bu tür eylemlerde eşleri tutuklanmıştır.
Örneğin, 1800’lerde kadınların ekmek kıtlığına karşı gerçekleştirdikleri eylemlerden sonra 1000’den fazla kadının kocası yargı önüne çıkarılmıştır.
ULUSÇU EYLEMLER
İran’da kadınların ulusçu eylemlere katılmaları ilk kez, 1895’te ülkedeki tütün üretiminin G. F. Talbott adlı İngiliz bir şirketin tekeline geçmesi üzerine başlatılmıştır.
Ekonomideki yabancı üstünlüğüne karşı çıkan bu ulusalcı eylemlere Kaçar Hanedanının kadınları da katılmıştır. Zeynep Pasha kadınları tütün tekelini düzenleyen Reji anlaşmasına karşı örgütlemiş ve kadınlar dükkanların kapatılması eylemini yönetmiştir.
Hükümetin emriyle dükkanların açılması üzerine kadınlar çarşaflarını giyip dükkanları yine kapatmış ve sonuçta Şah Nasruddin anlaşmayı iptal etmek zorunda kalmıştır. İran’da Çarlık Rusya ve İngiltere’nin sömürüsüne karşı gelişen toplumsal direniş hareketlerine tüm sınıflardan ve dinlerden (Yahudi, Bahai, Zoroastrian) kadınlar da katılmışlardır.
29 Kasım 1911’de Rusya, hükümetin finansal danışmanı olan Amerikalı Shuster’in 48 saat içerisinde ülkeden çıkarılması ültimatomu Tarhan’ı karıştırmıştır. Tahran’da kadınlar dahil 50 bin kişi yürüyüşe geçmiştir. 1 Aralık 1911’de Anavatan Kadınları Derneği, meclis önünde binlerce kadının katıldığı bir gösteriyi örgütlemiştir. Bu gösteriye katılan 300 kadar silahlı kadın meclise girerek, meclis üyelerine, İran’ın özgürlük ve onurunu korumaları, aksi halde önce kocalarını ve çocuklarını sonra da kendilerini öldüreceklerini bildirdiler.
Kadınlar Ağustos 1906’da anayasanın onayından sonra ilk ulusal bankanın kuruluşu kampanyasına mücevherlerini ve çeyizlerini satmak suretiyle katkıda bulundular ve yabancı malları boykot ettiler.
FEMİNİST EYLEMLER
Tüm çabalara karşın 1906 anayasası kadına oy hakkı vermemiştir. Kadınlar, azınlıklar, sahtekârlar, müflisler, katiller, dilenciler, hırsızlar sınıfında tutulmuş ve İslami yasalara göre cezalandırılacakları bildirilmiştir.
Bunun üzerine, 1906 anayasasının topluma getirdiği sınırlı özgürlük ortamında, üst sınıf erkeklerin, laiklerin ve bazı din adamlarının da desteğini alan kadınlar kendilerine özgürlük ve siyasete katılma taleplerini dillendirmeye başladılar. Anayasalcı hareket liderlerinin eşleri ve akrabaları olan Malikiya’yi İran, Safia Yazdi, Sadigeh Dowlatabadi, Badri Tundari gibi eylemciler, çoğu gizli olan kadın dernekleri kurdular ve haftalık gazetelerle ve broşürler yayımlayarak görüşlerini duyurmaya çalıştılar.
1906’da kadınlar peçelerini çıkartıp, vatandaşlık hakları için yürüyüş eylemleri yaptılar. Bu harekete tepki duyanlar ise, eylemci kadınları devrimin ‘kiralanmış fahişeleri’ olarak tanımladılar. Kadınlar özgürleşme çabalarında Avrupalı oy hakkı eylemcileriyle de iletişime girdiler.
İran Kadın Örgütü’nün 1911’de İngiliz oy hakkı talepçilerinden destek isteğini, İngiliz kadınlar kendileri için bile yararlı olamadıkları gerekçesiyle reddetti. 20 Ocak 1907 kadın eyleminde kadın sorunlarının çözümü için, çeyize harcanacak paranın eğitime, yani kız okullarının kurulması için harcanması doğrultusunda karar alındı.
KIZ OKULLARI
Kadınlar, 1906 anayasasında ikincilliklerinin sağlamlaştığını gördüklerinde okullar açmaya başladılar. Erkeklerin desteğiyle başlayan kadınların kız okulları açma çabalarına din adamları tepki göstermiş, kızların okula gitmelerini engellemeyi sürdürmüşlerdir.
İran’ın ilk kız okullarını misyoner Katolikler 1835’te Urmiye’de, 1860’ta Tebriz’de ve İsfahan’da açtılar. Amerikan Prebisteryen Misyoner Okulu (Iran Bethel) 1874’te Tahran’da açıldı. Öğrencileri Ermeni ve diğer azınlık çocukları olan bu okula 1891’de iki Müslüman kız girdi.
1909’da Bethel’in Müslüman kız öğrenci sayısı 120’ye yükseldi. Bibi Khanoom Astarabadi, Tahran’da kız okulu Maidens’i açtığında, önce ondan okulun adını değiştirmesi istendi, altı gün sonra da saldırılar karşısında okulu kapatmak zorunda kaldı.
1907’de ilk Müslüman kız okulu ve 1908’de Fransız kızlar okulu Tahran’da kuruldu. Tahran’da kadın öğretmen sayısı arttı.
Tuba Azamodeh Hanım liberal görüşlü kocasının desteğiyle evinde 20 kız öğrenciyle okul açtı. Okul daha sonra büyüdü ve 400 öğrenciye eğitim veren bir okul haline geldi ve okulun adı da Namus oldu.
Bu dönemde Tahran dışındaki şehirlerde de okullar açılmaya devam etti. Yine 1907’de Bibi Vazirof, Doushizegan Medresesini açtı. Safiye Yazdi, Effatiyah adlı okulu açarken, Mahrukh Gawharshinas kocasına karşı çıkarak 1911’de Taraghi’yi açtı.
Aynı yıl Mah Sultan Amir Sehei, Tarbiyat’ı açtı. Sadigeh Dawlatabadi 1917-1918’de Isfahan’da ilk kız okulunu açtıktan sonra kapatmaya zorlandı ve bu nedenle üç ay tutuklandı.
KADIN DERNEKLERİ
Kadın aydınlar bu dönemde İran kadınının sorunlarının yanı sıra, laik siyasi yapı ve sanayileşmeyle de ilgilendiler. Rus Ekim devriminin de etkisiyle, İran’da yayılmaya başlayan sosyalist-komünist fikirler, kadınlar ve kadın derneklerinde de yansımasını buldu.
Çoğu Tahran’da olmak üzere faaliyette olan gizli kadın örgütleri broşürlerle, çıkardıkları gazete ve dergilerle ve yaptıkları kampanyalarla ülke kadınlarının durumuna dikkat çekmeye çalıştılar.
Kadınlar, Anayasal devrimden sonraki 10 yılda cinsiyet eşitliğini talep ederek, İran toplumunun ataerkil yapısına meydan okudular. Parlamenter demokrasi gibi siyasal ve toplumsal reform talepleriyle siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda aktif rol oynadılar. Saray kadınlarının da katıldığı dernekler yardım çalışmaları yanı sıra, okul ve hastane de kurdular. Kadın derneklerinin sayısı 1913’te 9’a ulaştı.
Ulusal Kadınlar Derneği’ne Eftekhar ol-Sultaneh, Taj-ol Sultaneh ve Maleke-ye İran gibi hanedan kadınları da katıldı. Taj-ol-Saltaneh sosyo-politik yapıya ve gelenek-göreneklere karşı çıkarak, İranlı kadınların Avrupalı kadınlar gibi özgür çalışması gerektiğini ve kadının ekonomik bağımsızlığını kazanmasını savundu.
1907’de Gizli Kadınlar Birliği ve 1910’da Anavatan Kadınları Derneği kuruldu. Öte yandan 1915’te İran Hıristiyan Mezun Kadınlar Derneği ve Yahudi Kadınlar Derneği kendi cemaatlerine yardım amacı ile kuruldu. En etkin dernek olarak bilinen Kadınların Özgürlüğü Derneği 1907 yılında erkeklerin de katıldığı toplantılarını saldırı olasılığına karşı gizli yaptı.
Sadigeh Dawlatabadi, Mohtaram Eskandari, Huma Mahmudi, Tifliste karma okulda başı açık eğitim veren ilk kadın olan Shams al-Muluk, hanedan kadınları Eftekhar Saltaneh ve Taj Saltaneh bu derneğin ilk üyeleri oldular.
Yurtsever Kadınlar Derneği/YKD (Nesvan-e Vatankhah-e Iran) 1919’da Mohtaram Eskandari başkanlığında, eğitimin ilerlemesi, yetişkin kadına okuma-yazma eğitimi, fakir kadınlar için hastane ve bakım, ulusal sanayinin teşviki çalışmaları gibi amaçlarla kuruldu.
YKD’den ayrılan marksist kadınlarca kurulan Kadının Uyanışı’nı (Bidariy-e Zanan), komünist Tudeh Parti lideri Kambakhsh yönetti.
Kadın derneklerini kültürel gruplar diye niteleyen Kambakhsh, bu tür dernekler aracılığıyla Tudeh’in tabanını genişletmeye çalışmıştır. Kadın Başarısının Habercileri (Paik-e Saadat Nesvan) Rashd kentinde Marksist kadınlarca 1921’te kuruldu.
Dernek, erişkin okuma-yazma eğitimi, dikiş eğitimi veren sınıflar açtı, kız okulları ve kütüphaneler kurdu, gazete yayınladı. Kadın derneklerinin komünist üyeleri Rasht’ta 1915 Dünya Kadınlar günü kutlaması yaptılar.
DERGİ VE GAZETELER
İran’da 1910-1930 yılları arası 20’den fazla süreli yayın bulunması, kadın hareketlerinin güçlendiğini göstermektedir.
1910’ların toplumsal ve siyasi ortamı kadın eylemciler için tehlikeli olmasına ve yayıncılıkta yaşadıkları mali sorunlara karşın kadınlar yayıncılık çabalarını sürdürdüler.
Kadının eğitimi, kızlar için teknik okullar, hijyenik koşullar, fahişeliğe karşı çabalar, çocuk bakımı, yerli malların tüketiminin desteklenmesi, ulusal bağımsızlık ve özgürleşme çabaları bu dergilerin konusu oldu. İlk kadın dergisi Bilgi’yi (Danesh) 1910’da Bayan Kahal çıkardı.
Navabeh Safavi ve Ameed Mozayan-al Saltaneh, 1912’de Olgunlaşmak (Shekoofeh) ve Kadın Dünyası (Jahan-e Zanan) adlı dergileri çıkardılar.
1913 -1917 yılları arasında yayınlanan, Olgunlaşmak’ın, reformistlerden avama kadar farklı sınıflardan geniş okuyucu kitlesi oldu. Derginin modernleşme amaçlı gündemini laiklik çağrısı değil, İslami geleneğin yeniden yapılanması oluşturdu.
Dergi modernleşme konusunda kadın haklarıyla annelik ve aile değerlerine, kadının diğer faaliyetlerine kıyasla daha çok yer verdi. Makale ve diğer yazılarda, toplumsal uyum ve ahlakın korunması ve aynı zamanda kadının mutluluğu ve İslami toplumun ilerlemesi için İslami geleneğin ve örtünmenin gerekliliği anlatıldı.
Avrupa’daki tüm sorunların nedeni olarak cinslerin bir arada olması gösterildi.
Zoroastrian, Ermeni ve Yahudi kadınların da kendi dinlerince emredilmediği halde örtünmelerine gerekçe olarak bunun İran’da İslam öncesi var olan uygulama ve kültürel şahitlik olduğu savı gösterildi.
Fakr-Afaq Parsha, 1921’de kadın dergisi Kadın Dünyası’nı (Jahan-e Zanan) yayınlaması nedeniyle kutsal kent Meşhed’den önce Tahran’a sonra Arak’a sürüldü ve İslam düşmanı olarak ilan edildi
YKD’nin gazetesi, Yurtsever Kadın örtünmeye karşı çıkarak, kadının eğitimini savundu. Toplumun dikkatini kadının kötü durumuna çekmeye çalışarak, din adamlarının ve sivil otoritenin düşmanlığı ve saldırısına karşı çıktı.
Gazetenin kurucusu Mohtaram Eskandari grubu ile din adamlarınca yazılan ve dağıtılan kadın haklarına karşı broşürleri yaktıkları için tutuklandılar.
Öte yandan, Kadın Başarısının Habercileri’nin gazetesi Kadının Başarısı’nın (Paik-e Saadat) toplumun her kesiminden okurları oldu.
İran’ın ilk komünist gazetesi olan Kadının Başarısı’nı Roushanak Nowdoost çıkardı.
Kadın Dünyası (Alam-e Nesvan) 1921-1936 yılları arasında yayınlanarak, dönemin en uzun süreli yayını oldu. Dergiyi, Tahran’da İran Bethel Amerikan Protestan Kız Okulunun mezunlarından Annie Stocking Boyce çıkardı. Bethel mezunları, derginin yazar ve editör kadrosunu oluşturdu.
Dergide sağlık, hijyen, eğitim, çocuk bakımı ev ekonomisi gibi konular yanı sıra dinin yaşamı düzenlemeyeceği, kadının kendisinin ve ulusun ilerlemesi için mücadele etmesi gerektiği, toplumun ilerlemesinden erkek kadar kadının da sorumlu olduğu, kadın erkek eşitliği, eğitimin önemi, cehalet ve batıl inançla savaş gibi konular da yer aldı.
PEHLEVİ HANEDANI VE KADIN
Şah Rıza, baskıcı yönetimle kadınları özgürleştirmeye, onları toplum ve çalışma hayatına katılmaya teşvik etmiş, kadının eğitimi, çarşafın-peçenin yasaklanması gibi giyimde reformlar gerçekleştirmiştir.
Özellikle, kadınları çarşaftan vazgeçirme çabalarında, hanedan kadınlarının toplumda örnek olması muhafazakarların tepkisiyle karşılaşmıştır.
Yönetim ve din adamları arasında gerginlikler yaşanmıştır.
1928 Medeni Kanunuyla dini mahkeme laik eğitimli hukukçuların yönettiği mahkemelerle yer değiştirmiştir. İslam hukukunun etkisi azaltıldı evlilik yaşı minimum 15 yapıldı. Kadına boşanma hakkı evlilik kontratına dahil edildi.
Ancak evlilik, boşanma, çocuk velayetinde eski uygulamalar devam etti. Şeriat kurallarıyla dolu olan söz konusu yeni yasa, İslam’ın toplum üzerindeki etkisini ve İran aile yapısındaki ataerkil yapıyı sarsmadı. Kadının ikincilliğini değiştirmeyen 1928 yasal reformları yüzeysel ve ataerkil nitelikte görüldü.
1935’te 12 kadın üniversiteye giriş hakkı kazandı. 1934’te kadın öğretmenler ve öğrencilerin çarşaflarını çıkartmaları emredildi.
1936’da Müslüman ülkede ilk kez tüm ülke kadınlarının çarşaf giymesi yasaklandı ve çarşaflı kadın resmi olarak yasa dışı sayıldı.
Eşleri çarşaflı olan devlet memurlarının, sinema ve kamu yerlerine girmeleri yasaklandı. Taksi şoförlerine çarşaflı kadın müşteri almamaları aksi halde para cezasına çarptırılacakları bildirildi. Şah katıldığı tören ve toplantılarda nüfusun yarısını oluşturan kadınlara önem verilmediğini, kadınların iş güçlerinden yararlanılmadığını ve kadın eğitiminin gelecek kuşak için önemini anlattı. Yönetici bürokratlar, okul müfettişleri kadın reformlarını tanıtım toplantıları yaptı. Basın ve tiyatrolarda reformlar tanıtıldı, kadının değişim resimleriyle, atlet okul kızları, kadın izciler, kadın kulübü faaliyetleri anlatıldı. Reformlar orta ve üst sınıfta benimsendi.
Çokeşlilikte gerileme, evlilik ve boşanmalarda eşitsizlik azaldı. Çalışan kadının ücreti arttı, ancak kadın önemli kazanımlara karşın ekonomik ve sosyal eşitlik için siyasal hakları ele geçiremedi. Çarşafın yasal yasağı orta ve üst sınıfça kabul görürken, kırsal ve alt sınıf şehirli kadınlar bu yasağı reddettiler. Müslüman gelenekselciler bu yasağı kişi haklarına ve İslama eziyet diye algıladı.
Din adamlarının çarşaf yasağına karşı örgütlediği, Mashad şehrinde Gowharshad Camiindeki hükümet karşıtı eylem kanlı bitti. Çarşaf yasağının resmen ilan edildiği gün (7 Ocak) İran’da 1950’lerden 1979 yılına dek Kadınların Özgürleşme Günü olarak kutlandı.
Muhammet Rıza Şah döneminde eğitime öncelik verilerek, bütçenin %21’i eğitime ayrıldı. Yoksullar için ilk ve ortaokul parasız yapıldı. Temel eğitim zorunlu hale getirildi. 7 yıllık kalkınma planı ve ekonomik kalkınmaya paralel olarak artan kalifiye ara eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla mesleki eğitim artırıldı. Şah despotizminin simgesi haline gelen çarşaf yasağı yürürlükte olmasına karşın yaptırımlar yumuşatıldı. Din adamlarının toplumsal etkinliği arttı.
Bu dönemde ülkede örtünmenin tekrar yaygınlaşması ve kız okullarının kapatılması reform dönemi açısından paradoksal bir ortam oluşturdu. Özellikle, kentli kadınlar dinsel tehdit, örgütlü gösteriler ve toplumsal baskıyla tekrar örtündüler.
Öte yandan, baba Rıza Şah’ın yasakladığı kadın örgütleri bu dönemde yeniden kuruldu.
Örneğin, Liberal İran Partisi, kadın kolunu faaliyete geçirirken, Muhafazakâr Demokratik Parti kadın haklarını programına dahil etti. Ancak, İran’da kadınlar, reformları desteklemesine karşın, kadın örgütleri dahil hiçbir örgüt devletten bağımsız bir yapıya kavuşamadı.
Dolayısıyla, Muhammed Rıza Şah dönemindeki kadın hareketi devlet güdümünde kaldı.
Kalkınma programlarına yerel bakanlıklar, gönüllü kuruluşların (çoğu kadın kuruluşları) yanı sıra, WHO, UNICEF, FAO, UNESCO, USOM, ICA, Near East Foundation ve Ford Foundation gibi yabancı kuruluşlar maddi ve teknik destek sağladı. Söz konusu kalkınma programlarının kadınlarla ilgili olanların tamamını diğerlerinin ise, bazılarını kadınlar yönetti.
Örneğin Tarım bakanlığının kadınlara yönelik 6 aylık programını, Turan İlkhan Baktiyar ve Malek Erfan örgütledi. Effet Mahavi özerk Toplumu Kalkındırma Örgütü’nün (Bongah) personel yöneticisi oldu.
TULUNAY, Zeynep Meral (2006), İran ve Mısır’da Kadın Hareketleri, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü, Sosyoloji Bölümü, Yüksek Lisans Tezi
GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR