“5 Aralık Kadınlara Seçme Seçilme Hakkı Günü”nü Kutluyoruz… / Nevin Balta
“Ve kadınlar/ Bizim kadınlarımız/Korkunç ve mübarek elleri…” diye yazarak, destanında en güzel bölümü kadınlara ayırmıştı büyük şairimiz Nazım Hikmet.
Dünyanın yükünü taşıyan kadınlarımız.
İnsan soyunu devam ettirmede en büyük yük onların omuzlarında.
Yetmedi çalışmak, yetmedi hor görülmek, yetmedi diğer insan cinsi erkeklerle eşit haklara sahip olma mücadelesini sürdürmek görevi onlarda.
Horlanmak, ırzına geçilmek, dövülmek, öldürülmek sığınma evlerine atılmak gibi her türlü cinsiyetçi toplum dışı davranış ise bu mücadelenin bedeli.
Ülkemiz, Cumhuriyet’le birlikte eski şer'i hukuktan yeni medeni hukuk sistemine geçerek kadınlarımıza dünya kadınlarının layık olduğu hakları kazanmada önemli adım attı.
Atatürk Cumhuriyet'i kurarken gerçekleştirdiği devrim ve reformların başarısını, büyük ölçüde kadın haklarındaki gelişmeye bağlamıştı. Daha önce 1924 Anayasası'yla eğitimin birleştirilerek laikleştirilmesi uygulaması ve 3 Mart 1924'te kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretimin Birleştirilmesi) ile ilkokul, kız-erkek ayrımı yapılmaksızın herkes için zorunlu hâle getirildi.
O zamana dek, bırakalım seçme seçilme hakkını, boşanmanın yalnızca erkeğe tanınması, miras konusundaki eşitsizlik ve şahitlikte de iki kadın bir erkeğe denk sayılması gibi insan haklarına aykırı olan ve kadın haklarına gereken yeri vermeyen Şer’i hukuk sisteminden 17 Şubat 1926'da kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile vaz geçildi. Kadının toplumdaki yerinin eşitliğinin sağlanmasının yanında özel hayata ilişkin işlerde kadınla erkek arasındaki eşitsizlik yasal olarak ortadan kaldırıldı.
Böylece ülkemiz kadınları diğer ülke kadınlarının uzun mücadeleler sonucu kazandığı ve Birleşmiş Milletler’in, 20 yıl sonra (10 Aralık 1948) kabul ettiği Evrensel İnsan Hakları Bildirgesinin 1. ve 2. Maddesindeki ilkeleri, çok daha önce sahip oldu.
Türk kadını, milletvekili seçme ve seçilme hakkına, 5 Aralık 1934 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilerek, 11 Aralık 1934 tarihli 2877 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 2598 Sayılı Kanunla kavuştu.
Bu gelişmelerle aynı zamanda çarşafla, peçeyle, kafes arkasına saklayarak horlanmış kadınlarımız siyasi hayatta eşit, sosyal hayatta ise kağıt üzerinde verilen eşitliği sağlama mücadelesinde büyük destek gördü.
Böylece, 1935'te yapılan ilk genel seçimlerde kadınlarımız tarihinde ilk defa oy kullandı ve Meclise 18 kadın milletvekili kazandırmayı başardı. Bu sayı o günkü Meclis yüzdesinin % 4.6'sı kadardı.
Ne yazık ki o günden bugüne köprülerin altından çok sular aktı, kadını ikinci sınıf gören anlayışlar boş durmadı; kadınların kazandığı yasal haklara rağmen düşmanları pes etmedi.
Kadına karşı şiddet, tecavüz, ırza geçme gibi en aşağılık suçlar günümüz Türkiyesinde sıradan haber niteliğindedir.
Türkiye, parlamentodaki kadın üye yüzdesi açısından 1935'de dünya oranlarına göre 21. sırada iken, Kadın Eğitimi I. Uluslararası Konseyinin 1992 verilerine göre incelenen ülkelerin en sonunda yer almıştır. Türkiye 2000'li yıllarda, (örneğin) 1 Kasım 2015 seçimlerinde% 4.4’le 1935 seçimleri oranının da gerisinde kalmıştır.
Bugün, kadınlarımızın varoluş mücadelesinin daha sürdüğünü her gün şahit olduğumuz üzücü olaylarla çok iyi görmekteyiz.
Bu vesileyle kadınlarımızın 5 Aralık Seçme Seçilme Hakkı gününü kutluyor, 1934’de kazandığı temel haklarını geliştirme mücadelesinde hep yanlarında olacağımızı belirtmek istiyoruz.
Nevin Balta
GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR