Son Dakika



Montaigne der ki "Büyük şiir düşüncelerimizi doyurmaz, allak bullak eder.” Hasan Hüseyin şiiri büyük şiirlerdendir.

4 Mart 1927 Gürün’de doğan Hasan Hüseyin Korkmazgil uzun süren bir hastalıktan sonra 26 Şubat 1984 de Ankara’da vefat etti. Şairin mezarı Ankara’dadır.

Hem Halk Edebiyatını hem Divan Edebiyatını hem de Batı Edebiyatını iyi bilen şairin halk şiirinin zengin suları, günlük konuşma dili, maniler, deyimler, türkü, masal, hiciv şiirinin yapıtaşlarıdır.

İlkokul çağında Gürün kadınlarının asker mektuplarını okur, o mektuplara yanıtlar yazar, manilerle süslerdi. İlkokul Öğretmeni İzzet Bey de sınıfta elindeki kitaptan öğrencilere şiirler okur. 11 heceli bu şiirlerin altında şairinin adı vardır. O da şiir yazmaya özenir. Altına Hüseyin diye kendi adını yazar. Belki şiirinin başlangıcı bunlardır.

1981 Ömer Faruk Toprak ve Nevzat Üstün Şiir Ödüllerini aynı yıl Filizkıran Fırtınası kitabıyla alır. Bu kitaptaki şiirlerin bir bölümü toplumsal sorunları, acıları ustaca dillendirdiği manilere ayrılmıştır.

“Kata kata katılmış / sata sata satılmış / bu ne biçim düzen bu / çağ dışına atılmış”

Eray Canberk gibi söylersek, şairin iki türlü coğrafyası vardır: Biri içinde yaşadığı Sivas, Gürün, Ankara, Türkiye ve dünyamız, öteki ise şiirlerinde yarattığı coğrafyadır. Şiirsel dil içinde oluşan şiirsel zaman, bizi geçmişten geleceğe taşırken, yarattığı hava ile hayal dünyamızda büyülü kapılar açar.

“Ankara’dan düştük yola /kel keloş/ Antalya’da düştük Kaş’a/ düş mü düş…”

Hasan Hüseyin in şiir kurgusunda bir dize başka bir dizeyi doğurur.

"Bir sıcaklık parmak uçlarımızda/ bir kıvılcım/ büyüyen sabah aydınlığı."

Şiirleri anlaşılsın ister. “İşsiz de anlamalı, işini sevmeyen de, gözleri görmeyen de tad almalı benim şiirimden” der.

Gürün’de ortaokul yoktur. İlkokuldan sonra eğitimine iki yıl ara verir. Bu süreçte Ziraat bankasında getir götür işlerinde çalışmaya başlar. Orada edindiği Arapça bir abc den Arapça okuyup yazmayı öğrenir. İlerde Divan Edebiyatı araştırmalarında çok işine yarayacak olan bu harfleri steno gibi de kullanır. 1979 da öldürülen Doç. Dr. Necdet Bulut’un babası Gürün Ziraat Bankası Müdürüdür. Onun yardımı ile “Devlet Parasız Yatılı” sınavlarına başvurur. 60 kilometre uzaklıktaki Sivas’a komşudan alınan ödünç ayakkabı ile yürüyerek gider. Babası, oğlum ayakkabıyı sağlam getir geri vereceğiz diye de tembihlemiştir. Bu sınav sonunda Niğde Ortaokulunu ve Adana Erkek lisesini parasız yatılı olarak okur. Adana Erkek Lisesindeki Edebiyat öğretmeni Arif Nihat Asya’dır. Adana’da işçi sınıfı ile tanışır. 8 kardeşin içinde okuyan tek çocuk odur.

Ve şiir yazmaya başlar. Hasan Hüseyin Korkmazgil, ilk dönemi Çapa Öğretmen Okulu’nda okuduktan sonra 1950 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü’nü bitirir. Orada yazdığı şiirler yüzünden disiplin cezası alır, şiirleri de sicil dosyasına konur. Gazi Eğitim Enstitüsünden mezun olduktan sonra Türkçe öğretmeni olarak Kahraman Maraş Göksun Ortaokulu7na atanır. Orada ancak 6 ay öğretmenlik yapabilir. 1951 yılında Nazım Hikmet şiirleri okuduğu gerekçesi ile tutuklanır. 3 yıl hapis yatar. Tutuklanmasının ardından, yayımlanmamış tüm şiirleri, bu arada lise yıllarında yazdığı şiirlerden oluşan şiir dosyası ve kitapları da götürülür. “Benim şiirlerimin üzerinden on yıllık Demokrat Parti iktidarı buldozer gibi geçti.”  der.

12 Eylül 1980 darbesinde Türkiye’de  bütün kitaplıklar, arşivler didik didik edilmiştir. Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Hasan Hüseyin’e ait bir sicil dosyası bulunur. Şair o sıralarda 366 gün yatağa bağlı kalacağı ve ardından vefat edeceği beyin kanamasından hastanede yatmaktadır. Dosyayı bulan öğrenciler hastanede eşi Azime Korkmazgil’e getirip verirler. İçerisinde soruşturmaya uğrayan şiirler de vardır. Azime Korkmazgil o şiirleri daha sonra “Yitik Şiirler 2” olarak Tohumlar Tuz İçinde kitabına alır. Evlenip Gürün’e gittiklerinde de şairin annesi Gülşan hanımın sandıktan çıkarıp verdiği şiirleri Hasan Hüseyin, Koçero Vatan Şiiri kitabında “Yitik Şiirler” şeklinde yayımlamıştır.

Azime Korkmazgil, ona ait arşivinde kalan tüm şiir çalışmalarını, şiir karalamalarını toparlar. Kimi notları Arapçadır, onları İstanbul’da eski bir notere okutur. Bu şiirler de Kandan Kına Yakılmaz adlı kitapta yer alır.

Aragon, “Şiirin öyküsü, emeğin öyküsüdür” der. Hasan Hüseyin aynı zamanda bir şiir işçisidir.  Titiz şiir dili çalışması onun şiirinin olgunlaşmasında büyük rol oynar. Yayımlanan ilk şiiri Dost dergisi 1959 Şubat sayısındaki “Ağustos” şiiridir:

Ben mısralarımı kerpiç gecelerden çekmişim / beş numara lamba kederi var mısralarımda benim / Yitirmişim yıldız ışığında dost çizgileri / deli çizgi gözlerimi kör etmiş kör etmiş kör etmiş.

Sağlam imge yapısı, dilsel zenginliği ile daha sonra yazacağı şiirlerin ipuçlarını verir bu şiir. Yakaladığı estetik kaygıları şiirlerinde hep sürdürür. Tekrarlar şiirlerinde çokça görülür. Doğa betimlemeleri, kuşlar, kuş cıvıltıları, şafak aydınlığı dizelerinde çokça yer alır. Dilsel sapmaları, aktarma ve benzetmeleri çokça kullanır.

Yunus’un dilsel yeniliklere başvurması gibi o da yeni sözcükler oluşturur:

“Hacının develeri gevişirken “,  “Afrikasal bir tören” vb.

İlk şiir kitabı Kavel 1963 Yeditepe Şiir Ödülü’nü alır.

Şiirin dışında mizah öyküleri, piyesler yazar. Yazdığı 2 radyo oyunundan aldığı para ile kendisine yıllarca kullanacağı bir daktilo alır.

“Hasan Hüseyin, Mustafa Kemal’in devrimci gerçeğini en sağlıklı kavrayan ozanlarımızdan biriydi.” der Abdullah Şanal onun için.

“Ve bu çetin kavganın /Mustafa Kemal dedik adına.” (Efendiler Şiiri)

“O kaşları yıkık / çakmaktaşı gibi kuvayı  milliyeciler / Mustafa Kemal şafağının kıyısında öylece /duruyorlar” (Bir Örnek İnsan Portresi)

“Bireyci sanatçı, ölüşmekte olan insanı yansıtmaya çalışır. Toplumcu sanatçı ise oluşturulmakta olan insanı yaratmayı ve geliştirmeyi amaçlar.” der Vecihi Timuroğlu onunla ilgili. Hasan Hüseyin, insan onurunu kurtaran, insanın insana kulluğuna karşı çıkan, emeğin savaşını veren şiirin şairidir.

“Biz ki bir vaşinkton sineği kondurup bir zenci dağa / kanlı bir çocuk başı buluruz viyatnam’da “

“Biliyorum/ matarada su/ torbada ekmek/ ve kemerde kurşun değil şiir”

Uzun metrajlı bir filme benzeyen Kızılırmak kitabı yüzünden yargılanır. Beraat eder. Vurun kanatlarınızı karanlığa / geçin sıcak ırmakları kuşlarım / Kızılırmak Kızılırmak akın kuşlarım.

Bir yazısında, “Ben, bastırılmış isteklerin, susturulmuş özlemlerin, zincire vurulmuş kaçmaların çocuğuyum.” der.  Yaşamı acılarla, yoksulluklarla, çilelerle geçen Korkmazgil’in bunca çetin yaşamın içinde çocuksu bir yüreği vardır.

“Sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin / Çünkü aşkın kendisidir senin şiirin / oysa şiir / oysa aşk / oysa sen / sen / sen aşk şiiri yazamazsın Hasan Hüseyin” dese de şairin şiirinde aşk hayatın ta kendisidir. “Akarsuya Bırakılan Mektup” onun en güzel şiirlerindendir:

“İncecikti/ gül dalıydı/ dokunsam kırılacaktı/ dokunmadım / kurudu/ Gitme sonbahar oluyorum, sonrası hiç

“Demedim ki şiirinden: Vuruldumsa gözlerinin gül bahçesine/Yürek çizen şimşeklerse kaçamak bakışları/ İşte buna sevmek derler dedimse”

3 Haziran 1963’te Nazım Hikmet, 2 Haziran 1970’te de Orhan Kemal ölür. Bu ikisi için "Haziran’da Ölmek Zor" şiirini yazar:

"Bıraktım acının alkışlarına/ Üç Haziran altmış üçü// bir kırmızı gül dalı eğilmiş üstüne/bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta/Okşar yanan alnını Nazım Ustanın/ Bir kırmızı gül dalı eğilmiş üstüne/ Bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta/Yatıyor oralarda"

ODTÜ ’lü öğrenciler şairi bir sanatçı buluşmasına çağırırlar. “Haziran’da ölmek zor diyorsunuz; meselâ Şubat’ta kolay mı?” diye sorar bir öğrenci. Hasan Hüseyin Korkmazgil şöyle cevap verir: “Dilerim 13. ayda ölesiniz…” Barıştan, sevgiden yana tavrını hep gösterir.

 “Dostum dostum güzel dostum/ bu ne beter çizgidir bu/ bu ne çıldırtan denge/ Yaprak döker bir yanımız/ Bir yanımız bahar bahçe” (Öyle Bir Yerdeyim ki)

Kızılırmak’ta “Bir oğlum olacak adı Temmuz”diyen şair şöyle anlatır kendisini:

Ben bir yoksul işçi oğlu/ adım hasan hüseyin/ bozkırda bir karınca/  cır cır eden çekirge/  taş başında bir serçe/ adı hasan hüseyin/ çok bulurdu anacığım hasan’ı /  hüseyin derdi/ister hasan deyin/  ister hüseyin/dilden dile bir türkü/size nasıl küseyim.”(Picasso Çeşitlemesi )

KENDİ SESİNDEN ŞİİRLER DİNLEMEK İÇİN...

Nadire Sönmez

GERCEKEDEBİYAT.COM

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM