Haberleri Veriyoruz’da yer alan şiirlerin çoğu, 1975- 1982 yılları arasında, yirmili yaşlarda yazılan, 70’li yılların şiir anlayışına koşut; yalın, imge kaygısı olmayan, anlatıma dayalı, toplumcu-ger­çekçi çizgiye yakın duran şiirler.

Şiirden uzaklaştı­ğım 1982 yılından sonra, yirmi yılı aşkın bir süre bir köşede bekleyip durdular, dergilerin o tozlu sayfaları arasından dışarı çıkamadılar.

Bu şiirler elbette yazıldığı dönemde kitaplaşmalıydı, ne de olsa o dönemin ruhunu taşıyorlardı. Ne var ki belki yıl­larca taşrada yaşadığımdan, belki üşengeçliğimden, belki beceriksizliğimden, belki de kitap çıkarmaya pek de istekli olmayışımdan olsa gerek, kendi döneminde bir türlü kitaplaş­madı, bir tür evlenemeyip baba evinde kalmış gibi oldular.

2005’te, neredeyse çeyrek yüzyıl sonra tekrar şiire döndüğümde köp­rünün altından çok sular akmıştı. 70’li yılların o top­lumcu- gerçekçi şiir anlayışı çoktan uçup gitmiş, ye­rini imge ağırlıklı bir şiire bırakmıştı.

İmge oluşturma adına öylesine uç noktalara gidilmişti ki çoğu kez saçmalı­ğın saçaklarında geziniliyordu. O kadar ki ‘şiirimi nasıl buldun’ diye değil, ‘imgelerimi nasıl buldun’ diye sorulur olmuştu. Ne yazık ki yeni şiir bir yandan da insani sıcaklığını da kaybetmiş, ayağı yere değmeyen, havada uçuşan söz öbekleri haline gelmişti.

2005 sonrası yazdığım şiirleri 2011’de kitaplaştırdım. Ancak ailenin büyük çocuğu dururken küçük çocuğunu evlendirmek gibi bir du­rumdu bu. Öyle ki, o günden sonra Haberleri Veriyoruz dos­yasında yer alan şiirler, bir köşeden yüzüme bakıp, ‘ama sıra bi­zimdi, öyle değil mi ama’ deyip durdular.

Sonunda karar verdim, Haberleri Veriyoruz dosyasını kitaplaştırarak onun o kırgın ve mahzun bakışından kurtulacaktım. Elbette yirmili yaşların kitap çıkarma heyeca­nını veremeyecekti, ama olsun, ne de olsa artık bir köşede her dem yü­züme bakıp, ‘benim hakkımı yedin, sıra benimdi,’ diyen bir şiir dosyası olmayacaktı.

İşte sonunda çok geç de olsa ben görevimi yaptım, günah benden gitti, dosyayı kitaplaştırdım. Bundan sonrası beni hiç mi hiç ilgilendirmez! Şiir kitaplarının kitapçı raflarından kovulduğu ya da kıyıda köşede bir yere sıkıştırıldığı ve kelimenin tam anlamıyla bir şiir kitabı enf­lasyonu yaşandığı 2000’li yılların bu tuhaf edebiyat ortamında ne hali varsa görsün!

Gerçi biliyorum arada bir yine beni suçlayıp, ‘ama beni zama­nında çıkarsaydın böyle olmazdı, bu hallere düşmezdim,’ diyecektir ama ne yapayım olmadı işte, tamam kabul ediyorum, zamanında çıkaramadım, haklı da… İyi ama sanki neyi tam zamanında yapabildik ki…

Ramazan Teknikel

Gerçekedebiyat.com 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)