BirGün gazetesinin 6 Mart 2013 tarihli sayısında, “Kürt Sorunu ve Önündeki Engeller”i dile getirmeye çalışmış, 9 Nisan 2013 tarihinde de Gerçek Edebiyat’ta “Hangi Barış Umudu”nu yazmıştım.
Birileri kulak asar ya da asmaz, şimdi de “Çekilme Süreci”nin önündeki engellere dikkat çekmeye çalışacağım… Bu bağlamda benim görebildiği kadarıyla, uyuşturucu ticaretinden nemalanan birkaç kişiden başka hiç kimsenin, TC Hükümeti ile PKK’nin yapacağı barışa itirazı yok, hatta umudu olan çok gibi görünüyor.
Çünkü dağdaki adam silahla sonuca varamayacağını anladı ve dağ koşullarında yaşamaktan usandı gibi görünüyor. Böyle bir olanak PKK olayını bitirmek için kuşkusuz bir fırsattır. Ama barışı sağlamak için birtakım hazırlıkların yapılması ve yol haritasının çizilmiş olması gerekmez miydi?
Oysa basına yansıdığı kadarıyla ortalıkta böyle bir çalışma yapılmadığı gölünmüyor. Kuşkusuz çalışmanın ayrıntılarından söz etmiyorum, böyle bir çalışmanın olup olmadığını bilmek bile yeter bana. Bu bağlamda örneğin hiç kimse, sınır dışına çıkış koşullarının ne olacağını bilmiyor, hatta konuşmuyor. Sınır dışına çıkacak olanların nereye gideceği konusunu kendileri ile birlikte ne muhalefet partileri, ne de biz vatandaşlar biliyoruz. Oysa böyle bir girişimde bulunmak insanî bir görev olurdu. Bu konuda belki istihbarat örgütü ile dağdakiler arasında sağlanmış olan bir mutabakat vardır, bilemiyorum!..
İlginç ve tehlikeli olan bir başka konu da, çekilme koşullarının hiçbir yasal dayanağının olmamasıdır. Bu konuda Başbakan’dan başka hiç kimse, hatta TBMM bile bir şey bilmiyor. Başbakan çevresindekilere, şifahi olarak, şunu şöyle yapın diyor, o iş yapılıyor. Örneğin “Akil Adamlar” kurulu böyle kurulmuştur. Başbakan da seçilenlere/seçtiklerine bir sabah kahvaltısında bir konuşma yaparak ve özellikle kuruldaki artistler ile aktrislerin oynadıkları kimi filmlerde söylediklerini gerçekmiş gibi algılayarak, o sözlere atıfta bulunmuş, işte falanca o sözü doğrultusunda şöyle yapmalıdır deyip onları göreve başlattı. “Haklimiz öyle istiyor” üzere arabeskten mahrum edilmeyen “Akil Adamlar Kurulu” ülkemiz halkının Türküyle, Kürtüyle yüreklerine soğuk sular serpilmesini sağladı!...
Ama bu arada sanırım “Akil Adamlar” bile asli görevlerinin ne olduğunu doğru dürüst bilmiyorlardı. Belki de onların tek görevleri, AKP Hükümeti’nin, o da bilmeden, barış süreci doğrultusunda propagandasını yapmak, vatandaşı yumuşatmaktı! Seçilenlerin çoğu zaten bu duruma yatkın ve yakın insanlardır. Bu da önemli değil, bu konuda önemli olan, “Akil Adamlar” kuruluşu ile onlara verilen görevin yanlış olmasıdır. “Akil Adam” sorun çözen adam olmalıydı çünkü, adı üstünde işte…
* * *
Bugünlerde sınır dışına çekilmenin başlayacağını söyleyen hükümet yetkililerine karşın, gazetelerde bunun olamayacağını gösteren, şöyle haberler var: “PKK’nin Kandil’deki üst düzey yöneticilerinden Cemil Bayık, PKK’lilerin çekilirken yakalanmayacaklarına yönelik yasal düzenleme olmadan çekilmenin olamayacağını kaydetti. Bayık, Süreç sadece PKK’nin ateşkes ilan edip geri çekilmesi değildir. Türkiye parlamentosunun bu konu da adımlar atması lazımdır. Öcalan’nın başlattığı süreç anlaşılmak istenmiyor. PKK’nin geri çekilmesi, Kürt sorunun demokratik siyaset ile çözülmesinin bir adımıdır, bir parçasıdır.” (Cumhuriyet, 22 Nisan 2013) Cemil Bayık’ın bu apaçık sözlerine karşın, AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’in ne dediği doğru dürüst anlaşılmıyor, nedense?
Yukarıdaki kısa metinde hem doğrudan anlamlar var, hem de satır aralarından çıkarılacak anlamlar. Öte yandan, PKK’li çekilirken, valilerin ve dolayısıyla askerin bu duruma göz yumması, ileride onların yargılanmasını gerektirecek olması nedeniyle temel sorunlardan biri olarak ortada duruyor. Bunu sorunu aşmak için de yasal düzenlemeye gereksinim yok mu?
Buna karşı Hükümetin (Devletin) PKK’li Kürtlerin yurt dışına çıkmaları konusunda da olsa, bu olayı resmi/yasal belgelere geçirmek istememesi sorunun bir yerde tıkanmasını sağlamaz mı? O zaman girişilen bunca çabaya, vatandaşın büyük bir bölümünün bu girişime umut bağlamasına yazık olmaz mı? Oysa bakıyorum da aklı başında pek çok insan bile bu girişime umut bağlamış durumda, ama ben bu işin bu denli basit önlemlerle, bir takım ciddi önlemler alınmadan yürüyeceğini sanmıyorum.
* * *
Şimdi adam “çekilmiyorum” derse iş gelip gene silaha dayanmayacak mı? Sen hükümet olarak bu denli söz söylemiş, insanlara umut vermişsin ki, bu işi olumlu olarak bitirmelisin gayri. Peki olmadı, ondan sonra hadi sen adamı silahınla yurtdışına çıkar da göreyim seni!.. Herkes senin gün doğmadan önce söylediklerini seviyor, öyle anlaşılıyor. Şimdi gün doğuyor, bira sonra şafak atacak, her şey ayan beyan ortaya çıkacal. Ne yapıyorsan çık ortalığa, yap yapacağını da göreyim seni!..
Söz sürecini tamamladı, şimdi eylem zamanıdır. Çekilme süreci mi diyorsun, hadi yap ne yapacaksan da göreyim hünerini…
Hüseyin Atabaş
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR