“Çekilme toto!..” / Hüseyin Atabaş
“Şu çekilme toto işleri hâlâ sürüyor.”
Başbakan, düne kadar PKK için, “Silahlarını gömüp gidecekler” diye kükrüyordu. Bugün gazetelerdeki şu benzer haberlerle gözümüzü açtık güne: “Hükümetle İmralı’nın müzakerelerine paralel olarak PKK yöneticileri çekilmenin kademeli olarak ve silah bırakmadan başlayacağını açıkladı. ‘Saldırı olursa misilleme yapacaklarını’ belirten Murat Karayılan çekilmeyi bağımsız heyetlerin izlemesini, Kuzey Irak, Türkiye ve Avrupa’da konferansların yapılmasını istedi. Çekilme sürecinin ucunu açık bırakan Karayılan ikinci aşamada yeni anayasa ve ‘koruculuk, özel tim gibi tüm özel savaş yapılanmalarının kaldırılmasını’ şart koştu. ‘Öcalan dahil, herkesin özgürleşmesinin’ ardından gündeme gelebileceğini belirtti.” (Cumhuriyet, 26 Nisan 2013) Öp babanın elini!.. Adam, ‘ben istediklerimi almadan gitmem’ diyor!.. Hani bizim Başbakan, silahlarını gömüp de gideceklerini söylüyordu? Bu sitedeki 23 Nisan 2013 tarihli “Hangi Çekilme Süreci?” başlıklı yazımızda ne demiştik; “…barışı sağlamak için birtakım hazırlıkların yapılması ve yol haritasının çizilmiş olması gerekmez miydi?” “…tehlikeli olan bir başka konu da, çekilme koşullarının hiçbir yasal dayanağının olmamasıdır.” “Şimdi adam ‘çekilmiyorum’ derse iş gelip gene silaha dayanmayacak mı?” Bizim görüşümüze ve adamın yukarıdaki haberde söylediklerinden anlaşıldığına göre, çekilme koşulları sanırız daha önceden konuşulmuş olmalıydı. Başbakan terör örgütü ile konuşmaya tenezzül etmiyorsa, neye dayanarak, “Silahlarını gömüp de gidecekler.” diye haykırıyordu?... Demek ki, Başbakan kendisine o denli güveniyor ki, ‘ne derse desinler, ne istenilirse istenilsin, ben istediğimi yaparım’ diye düşünmüş olmalı. Ama öyle değil işte, takke yavaş yavaş düşüyor kel görünüyor!.. Adam silah bırakmıyor ve ‘istediklerimi alıncaya kadar da bırakmayacağım’ diyor. Şimdi de ‘Daha erken’ mi diyorsun Recep Bey; onu da göreceğiz. * * * Adamların yol haritası bizim Başbakan’ınkinden daha sistemli görünüyor. Karayılan’nın basın toplantısında çekilmeyle ilgili olarak söylediklerinin aktarıldığı haberde şöyle deniliyor: “PKK lideri Öcalan’ın Nevruz’da yaptığı ‘sınır dışına çekilin’ çağrısının ardından PKK’liler 8 Mayıs’ta çekilmeye başlayacaklar. Çekilmenin en kısa sürede ve kademeli olarak yapılacağını dile getiren Karayılan saldırıların olması durumunda geri çekilmeyi durduracaklarını söyledi. Karayılan sürecin ikinci aşamasının ise yeni bir anayasa yazımı olduğunu vurgularken herkesin kendisini ifade edebildiği, kendisini bulduğu bir anayasanın zorunluluğuna işaret etti. Murat Karayılan bu sürecin de gerçekleşmesi halinde üçüncü ve son aşama olan silahsızlanma döneminin başlayacağını açıkladı. Karayılan silahların tümden bırakılmasının ise sınır dışına çekilme sürecinde değil, ancak Öcalan’ın serbest kalacağı ‘normalleşme sürecinde’ gerçekleşeceğini kaydetti” (nediyor.com, erişim tarihi: 25 Nisan 2013) Bunları okuduktan sonra, ‘Recep Bey gizli hesapları uğruna bizi kandırıyor,’ diye düşünmeye başladım; bu duruma başka bir anlam vermiyorum çünkü. Adamın söylediklerinden, ‘TC Anayasası’nı ben istediğim gibi yaptırım’ anlamı da çıkmıyor mu, yoksa ben mi yanlış anlıyorum, anlayışım kıt? Değil mi ama, adam böyle kendiliğinden bırakıp gidecektiyse niye 30 yıldır direniyordu. Yoksa bir önceki yazımızda dediğimiz gibi gerçekten, “dağdaki adam silahla sonuca varamayacağını anladı ve dağ koşullarında yaşamaktan usandı” mı da bırakıp gidiyor. Söylenenlerden durum hiç de öyle olmadığı görünmüyor. Bugün yapılan, yapılmak istenen silahlı mücadelenin bir başka ayağı, ayak oyunu değil mi? Önceki yazımızı yazarken Karayılan’ın ileri süreceği koşulları bilmiyorduk. Ama şimdi “giderken”, hiç yabana atılamayacak isteklerde bulunuyor. Üstelik bu isteklerde bulunurken öylesine rahat ki, ‘bunca yıldır istediklerimi alacağım aşamaya geldim’ der gibidir… “Hani silahsız gidecektiler?” diye sorulmaya başlanınca, Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç çıkıp, “Geldikleri gibi giderler.” diyor. Anlaşılıyor ki “gitme” konusunda devlet ciddiyetini gösteren bir anlaşma yok ve her şey “kör parmağım gözüne” yöntemiyle yürüyor!.. * * * PKK neden silahlarını bırakmadan gidiyor? İstediklerini “demokratik yoldan” alamazsa geri dönecek de ondan, yani kan yeniden akmaya başlayacak. Çünkü istedikleri zaman abanın altından sopa göstermek onların alışkanlığıdır, kabadayılıktan çıkarları vardır. Yoksa gerçekten Kürtlerin haklarını istemek ve korumak için değil. Her ne olursa olsun, PKK’nin silahlı mücadelesi sürecek demektir bu. “Demokrasi” dedikleri bizim anladığımızdan farklı bir şey olsa gerek. İnsan dediğin bütün haklarına sahip olmalıdır, ama bu sahiplik, devlet erki şu ya da bu biçimde var oldukça sağlanamayacak gibi görünüyor. Kürtler ise tarih boyunca bağımsız bir devlet kurma peşinde oldular haklarına sahip çıkabilmek için. İsteklerini alma yolunda işin sonuna mı yaklaştılar, yoksa daha işin başındalar mı? Bence her ikisi de… 1) ABD’ye yaslanarak bir devlet kuracaklarsa sona yaklaştılar demektir! 2) Yok, gerçekten bağımsız bir devletten yanaysalar işin daha başındalar! Türkiye’den ayrılmak onların isteklerini karşılamaz; istedikleri birçok şeyi içerde kalarak almaları ise epey zor; ama bizce doğru olan bu olsa gerek. Kuşkusuz herkesin bir yoğurt yiyiş tarzı var, ne denir. Kürtlerin sorunu ayrıca yalnız Türkiye il de bitmiyor; sorunlarını başka uluslarla ve kendi içlerinde de bitirmeleri gerek. “Çekilme toto” ile başladık öyle bitirelim: Şu ana kadar PKK, ‘ya anayasal adımlar atılmazsa, oyalanırsak’ diye düşünüyordu. Şimdi de Recep Bey; ‘ya silahları bırakmazlarsa, çekilme taktikse…’ diye düşünüyor olmalı!.. Yandaş gazeteci Ruşen Çakır soruyor ise şöyle soruyor; “PKK’nın silahlı güçlerini ülkeden çekecek olması neden bazı kişileri rahatsız eder, anlamak mümkün değil.” Neden olacak, inandırıcı değil de ondan. Ama en gerçek yorumu Mete Çubukçu yaptı galiba: “Şu çekilme toto işleri hâlâ sürüyor.” (İşaretlenmemiş alıntılar: nediyor.com, 26 Nisan 2013) Hüseyin Atabaş Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR