Son Dakika



(…)

Dönüm dergisinin ‘teknik sekreterliği’ni Hasan Pulur yürütmekteydi. Edebiyat hocamız Behçet Necatigil’in ‘nezaretinde’ çıkarıyorduk dergiyi. Dönüm, Cağaloğlu’nda, Molla Fenari Sokağı’nda küçük bir matbaa işletmekte olan Özdemir Asaf’ın  ‘tesisleri’nde basılıyordu. ‘Tesisleri’ demem, lafın gelişi elbette. Özdemir Ağabeyin bir eski dizgi makinesi vardı; hepsi o kadar! Ama, dizgi, düzelti ve baskı işleri için, Necatigil aracılığıyla okul yönetiminden izni koparıp soluğu Cağaloğlu’nda, Özdemir Asaf’ın San Matbaası’nda alınca, kendimizi edebiyat çevresinin içinde buluyorduk.

Özdemir Asaf, o yıllarda çok ünlü bir şairdi ve matbaaya gittiğimizde, Türk şirinin ve öykücülüğünün, en az Özdemir Ağabey kadar ünlü adlarını görüyorduk orada. Vatan gazetesi de Molla Fenari Sokağı’ndaydı. Vatan 1953 yılından başlayarak, haftada bir gün, iki sayfalık bir ‘Sanat Edebiyat Sayfası’ olmuştur) çıkarmaya başlamıştı: Şakir Eczacıbaşı, Özer Esen, Özcan Ergüder ve Oktay Akbal yönetiyorlardı ‘Sanat Edebiyat Yaprağı’nı. Vatan’ı Falih Rıfkı Bey’le Bedii Faik’in çıkardıkları Dünya gazetesinin ‘Sanat Edebiyat İlavesi’ izledi. Dünya’nın Sanat İlavesi’ni (Eki’ni) Adnan Benk yönetiyordu. 1950’li yılların İstanbul basınında sanat ve edebiyata büyük önem verilmekteydi. Nitekim, Vatan ve Dünya ile birlikte Akşam gazetesi de ‘Sanat Sayfası’ hazırlamaya başlamıştı. Akşam’ın Sanat Sayfası’ndansa Melih Cevdet Anday sorumluydu…

Düşünebeliyor musunuz, 1953-1955 yılları arasında Türkiye’nin önde gelen üç gazetesi, Oktay Akbal, Adnan Benk, Melih Cevdet Anday, Özcan Ergüder, Şakir Eczacıbaşı gibi entelektüellere sayfalarını açıyor; onların yönetiminde, edebiyat ekleri yayımlayarak, şiirler, öyküler, düşünce yazıları basıyor!

Geçen yüzyılın ikinci yarısının başlangıcında, Türk medyası, cıvık bir lümpenleşmenin bayağılığına ve boyalı sıradanlığına asla yüz vermeyen, müptezelleşmemiş bir basına sahip olmanın onurunu taşımaktaydı. Entelektüeller, henüz ‘entel!’ diye sarakaya alınmıyor; edebiyatçılar, yazarlar, düşün adamları gazetelerin saygın köşelerinde yer bulabiliyorlardı kendilerine…  (…)

Hilmi Yavuz

(Ceviz Sandıktaki Anılar, s. 38-39, Can yayınları, İstanbul,2001)

 gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM