gelecegin-tarihi-583712.webp


X. yüzyılda İranlı meşhur vezir Abdül Kasım İsmail 117 binlik kitap koleksiyonunu seyahatinde yanında taşıyor, kitapları alfabetik sırayla yürümeyi öğrenmiş develere yükleniyordu. Belki de alfabetik sırayı bozan develer kartallara yem oluyorlardı, kim bilir? (Kısmet Rüstemov)

Bakülü genç bir şair, yazar, çevirmen ve akademisyen olarak Türk edebiyat ve kültür dünyasının önemli kişilerinden biri olmaya aday Kısmet Rüstemov’un Geleceğin Tarihi adlı denemeler kitabı 2020 yılında Zengin Yayıncılık tarafından yayınlandı.

Türkiye’de edebiyat dergiciliği ve bürokrasisinin, kapısını bile zorla çalsan, gerçek değeri anlama konusunda kör ve sağır olduğu için, kitabın varlığından ancak tesadüfen haberdar olabildik.    

EDEBİYATTA DENEME TÜRÜ ve KISMET RÜSTEMOV

Rüstemov, iyi İngilizce bilmeyi ve okumayı bir şansa dönüştürüyor. Ama bu şansı kendisi için değil, Azerbaycan için cömertçe kullanıyor. Azerbaycan’da aydınlanma, bilinçlenme, daha çok bilme merakına sahip ve insanın insanlaşma mücadelesinde, hatta var olma mücadelesinde bir nefer olarak kendini küçük bir katkı olarak görebilen bireylere, okuduklarını, bilgilerini aktarmayı çağdaş bir vatandaş olarak görev biliyor.

Deneme türü yazarının düşüncelerini sere serpe ortaya döktüğü edebiyat türüdür. (Belki de bu yüzden tıpkı günlük türü gibi, bir edebiyat türü olarak uzun süre kabul edilmemiştir.)

Denemenin dünyadaki babası Montaigne pek böyle değil (hınzırca gizli saklı bir şeylerinin olduğu hep duyumsanır) ama Türk edebiyatında deneme türünün babası sayılan Nurullah Ataç’da öznel düşünceler ve hatta duygular şiddet derecesine varana kadar sergilenir.

Bu yüzden deneme metinleri tartışmaya açık metinlerdir. Ancak bu açığı da yine denemenin kendisi samimiyet dozuyla kapatır. Rüstemov’un denemeleri samimiyet içeriyor. Edebiyat hümanizmi her tümcesinde belirgin. Salah Birsel’in denemelerindeki eğlenceli dili de seziyorum. Oradan oraya gezinen kalem + ‘klavye’, onca yan yollara sapmasına karşın temel düşünceden uzaklaşmaz, bir sonuca mutlaka gider.

Deneme zaten bir düşünceyi -Enis Batur’un sevdiği deyimle- ‘enine boyuna’ ya da ‘enikonu’ tartışmaktır. Ama yazar yine de düşüncesini özellikle son tümcelerde fena halde açıklar.

Deneme, çok bilmeyi gerektirir, yazarın tartışacağı (tartışmaya açacağı!) metne ilişkin okuma araştırma evresi, bu ağır çalışma, başlangıçta düpedüz bir akademik çalışmadır; büyük romancılar Kemal Tahir ve Orhan Pamuk gibi kitap haline gelecek yorucu okuma notlarına gereksinim duyar. (Kitapta Rüstemov bir günlük çalışma öyküsünü de anlatırken nasıl notlar aldığını da belirtiyor.) Ne var ki bu ağır bilgiler okura sunulurken etrafa saçacak biçimde boca edilmez, kadife yumuşaklığında zanaat eylemek gerekir, aşa süt katarak sunulur. Ağır felsefi metinleri her ne kadar öyle görünsek de kimse sevmez, hatta anlar gibi görünse de itiraf edelim pek anlamaz.

Yazarın yalnızca okudukları değil elbet; duyguları, gördükleri, fotoğrafını çekerken işittikleri bile denemede kendine baş köşede yer bulabilir.

Denemede böyle değildir, boşa tümce yoktur; anlarsınız. Bizim okurken su gibi yuttuğumuz denemenin yazarının mahareti zaten buradadır. (Maalesef roman ve şiir kitaplarının yanında deneme kitaplarının adı siliktir, satmazlar. Bu yüzden deneme basan yayınevleri kahramandır.)

Denemede ciddi, asık, çok bilmiş surat sevilmez. Salt tatlı tatlı bilgi vermek de başlı başına güzel, okur için değerli bir şeydir. Deneme metinleri yazarın okuma atlasıdır. Okurun o atlasta dilediği gibi at sürmesi istenir.

Uzun lafın kısası deneme, edebiyat türleri arasında belki okunması en kolay ama görüntünün tersine yazılması en zor türdür.  

GELECEĞİN TARİHİ

Rüstemov’un Geleceğin Tarihi adlı deneme kitabı işte bu zorluğun ortasında yazılmış, zengin dünyalar ve edebiyat sanat metinleri arasında Türkçenin tadıyla gezinmek isteyen herkesin okuması gereken bir kitap. Türkiye’de yayınlanmış olması da Bakü’yle Ankara arasının ne kadar kısa olduğunu gösteren bir belge, edebiyatlarımızın birliğine giden yolda bir köprü. (Azerbaycan ve diğer Türk devletleriyle ilişkimiz askeri ekonomik enerji vs. ilişkilerinden çok sanat ve edebiyat alanında kurulacak ‘alt(!) düzeyde’ki bu tür faaliyetlerle ancak başarıya ulaşır.)

Kısmet Rüstemov’un Geleceğin Tarihi adlı denemeler kitabı ilk bakışta bir bilim kurgu kitabını çağrıştırıyor. Peşinen söyleyeyim kitapta, İsaac Asimov ya da Frank Herbert metni bekleyenleri, bugünün bile değil geçmişin bilgileriyle dolu metinler bekliyor.

Rüstemov kitaptaki ‘önsöz’ niyetine yazılmış kitaba adını veren denemesinde romantik bilim kurgu  Aşk filmini izledikten sonra aklına gelen yüksek sesle söylediği düşüncelerinde bunu şöyle açıklıyor: “Acaba bugünle filmdeki gelecek arasında kaç yıl var? Daha var mı o geleceğe? Yoksa o gelecek artık geldi de biz mi farkında değiliz?”

Geleceğin Tarihi deneme kitabını bu düşünceler içinde okumak gerekiyor. Ama elbette bunun da ötesinde duygularla. Rüstemov her şeyin gelecekte güzel olacağı inancının boşunalığı üzerine düşünüyor. Gelecek belki de şimdidir ve pek de umutlu olacak durumda değiliz. Dünyanın var olan sistemi içinde insan tekinin yaşadığı yarılmalar onu 'an'ı düşünmekten alıkoyuyor. Gelecek belki de şimdidir ve bugünü yaşamak gerekiyor.

Kitapta, Nabakov’dan Yusuf Atılgan’a, Binbir Gece Masalları’ndan esinden Sümerlere kadar Doğudan Batıdan yazar, şair, sinemacı onlarca önemli kişi, düşünce, hareket yer alıyor. 

Örneğin, Nabakov bir ‘muhacir’dir kısmet Rüstemov’a göre. Onun tüm yapıtlarında okurla dalga geçmesi de ironisi de parodisi de söyleşi ve derslerinde başka yazarlara ‘takılması’ da yaşadığı yerde kendini yabancı hissetmesindendir. Nabakov, böyle yaparak bu korkusunu yenmeye çalışıyor. Rüstemov’a göre “Nabakov, ‘Thomas Mann büyük eserler veren küçük yazardır’, ‘Balzac ve Stendhal ikrah yaratan gazetecilerdir’” gibi insana parmak ısırtacak sert sözler söylüyorsa bunun nedeni, yabancı diyarlarda “dengesini koruma” çabasıdır.

Lars von Trier’in filmlerinde öne çıkan noktalar nedir? (Rüstemov’a göre çoğu filminde önce güzel, estetik, mükemmele yakın, sakin bir dünya yaratıyor, sonra bazen usulca, bazen de aniden o dünyayı yıkmaya başlıyor.)

Bir kalemle klavye arasındaki fark nedir? ‘Klavye harflerin konserve edilmesidir?’ diyebilir miyiz gerçekten, örneğin.

Geleceğin Tarihi’nde birbirinden ilginç konuların sarmalında tam 12 deneme var. “Geleceğin Tarihi”, “Nabokov’un Göçmen Oyunları”, Cees Noteboom: Ritüeller”, “Trier’in Mitolojisi”, “Ian McEwan: Cumartesi Romanı”, “Rus Postmodern Edebiyatı Üzerine”, “Tercüme Günleri”, “İğne”, “Güvercinler”, “Benim Bir Yaz Günüm”, “Paranoya”, “Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ı ve Anayurt Oteli” başlıklarındaki denemeler birer küçük öykü olarak da insanı sürüklüyor, insanı uzun süre etkileyip düşündürüyor.

Ancak Rüstemov, kitabında Nabakov’a özel bölüm ayırmış. “Nabakov’un Göçmen Oyunları” başlığı altındaki metin “Nabakov’un Ev Müzesi”, “Nabakov’un Biyografisi”, “Nabakov’un Lolita’sı”, “Nabakov’un Romanları”, “Nabakov’un Dersleri”, “Nabakov’un Kelebekleri” başlığında 6 değerli denemeyi de içeriyor. Kitapta tam 18 seçme deneme var diyebiliriz. Doksan sayfalık kitap küçücük bir kitap olarak değerlendirilebilir ancak deneme türünün ne kadar yoğun içerikte olduğu düşünülünce bu tür için oldukça yerinde 'içi dolu turşucuk' bir kalınlıkta.

Rüstemov, 90 sayfa içinde şair ve akademisyen kimliğini de masaya yatırarak insanın en önemli yaratısı, edebiyat ve sanat bağlamında geçmişini eşeliyor, şimdiyi ve geleceği sorguluyor:

“Acaba bugünle gelecek arasında kaç yıl var? Daha var mı o geleceğe? Yoksa o gelecek artık geldi de biz mi farkında değiliz? Kim bilir belki de hızın, kovalamacanın içinde kendine ve etrafına vakti kalmayan modern insan için yaşam hafta sonlarının toplamından ibarettir!”

Geleceğin Tarihi, Kısmet Rüstemov, Denemeler, Zengin Y. İst. 2020

Geleceğin Tarihi’nin, Türk okurları için diğer önemi de Bakülü bir kardeş yazarın düşünce dünyasını, oradaki edebiyatın niteliğini, ilgi dünyasını öğretmesi açısından değerini de vurgulamak gerekir. Kardeş olarak, biraz da Türk sanat ve edebiyatına kantarın topuzunu (pardon klavyeyi) kaydırmasını elbette isterdik; belki bir diğer kitabında bu ağırlıkta denemeleri okuyabileceğiz. Çünkü dünyanın bu rezil durumunda kendimize ait öykülere ihtiyacımız var, kendimize güvene ihtiyacımız var. Batı güvenli değil, dünya Batı'dan ibaret değil ve Batı kendisinin dışındakileri kendi masallarıyla oyalayıp sonra ısırıp sokmakta pek mahir.

Geleceğin Tarihi’ni Yurtseven Şen -İlber Ortaylı’nın etkisinde fazla kalmadan!- hemen hemen hatasız çevirmiş, yazarın biçemine dokunmamaya çalışmış.

ZENGİN YAYINCILIK

Zengin Yayıncılık, gördüğüm kadarıyla, tümüyle Batı yayıncılığının tasallutunda, onların ideolojilerinin esiri durumundaki yayınevlerimizin tersine, Doğudan kitaplar yayınlıyor. Kadı Burhâneddin, Mirza Alekber Sabir, Şehriyar, Neriman Nerimanov, Nesimi, Nizami Gencevi’nin yanında özellikle yapılması gereken doğru iş, Kısmet Rüstemov gibi genç yazar ve şairleri de bizimle tanıştırıyor.

(Yayınevinin kitapları arasında, Profesör Nizami Caferov’un herkesin okuması gereken ilk çağlardan günümüze Türk yazarlarını irdelediği müthiş eseri Azerbaycan Edebiyatı Tarihinin Etütleri kitabı bir anlamda baş köşede tutulması gereken bir yapıt olarak beş yüz yıldır eksik bırakılmış ayrılmış yanımızı tamamlıyor.)

KISMET RÜSTEMOV KİMDİR?

1986'da Bakü'de doğdu. Odlar Yurdu, Hazar, Kafkas ve Bakü Slavyan Üniversitelerinde öğretmenlik yaptı.

2010 yılında “525 kitap” serisinden “Vitrin” 2011'de ise Kanun Neşriyatın “En yeni edebiyat” serisinden, Megapolis Hüzünleri adlı şiir kitabı, 2016'da Azerbaycan Yaratıcılık Vakfı Kütüphanesi serisinden Geleceğin Tarihi denemeleri yayımlandı.

2011'de Gürcistan Yazarlar Birliğince Vaja Pşavela adına düzenlenen uluslararası şiir ödülüne layık görüldü.

2011'de Moskova, Peredelkino'da düzenlenen Birinci Uluslararası Genç Yazarlar Konferansına, 2012'de Elazığ'da düzenlenen Hazar Şiir Akşamlarına, 2018'de Moldova'da düzenlenen Avrupa Şairler Baharı festivallerine katıldı.

2014'te tercüme ettiği Richard Wagner'in Benim Hayatım adlı otobiyografisi (Rakibe Nazımkızı ile birlikte), 2016'da İspanyol yazar Enrigue Vila-Matas'ın Bartleby ve Şürekâsı romanı (Nicat Memmedova birlikte) yayımlanmıştır.

2017'de çevirisini bitirdiği Vladimir Nabokov'un Rus Edebiyatı Dersleri kitabı yayımlandı. Aynı yıl dünya yazarlarının seçme denemelerinden çevirdiği Edebiyatsız Dünya antolojisini hazırladı.

2018'de ünlü Moldovalı şair Arcadie Suceveanu'nun Martıyla Gönderilen Mektup adlı şiir kitabı çevirisi (Selim Babullaoğlu ile birlikte) yayımlandı. Halen Azerbaycan Yaratıcılık Vakfının birim başkanı, sim-sim.az edebiyat sitesinin genel yayın yönetmeni, Azerbaycan Diller Üniversitesinin doktora öğrencisidir.

Ahmet Yıldız
Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ YAZI

Benzer İçerikler