"İçin" öldürüldü... "Adına" da öldürülüyor! / Mustafa Yıldırım
Arkadaşıma, “Yeryüzünde kendi dilini öldürmenin kolayını Türkler buldu” deyince hemen üstüne alındı ve “Türkçeyi yaşatmak adına elimizden geleni yapıyoruz” deyiverdi. Sözü esirgeyecek değildim:
“Dünyada hangi toplum, ulus, millet ve her neyse vardır ki ‘için’ sözcüğünü öldürür?”
“Ne demek istiyorsun?”
“Sizin cumhuriyetçi gazetenin haberlerine, köşe yazılarına bir bak bakalım ‘için ’ diyecek yerde kaç kez ‘adına’ diyorlar?”
“Hiç öyle şey olur mu? Herkes bilir ki Ahmet adına imza atılır, gazete adına konuşulur. Yani kişinin ya da kuruluşun yerine iş yapmak adına…”
Birden durakladı, “Hay Allah!” dedi, “Aslında ‘yapmak için’ diyecektim.”
“Aldırma” dedim, “dile bir yanlışlık yapışınca kurtulmak zordur.”
“İyi de bu yanlışlık nasıl başladı? Biz, köylümüz kentlimiz yüzlerce ve hatta binlerce yıldır hep ‘için’ derdik!”
“Kolay oldu, çok kolay” dedim, “Bir futbol karşılaşması anlatıcısının yaklaşık 21 yıl önce ‘Topa vuracak oyuncu’ yerine her nedense ‘Topa vuracak isim’ demesiyle başladı.”
“Hiç ‘isim’ topa vurur mu? Ahmet vurur, oyuncu vurur…”
“Oldu işte! İpin ucu öyle kaçtı ki geçenlerde bir başka anlatıcı da ‘İsmi çok anılan bir isim’ deyiverdi.”
“İyi de için nasıl öldü?”
“O da bir futbol teknik yöneticisinin işi! Edebiyat parçalamaya başlamış ve ‘Almanya’yı yenmek için’ diyeceği yerde ‘yenmek adına gidiyoruz’ demişti. Sonra gerisi geldi.”
Özel televizyonların özensiz, sonradan görme anlatıcıları, binlerce yıllık ‘için’ sözcüğünü öldürdükleri gibi güzelim ‘adına’ sözcüğümüze de kıydılar.
Yazarlar, aydın geçinenler de kirli işe bulaştılar; cinayete yardımcı oldular. Yineliyorum, dünyanın hiçbir toplumu, ‘için’ yerine ‘adına’ demez! ‘Kabul etmek için’ diyeceği yerde ‘kabul etmek adına’ diye saçmalamazlar. Örneğin İngilizce konuşanların hiçbiri ‘to write (yazmak için)’ yerine ‘name of writing (yazmak adına’ demez!”
Arkadaşım birden canlandı:
“Bu top anlatıcıları var ya çok etkili insanlar. Geçenlerde Lig TV’de kullandığı sözcük sayısı yirmibiri geçmeyen genç adam, program konuğuna ‘Ben bunu suratına söyleyeyim de!’ deyiverdi. Karşılaşmayı anlatırken ‘başı’ ve “yüzü’ demiyor da ‘Kafası kanıyor, suratına darbe aldı’’ diyor. Hani neredeyse ‘suratsız’ diyecek!”
“Kabalık artık moda oldu! Sağ olsun devletin tepesindeki yöneticiler! Var olsun yeni yetme Anglo-Amerikan tezgâhından geçen yazarlar! Arapça, Farsça düşkünü dinci ayyaşlar…”
“Haklısın, bu yazarlar İngilizce düşünüp Türkçe roman yazıyorlar ve…”
Arkadaşımın sözünü kesmek zorunda kaldım:
“İçin sözcüğünü kurtaralım, ‘adına’ sözcüğüne gerçek anlamını yeniden kazandıralım derken başımıza iş almayalım!”
“Ne de olsa devir, Molla (Melaye) Kadılar devri!”
“Kemal Bey ve mozaikçi arkadaşları, ‘Cumhurbaşkanı da endişeli’ diyerek işin kolayına kaçsalar da Cumhurun Reisi Yüksek İslami Adalet Şurasını kendi İslam’ının kurallarına uygun oluşturuyor!”
“Washington, Atina, Brüksel, Londra, Roma, Erivan, Tahran, Şam, Bağdat, Erbil, Riyad, Moskova keyifle izliyor, her adıma alkış tutuyor.”
“Böylesi bir durumda ‘için’ sözcüğünün ölmesi umurlarında mı?”
“Olmaz olur mu? Baksana en Türkçü partinin önderleri bile ‘entegrasyon’ hocasından özür diliyorlar, biz senin okullarına yardım ettik’ diyorlar. Ne için? Amerika ile ‘entegrasyon’ için!
Yani, “için” oğlu “için!”
Mustafa Yıldırım
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR