Deli ve Dahi arasındaki ince çizgi… / Özlem Kalkan
18.45 seansında izlediğim Deli ve Dahi filmi,1975 Doğumlu İran'lı bir yönetmen olan Farhad Safinia'nın yeni şaheseri. Yeni diyorum çünkü daha önce de Mel Gibson'la bir araya gelerek Apocalypto gibi Maya uygarlığını anlatan o çılgın şaheseri ortaya çıkarmışlardı... Deli ve Dahi filmi gerçek anlamda sinemanın iki dahi ve deli yeteneğini bir araya getirdiği için daha bir "özel" olmayı hak ediyor.
Cesur Yürek ve İsa'nın Çilesi gibi iki ciddi tarihsel kimliği canlandıran Mel Gibson ve Dead Man Walking'in seri katili, Milk'in eşcinsel politikacısı Sean Penn, ciddi anlamda iki deli diyebilirim.
Film belki de İngilizce öğrenme hevesi olan her birimizin kütüphanesinde duran, o kırmızı ağırlıklı temiz cildiyle ciddi bir emeğin ürünü meşhur Oxford Sözlüğü'nün yaratılış hikayesi.
Profesör James Murray, 14 yaşında eğitimini yarıda kesmiş amma velakin bilgi küpü bir dahidir. Kendi deyimi ile oto-didaktik ve sayısız dili konuşabilen diplomasız profesör! Bir imparatorluk ve sömürge dili olan İngilizce'ye ve onun kelimelerinin kökenine, anlamlarına hayatını adayacak derecede hasta bir adam.
En itibarlı üniversite olan Oxford ise bu çalışmayı asrın en prestijli projesi olarak sunacaktır. İngiliz kibri, dil gibi evrensel bir konuyu bile egemenliğinin katlanarak sürmesinde bir araç olarak kullanmak istemektedir aslında.
Amerikan iç savaşında askeri bir cerrah olan Dr. Minnor ise savaşın kendi içinde yarattığı içsel şiddetin kurbanı bir şizofrendir. Sürekli kendisini takip eden birsinin varlığına inanmış ve bu paranoya sonucu yanlış bir adamı ve bir aile babasını öldürerek, altı çocuklu bir kadını dul bırakmıştır. Akıl hastanesinde tedavi görmekteyken Murray'ın projesinden haberi olur; zira Murray, İngilizce okuyup yazan her vatandaştan kelimelerin kökeni ve anlamları ile ilgili binlerce kişiden posta üzerinden yardım istemiştir. Dr.Minnor 10 bin civarında kelime ile Murray'a yardıma kalkarken bunun kendisini özgürleştirdiğini fark eder. Böylece bir deli ve dahinin işbirliği hem bir kültürel üretime hem de dostluğa dönüşür.
Bir oyunculuk şöleni olan film sevgi, o dönemin tedavi yöntemi ve aydın tavrı üzerine bir başyapıt diyebilirim. Kelimelerin ve anlamlarının sonsuz okyanusundan kurtulmanın olanaksız ve bitiş ya da son diye bir kavramın olmadığını, insan yaşadıkça dili sınırlamanın mümkün olamayacağını anlatan film aslında gerçek bir hikayeyi aktarıyor.
Oxford Sözlüğü ilk çalışmalarına başlandığı 1877 yılından tam 40 yıl sonra 10. cildine ulaşabilmiş. Murray 1915 yılında vefat ettiğinde ulaşabildiği son kelime kısıtlı anlamına da gelen ''Turn down'' olmuş.
Özlem Kalkan
GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR