Son Dakika



Romanı, 2012 Şubatının bir öğle sonrasında keyifle okumuştum. İzlenimlerimi, boş olan son sayfasına "...düş ile gerçeği harmanlayan bir anlatı. Klasik bir köy romanı değil..." şeklinde başlayarak yazmışım.

Yüksekova'nın küçük bir dağ köyünde bir ders yılı öğretmenlik yapan yazarın öyküsü. Kar kış, yokluk, çocuk ölümleri. Pek Türkçe bilmeyen çocuklara bir şeyler öğretme uğraşısı... Milli Eğitim ve sağlık müdürlüklerinin ilgisizliği... 

Romana ilgim, 1977-1978 devresinde Çukurca Kaymakamlığı yapmamdan kaynaklanıyordu. Yoksulluğu, Zap nehrinin kapattığı Hakkari yolunu, çocuk ölümlerini görmüştüm. Çocukların bile dile getirdiği "Kurdara azade" sözüyle dile getirilen ayrılık havasını hissetmiştim. 1500 nüfuslu şehrin İki değirmenlik su arkı geçen bahçelerinde, çeltik dışında bir ürün yetiştirilmeyişini anlayamamıştım... 

Geçtiğimiz günlerde hakim kızımın kitap dolaplarından birinde, anılan roman gözüme ilişmez mi? Hemen alıp okumaya başladım. Bu kere ilgimin sebebi, okur yazar grubundan emekli vali bir arkadaşımın, Kuyubaşı romanım için Hakkari'de Bir Mevsim'in "Ege versiyonu" demiş olmasıydı. Okuyunca şunu anladım: Romanım, Mahmut Makal'ın Bizim Köy'ünün hikaye türüydü. Ferit Edgü'nün romanı ise çağdaş destan.  

Bu okuyuşumda, Diyarbakır'ın küçük bir köyünde öldürülen kızcağızı kimin ve niçin öldürdüğü bir türlü bilinemeyen facianın izlerini gördüm. 

Kısaca bahsedeyim. 

Muhtarın üçüncü karısının kardeşi olan Halit, ağanın kapısında büyüyen yetim ve kimsesiz kardeşlerden biri olduğunu anlatıyordu: 

"Ağamın kapısında büyüdüm ben. 

Muhtara Zazi'yi ağam verdi. 

Bu durumda, benden isteneni nasıl yapmam? 

Nasıl soru sorarım? 

Nasıl ben yapmam derim? 

Her denileni yaptım. 

Çünkü yetim büyüdüm. 

Ve beşikten beri borçlu..." 

Köyden bayram armağanlarını(!) toplayan uzatmalı çavuş da, şöyle diyordu: 

"Burda gelen gelir, alan alır, vuran vurur, vurulan ölür. Kim vurdu? diye sorarsın. Kimse bilmez. Herkes bilir. Hiçbiri ağzını açıp söylemez. Bırakırsın. Çünkü vuranı bir başkası vurur. Diyeceksin ki, hukuk nerde, kanun nerde? Dağın hukuku, kanunu da bu, Öğretmen." 

Romanın "Ön ve Sonsöz' ünden iki cümle: "Burada yazılanlar, insancıl bir deneyin damıtılmış parçaları. Ola ki bir gün yolunu şaşırmış ya da yolunu yitirmiş bir başka gezginin işine yarar." 

 

Ertuğrul Taylan  Gercekedebiyat.com 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM