Yalçın Küçük’e kitap başına dört buçuk ay / B. Sadık Albayrak
KİTAPTAN BOMBA YAPMAK
Silivri Mahkemesi, Yalçın Küçük’e 22 yıl altı ay hapis cezası kesti.
Benim bilgime göre Yalçın Hoca’nın yayımlanmış 63 kitabı var. İlk kez Elence yayımlanan ve henüz dilimize çevrilmeyen Kıbrıs Savaşı anılarını da sayarsak 64 kitap.
Bütün işi, aydın sorumluluğuyla bağımsız, kendine güvenen, yurttaşları arasında eşitlik ve kardeşlik bağları kurmuş, yüksek ahlak, yüksek estetik, devrimci ruhla dolu bir yaşam ülkesi kurmak için mücadele etmek olan Yalçın Hoca’nın 64 kitabı bu kavganın silahlarıdır.
Önsözlerin birinde şunları yazıyor: “Kolay kitaplar sıkmak istemiyorum, çünkü sıktıklarımın zor okunmalarını istiyorum. Şimdi sıkılmış kitaplar çağındayız.” (Fitne, s. 13)
Henüz Silivri zindanına kapatılmadan önce, bir tv programında, AKP’nin işbirlikçisi gazetecilere birer bomba niyetine bu kitaplarını fırlatmıştı. Cürüm aletleri kitaplar ve yıllarca çalışmalarının tutanaklarını içeren kartlar; onu hapse götürmek için evine gelen polisler, bu tehlikeli silahları torbalara doldurup emniyete taşıdılar.
İlk kitabı “Planlama, Kalkınma ve Türkiye”nin basım tarihi 1971, demek ki Yalçın Hoca, 42 yıla 64 kitap sığdırmış.
Bu hesapla yılda yaklaşık bir buçuk kitap yazdığını görüyoruz. Hoca’nın kitaplarını okuyanlar bilir, ortalama kitaptan daha hacimli, kimileri ansiklopedi boyutunda kitaplardır bunlar. Yayımlanmamış çalışmalarını, yüzlerce gazete ve dergi makalesini de katarsak Yalçın Hoca’nın yılda iki kitap yazarak, aydın mücadelesini inanılmaz bir üretkenlikle sürdürdüğünü saptıyoruz.
Yalçın Hoca, düşüncelerinin sarsıcılığı, yol açıcılığıyla öğrencilerinden Mesut Odman’ca, bir “buzkıran” gemisine benzetilmişti.
Bu denli bilimsel üretimiyle de tek kişilik bir üniversitedir. İyi bir Yalçın Küçük okuru, birkaç üniversite bitirmiş ölçüde bilgilenir. Çünkü Yalçın Hoca, ansiklopedik bir yazardır. İlgi ve merak alanı alabildiğine geniştir. Kendisi bu konuda Balzac’la yarış halinde olduğunu belirtir sık sık. Uzmanlığın dar kalıplarına sıkışmamış bir bilim insanıdır ve aydının bir pratisyen hekim benzeri bütün bilim alanlarını, felsefeyi, sanatı, yaşam serüvenini kucaklamasını gerekli görür.
Son çalışmalarından biri, “Epilepsi ile Orgazm”, Hippokrat’a uzanan kaynaklarıyla büyük ölçüde bir tıp kitabıdır. Kitabın altbaşlığı “Mediko-Politik”dir ve ilk eleştirilerinden birini de, Yeni Harman dergisinde bir hekim yapmıştır. Yalçın Küçük’ün yazamadığı kitaplardan biri de “kanser” üzerine bir kitaptır. Kanserin, umutlarının en yüksek düzeyinde beklenmedik bir yenilgiyle karşılaşan insanların hastalığı olduğunu düşünmektedir.
YALÇIN KÜÇÜK CEZA YASASI
O, bir aydın, tek kişilik bir üniversite, yeni ve aykırı düşünceleriyle sınırlarda dolaşan ve sınırları aşan bir serüvenci düşünür. Bir pratisyen-teorik bilimci. Kendi deyişiyle “bir imalat hatası”. İktisat okudu, tarih yazdı, davalarında mahkeme heyetlerine hukuk dersleri verdi. Odatv duruşmasında kendisini yargılayan hakimlere, “Beni yargılayan hakimler Yargıtay’a gider” diyerek bunu anlatıyordu.
Demek ki yılda iki kitap yazmanın karşılığında 22 yıl 6 ay ceza. Kitap başına yaklaşık dört buçuk ay düşüyor. Kitap başına neredeyse yazılma sürelerine yakın bir ceza. Bu hapis hesabıyla, mahkeme Hocamıza biraz daha hızlı yazmasını dayatmaktadır. Yılda iki kitap değil, üç kitap
Bu, Yalçın Küçük’ün ilk hapisliği değildir. Bütün diktatoryalarda içeri alınır. Bir hafta önce çıkan kitabında gelişini haber verdiği, “Bir Yeni Cumhuriyet İçin”, 12 Eylül diktatörlüğü, Sultanahmet Hapishanesine kapatmıştır onu.
Toplumsal Kurtuluş dergisini yayımladığı 80’lerin ikinci yarısında Ankara Emniyeti’nin işkence merkezi “DAL”da haftalık olağan gözaltılarında hücreye atılır. 1999’da gönüllü sürgün dönüşü de ülkeye girer girmez Edirne Hapishanesine götürülür.
Hoca’nın bir kitabı “Türkiye Büyülü Hapishanem” adını taşımaktadır. Kitapları kadar yattığı hapishanelerinin çokluğu ile de ünlüdür Yalçın Küçük ve bu hapislikleri de katarsak, kitap başına düşen hapisliğin altı aya yaklaştığını söyleyebiliriz. Demek ki her kitabın yazılma süresi kadar hapis cezası, bu, Yalçın Küçük ceza yasasıdır.
YALÇIN KÜÇÜK YASALARI
Bir de bilimde Yalçın Küçük yasaları vardır. Türkiye’de her büyük devalüasyondan sonra rejim değişikliği, onun ortaya çıkardığı bir tarihsel yasadır. Türkiye’de dışişleri bakanlarının sabetayist olmayanlardan seçilmeyeceği de henüz yanlışlanmamış bir Yalçın Küçük yasasıdır.
Yakın tarihimizde üç büyük iç savaş keşfetmiştir. İç savaşlar dış savaşlar gibi ilan edilerek başlamıyor ve bunları ilan etmek Yalçın Küçük’e düşüyor: 1806-1826 iç savaşı, 2. Mahmut dönemi “Vakay-i Hayriye” ile sona eriyor. 1906-1926 iç savaşı Cumhuriyeti getiriyor.
Başlangıç tarihi konusunda tam emin olamadığı 1966-1968’de başlayan sonuncu iç savaş ise, “tekeliyet” düzenini getiriyor; bu iç savaştan çıktık mı, bunu bilemiyorum. Yalçın Küçük’ün tarihimizde ortaya çıkardığı yasalar ve yeni bulgular için doktora tezleri yazılması gerekmektedir.
BAŞKALARININ CİNAYETİNİ İŞLEMEK
Yalçın Küçük’ün belirleyici özelliklerinin temelinde, hangi konuya, neye bakarsa baksın hep Türkiye’den bakması vardır. Daha ilk kitabıyla, Türkiye’ye ve Türkiye’den bakarak, ülke kalkınmasına çözüm arar. Sol siyasete adım atacak gençlerin, 1980’lere kadar incelenmiş bir Türkiye ekonomisi tarihçesiyle, planlanmış üretim sürecini kavrayacakları bir el kitabıdır bu.
Hocamız, Türkiye’den baktığı ölçüde, günün ihtiyaçlarına göre çalışma alanını belirler. İlk çalışmaları devrimini yapacak emekçilerin kendi tarihini öğrenmesi için yazılmıştır. Kendi tarihini öğrenmek, büyük bir serüvendir. Lenin’den aldığı bir benzetmeyi sık sık kullanır Yalçın Küçük, “düzeltmek için çubuğu tersinden bükmek”. Tarihe yeni bir yöntemsel bakış açısıyla bakmak, yeni bir tarihi gün ışığına çıkarır. Yalçın Küçük, iktisat eğitimi görmüş, Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışmış olduğu halde, tarihçilik yapmıştır.
Çünkü bu alandaki boşluk, onu buna zorunlu kılmıştır. Zaten Camus’nün Yabancı’sındaki kahramanın haline benzetir durumunu: “Hep başkalarının cinayetlerini işlemek zorunda kalmak”. Son yirmi yılda üç büyük ihaneti yaşayan Türkiye’de, “meslek sahipleri mesleklerine ihanet ettiği” için, onların bıraktığı boşluğu da doldurmak zorunda duymaktadır kendini.
Yalçın Küçük, kuramsal birikimiyle tarihe ve bugüne bakarken halka sürekli uyarıda bulunmuştur. Kırk yıllık yakın tarihin bir “haberci”si olmuştur ve kitaplarından “Haberci” bu özelliğine tanıklık eder.
AKP rejimi Türkiye’de demokratik kazanımların kökünü kazımaya çalışmıştır. “Saralı Cumhur, Caligula” kitabı, bu “tepeleme ve düzleme” rejiminin anatomisini çıkarır. Yalçın Hoca, Türkiye’den ve Türkiye için bakarken, Roma’da cumhuriyetin yıkılışını inceler ve iki bin yıl sonrasını anlamak için ipuçları bulur. Bu çalışmaların, “Caligula” ile “Epilepsi”nin sentezi “Hasta Despot”, diktatörlük koşullarının iki ürünü, despot ve boyuneğmiş halk için bir anlama kapısıdır.
Her kitabı ötekini aşmaktadır. Birinin getirdiği sarsıcı düşüncelerle tartışma ve hesaplaşma fırsatı bulamadan öteki gelmektedir. Yalçın Küçük’e göre halkı yazdıklarının doğruluğuna çok güvenir. Bomba benzetmesi, kitapların içerdiği düşünceler açısından da pek açıklayıcıdır.
TEZLER'LE TÜRKİYE ANSİKLOPEDİSİ
İlk cildi 1978’de, beşinci cildi 1991 yılında yayımlanan Türkiye Üzerine Tezler dizisi, Türkiye tarihinin tersyüz edilmesidir. İkinci cildin önsözünde, yaptığı işi, eski bir ceketi tersyüz eden terzinin işine benzetir. Bu tarih dizisiyle 2. Mahmut dönemi, Tanzimat, Çerkes Ethem Olayı, 15’lerin katledilmesi, İnönü Savaşları, Soğuk Savaş’ta Türkiye’nin egemen sınıfının suçları, Türkiye komünist hareketi, 6-7 Eylül provokasyonu, 27 Mayıs Devrimi, 68 gençlik hareketleri, Kahramanmaraş Katliamı ve benzeri tarihsel olaylar Yalçın Küçük’ün özgün yönteminin ışığında ortaya konacaktır.
İlk cildi 1984’te yayımlanan ve 1988’de tamamlanan 5 ciltlik “Aydın Üzerine Tezler”, 150 yıllık tarihi süreci, düşünce ve aydın tarihi açısından ele alır. Yalçın Küçük’ün aydına bakarken getirdiği yöntemsel yenilik şudur: “Aydını eylemlerinin ürünü olarak ele almak”. Türk aydınının tarih içinde geliştirdiği tipik özellikleri bu beş ciltte bugünün aydınına aktarılmaktadır.
“Hiçbir aydın damlasının kaybolmasına göz yummayarak”, hiçbir satırında eksik olmayan eleştirel bakış açısıyla, çubuğu tersinden bükmeyi burada da sürdürür. Egemen sınıfın tarih “falsifikasyonu” paramparça edilmektedir. Egemen tarihçe küçümsenenler önemli, hain ilan edilenler kahraman olmaktadır.
On ciltlik Tezler dizisi tek kişilik üniversitenin büyük Türkiye ansiklopedisidir. 88 Kuşağı o dönemin en ünlü ve etkili aydını Yalçın Küçük’ün bu ansiklopedisinden alabildiğine yararlanmıştır. Bugün Yalçın Küçük’ün yeni çalışmalarından ürkenler ve onları beğenmeyenler, söze şöyle başlamaktadır. “Şu Sabetayizm takıntısı nereden çıktı, Türkiye Üzerine Tezler ve Aydın Üzerine Tezler’den ne çok şey öğrenmiştik.”
BİLİM ve EDEBİYAT: YALÇIN KÜÇÜKDÜŞÜNCESİNE GİRİŞ
Yalçın Küçük, gönüllü Paris sürgünü sonrasında çalışmalarına Sabetayizm ve Yahudilik konusunu katmıştır. Bu konuya eğilmesinde, baştan beri önemli ilgi alanlarından biri olan edebiyat etkili olmuştur.
Orhan Pamuk’un “Benim Adım Kırmızı” kitabını eleştirirken, Osmanlı’nın çöküş döneminin başlangıcında Yahudi politikasının etkisini görmüş ve çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. O günlerden bugünlere uzanan bir tarihsel vektörün analizi, “Şebeke” kitabı böyle doğmuştur. Edebiyat eleştirisinin ne kadar politik ve bilimsel olabildiğinin benzersiz bir örneğidir bu kitap. Daha önce 1979 yılında, Demirtaş Ceyhun’un Edebiyat Cephesi gazetesinde başlayan edebiyat eleştirileri, Yalçın Hoca’nın bir başka Camus görevi olmuştur.
Bunların derlendiği ilk kitabı “Bilim ve Edebiyat”, bana göre bir Yalçın Küçük düşüncesi el kitabıdır. Burada onun geniş ilgi alanını ve daha sonra geliştireceği tartışan düşüncesinin zengin tohumlarını bulmak mümkündür. Yeni öğrenciler için Yalçın Küçük Üniversitesi’ne bu kitaptan başlanmasını öneriyorum. Bu kitap okurunu, zengin Türk edebiyatının kadri bilinmemiş büyük yazar ve eserleriyle tanıştırarak verimli bir öğretmen olmaktadır.
Edebiyatın ne kadar politik ve insani açıdan ketleyici olabileceğini anlamak için Yalçın Küçük’ün 1986 basımı “Küfür Romanları” ve 1987 yılında çıkan “Estetik Hesaplaşma”yı okumak gerekir.
Bu kitapların sentezi ve yeni örnekleriyle geliştirilmiş hali 2011 yılında “Cumhuriyete Karşı Küfür Romanları” adıyla yayımlandı: Sosyalizmin edebiyat aracılığıyla aşağılandığı 1980’lerden, bütün cumhuriyet değerlerinin küçük gösterildiği, karşı devrimci romanlara, büyük bir estetik açımlama yaparak tartışmayı devrimcileştiriyor.
EKONOMİ POLİTİĞİ DEVRİMCİLEŞTİRMEK
Yalçın Küçük, 1980’lerin sonunda reel sosyalizmin çözülüşü ve emperyalist kapitalist ülkelerde işçi sınıfının devrimci niteliğini yitirmesi karşısında “ekonomi politiğin devrimcileştirilmesi” görevini önüne koymuştu. Marx sonrası burjuva iktisatçılarının bilimsel niteliğini ortadan kaldırdıkları ve bayağılaştırdıkları ekonomi politiği yeniden devrimci ve bilimsel bir yöntemle bugünün iktisadi yapısını çözümlemek için geliştirmek mümkün müydü?
Sanıyorum, Yalçın Hoca’nın iki ciltlik “Tekeliyet” dizisini, bu görevin ürünü olarak değerlendirebiliriz. Hoca burada ekonomi politiği devrimcileştirme yerine, kapitalizmden farklı, adına “tekeliyet” dediği yeni bir sistemi çözümledi. Hocaya göre, kapitalizm abartıldığı kadar uzun süren bir sistem olmamıştı.
Tekellerin egemen olduğu bir iktisadi düzende, devlet de, sunulduğu gibi, erkler ayrımına dayalı “demokratik” bir yapıya dayanmadı. Tekeliyet düzeni, daha çok ortaçağın toprağa dayalı düzeni “feodalizm”i andırıyordu.
Tekeliyet dizisi güncel gerçeklerden yola çıkarak, devlet aygıtının oluşması, dayandığı zor biçimi, yargı, basın süreçlerini ele alıyordu. Yalçın Küçük, bu çalışmasının bir kuramsal sentezi niteliğinde “Devlet ve Hürriyet”te, Montesquieu, Hobbes benzeri düşünürlerin eserlerinden yola çıkarak, klasik demokrasi varsayımlarını ve günümüzdeki tekeller diktatoryasını inceledi.
Hoca’nın sık sık yakındığı, “düşüncelerinin yeterince eleştirilmemesi ve tartışılmaması”, en çok bu yapıtlarının hak ettiği ölçüde anlaşılmaması ve günümüzü anlamada yeterince değerlendirilmemesinde büyük eksiklik oldu.
Yine yeterince özümsenmeyen son dönem çalışmaları, yalnızca Türkiye tarihi açısından değil, ABD ve İsrail tarihi açısından da önemli düşünceler içeriyor: “Çöküş” ve “Fitne”, Tezler’e ulanan yeni bir dizinin, “Gizli Tarih” dizisinin kitapları. Dizinin ilk kitabı “Gizli Tarih” ise, Yalçın Küçük üslubunda yeni bir aşamayı sergiliyordu: Osmanlıca ve yabancı dillerden sözcükleri yoğun bir biçimde kullanan, masal üslubundan yararlanan yeni bir biçem.
Yalçın Küçük bir bilim adamından beklenmeyecek ölçüde, bir sanatçı titizliğinde, yazdıklarının biçimine önem verdi. Kitaplarını, hayranı olduğu senfoniler gibi yazıyordu. Bilgiyi bir hançer keskinliğinde okura aktarabilme gereğinden doğan bir dil ve anlatımı deniyordu.
OSMANLI ÜZERİNE TEZLER
Son dönemde yeni baskıları çıkan “Sosyalist Açıdan Ekonomi Politik” ile “Sovyetler Birliği’nde Sosyalizmin Çözülüşü”, sosyalizmin ilk deneyimini anlamak için ayağı kendi topraklarına basan evrensel bir düşünürün teorik katkısıdır.
Türkiye ve Aydın Üzerine Tezler dizisine eklenebilecek iki kitabını da anmak gerekiyor. Bunlardan “Sırlar”, iki yüz yıllık tarihimize, tarihsel portreler çerçevesinde bakan bir çalışma; bugün de sonuçlarını yaşadığımız ve sürekli tartıştığımız bir tarihe izdüşümler.
Türkiye tarihine bugününden kapı açan iki ciltlik “İsyan”ı da bu çerçevede görebiliriz. Hoca’nın şimdilik yayımlanmış son çalışması “Atamanoğlu Fatih” de onun “Osmanoğlu cumhuriyeti” adını verdiği düzenin tarihi ve anlaşılması açısından yepyeni düşünceler getirmektedir.
1993’te İnsancıl için yaptığımız söyleşide “Osmanlı Üzerine Tezler”i çalıştığını söylemişti;“İsyan” ile “Atamanoğlu Fatih”i ve son dönem çalışmalarının Sabatayizm ve Yahudilikle ilgili bölümlerini, yıllarca heyecanla beklediğim bu tezlerin yazımı olarak anlıyorum.
“Kürtler Üzerine Tezler”, Yalçın Küçük’ün, Kürt halkının hakları mücadelesine yaptığı katkının bir ürünü. Aynı dizide değerlendirilebilecek öteki kitaplarını da, anmak gerekiyor: “Bir Dikine Ülke”, “Kürt Bahçesinde Sözleşi”, “Yürüyüş”, “Bakış”, “Tarihçe”, “Sicil”. Yalçın Küçük’ün, en verimli politik savaşım dönemi olarak değerlendirebileceğimiz Toplumsal Kurtuluş yıllarının, seksenli yılların soluğunu taşıyan iki önemli çalışmayı da atlamamak gerekir: “Kurtuluş Yazısı” ile “Emperyalist Türkiye”.
Tekeliyet düzeni, AKP iktidarıyla, üniversiteyi, aydınlanmayı kazımak için, aydını hedef seçti. Türkiye’nin aydın birikimini, yurtsever iradesini, cumhuriyet kararlılığını Silivri zindanında tutsak etti. Tek kişilik üniversite Yalçın Küçük’e verilen cezaların anlamı burada yerini buluyor. Yalçın Küçük Hocamız, bunların ilk teşhisini yapan ve devrimci çaresini arayanlardan biriydi.
Kitaptan silah yaptı, kitap başına dört buçuk yıl hapis kestiler.
Düzleyiciler, başaramadılar. Kazımak istedikleri değerlerin ayağa kaldırdığı bir halkla karşı karşıyalar. Şimdi aydınlar, üniversite, cumhuriyet iradesi bu halkın bağrında her geçen gün büyümekte ve harekete geçmektedir.
YALÇIN KÜÇÜK’ÜN KİTAPLARI
100 Soruda Planlama Kalkınma ve Türkiye (1971) (yeni basım: Planlama Kalkınma ve Türkiye, 1975, 1978)
Endüstrileşmenin Temel Sorunları: Sovyet Deneyimi, 1925-1940 (1975)
Türkiye üzerine Tezler I (1978)
Türkiye üzerine Tezler II (1979)
Bir Yeni Cumhuriyet için (1980)
Seçme Teknik Çalışmalar (1981)
Aydın Üzerine Tezler, 1830-1980 (1984-1987) (5 cilt)
Bilim ve Edebiyat (1985)
QuoVadimus-Nereye Gidiyoruz? (1985)
Türkiye üzerine Tezler III (1986)
Küfür Romanları (1986)
Estetik Hesaplaşma (1987)
Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Kuruluşu (1987)
İtirafçıların İtirafları: TKP Pişmanları (1988)
Bir Soran Olursa (1987)
Yirmi Bir Yaşında Çocuk: Fatih Sultan Mehmet (1987)
Kurtuluş Yazısı (1988)
Türkiye üzerine Tezler IV (1989)
Davalarım (1989)
Ermeni Rahiple Mektuplaşmalar (1989)
Kürtler Üzerine Tezler (1990)
Türkiye üzerine Tezler V (1991)
Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü (1991)
Emperyalist Türkiye (1992)
Marksist Damar (1992)
Kürt Bahçesinde Sözleşi (1993), (Abdullah Öcalan ile söyleşi)
Bir Dikine Ülke (1993)
Yürüyüş (1996)
Bakış (1996)
Tarihçe (1997)
Sicil (1997)
El Kitabı (1997)
Sol Marksizm (1998)
Aydınlık Zindan (2000), (Bilgesu Erenus ile birlikte)
Tekelistan (2000)
Sırlar (2001)
Şebeke: Network (2002) (genişletilmiş basım: Şebeke-Network 1, 2004)
İsimlerin İbranileştirilmesi (2003)
Tekeliyet 1 (2003)
Tekeliyet 2 (2003)
Putları Yıkıyorum – Önsözler 1 (2004)
İsyan 1 (2005)
İsyan 2 (2005)
Türkiye Büyülü Hapishanem (2005)
Gizli Tarih 1 (2006)
Ders 1: Küçülme Savaş (2006)
Devlet ve Hürriyet (2006)
Caligula: Saralı Cumhur (2007)
Sol Müdahale (2007)
Aforizmalar (2008)
Epilepsi ile Orgazm: Mediko-Politik (2008)
Çöküş (2010)
Haberci (2010)
Fitne (2010)
Hasta Despot (2010)
Cumhuriyet'e Karşı Küfür Romanları (2011)
Atamanoğlu Fatih (2012)
B. Sadık Albayrak
(insancıl dergisi, Eylül 2003)
YORUMLAR