Vecihi Timuroğlu'yla yapılmış son konuşma
Sanatın da bağımsız bir alanı vardır: İnsan! İnsanı belli kavramlar içerisinde yorumlamakla yetinmez, bütün ilişkilerini “güzel” kavramı ile değerlendirir. Bir romanın, toplumun bütün iğrençliklerini yansıtırken bile “güzel” olması bunu gösterir. Bu amaçla bir estetik alandan söz edebiliriz.
Lukacs'ın Estetik'i ve Kagan'ın Estetik'inden sonra Türkçe'de yeni bir nitelikli ve oylumlu Estetik kitabı yazdınız. Böyle ağır bir çalışmaya sizi ne yöneltti? Lukacs'ın Estetik'i kaynağından güzelin bilgisini veren eşsiz felsefi bir eserdir. Ve Ahmet Cemal'in çevirisi de Türk okuru için şaheserdir. Ancak bir Türk estetikçisi bir Türk sanatçısı kendi ürünlerini kendi sanat yapıtlarını bir estetik kavrama dayalı olarak mı yapıyor? Yoksa güzelin bilgisini edinmeden doğal bir yansıtma olarak mı kullanıyor? Bana öyle geliyor ki bizim sanat dünyamızda bir Türk estetiği düşünerek ürün verilmiş değildir. Ahmet Haşim ve Orhan Veli dahil Türk şiir estetiği temelinde düşünmemişlerdir. Onlar bile Fransiz estetiğine dayalıdırlar. Bu açıdan bir Türk şairinin ve yazarının plastik sanatlar ürünü veren bir sanatçının estetik anlayışı ne olmalıdır? Kısası, bir Türk estetiğinden söz edilebilir mi? Önce bu sorulara yanıt vermeyi amaçladım. “Güzel” estetiğin temel kavramlarındandır. “Güzel”e Türkçe bakmak zor mu? Güzel kavramı bir felsefi kavram olarak Türk üniversitelerinde ele alınmadı. Türk üniversitelerine ders kitabı olarak estetik kitapları yazıldı. Örneğin Suut Kemal Yetkin yıllarca kendi yazdığı Estetik kitabını okuttu. Bu kurumsal kitapta Türk estetiği yoktur. Burhan Belge bu konuda çok çaba gösterdi. Ama yazdığı kitaplarda Türk estetiği bulunmuyor. Murat Belge için denebilir ki iyi bir Estetik kitabı yazdı. Ancak bu kitabın hiçbir yerinde Türk düşünürünün, sanatçısının “güzel” anlayışına rastlayamıyoruz. Bu yüzden estetik kavramının felsefeci olarak yerine oturtmak bundan sonra Türk estetiğini yazacak insan beklemek amacını taşıdım. Sanatın Alanı diye bir başlık var kitapta. Sanatın alanı nedir? Sanatın alanı bağımsız her zihinsel etkinliğin bir alanı vardır. Örneğin bilim zihnin kavrayamadığı doğa olaylarını niçin nasıl neden oluştuğunun maddi temelleri üzerine oturur. Alanı doğa yasalarıdır. Felsefenin alanı düşüncenin varlıkla olan ilişkisini saptamaktır. Başka bir deyişle varlığın temelini aramaktır. Sanatın da bağımsız bir alanı vardır: İnsan! İnsanı belli kavramlar içerisinde yorumlamakla yetinmez, bütün ilişkilerini “güzel” kavramı ile değerlendirir. Bir romanın, toplumun bütün iğrençliklerini yansıtırken bile “güzel” olması bunu gösterir. Bu amaçla bir estetik alandan söz edebiliriz. Kitabınızda “Çağdaşlaşma” farklı tanımlanıyor. “Batı” ve “Doğu”dan ayrı bir kavram mıdır? Çağdaşlaşma yazık ki Türk aydını tarafından batılılaşma olarak algılanmıştır. Oysa çağdaşlaşma hatta çağın üstüne çıkma, bilimsel düşünceyi özümsemek ve bilimsel düşünce yoluyla yaşamın varlığını toplumun düzeyini yükseltmektir. Bir bakıma yaşadığı çağın bilimsel durumunu kavramak ve yaşamı yalnız onunla yorumlamaktır. Kısası çağdaşlaşma, bilimsel düşünceye sahip olmak demektir. Kitapta estetiğe ilişkin kavramlar tarihsel bağlamlarıyla açıklanıyor. Bu sizin bir yönteminiz mi? Evet. Türk sanat dünyasında estetik kavramını, estetik alanı bilimsel anlamda incelemediğinden Türk estetiğinin ne olduğu bilinmiyor. Oysa bir Karaoğlun şiirinin, bir Pir Sultan şiirinin kendine özgü bir estetiği vardır. Ne yazık ki bunlar dikkate alınmadan hiç üzerinde durulmadan batı estetiğiyle yazılmış şiirlerimiz, yapılmış tablolarımız, yontularımız yorumlanıp durulur... İyi de Türk estetiği nedir diye soracaksınız. Türk insanı sanatsal “güzel” kavramından ne anlıyor? Felsefi anlamda “Güzel” kavramı irdelenmiş mi? Bunlar hiç düşünülmemiştir. Kitabın son yazısı, “Sanatsal yaratışın öznesi: sanatçı” yazısı... Sanatçının önemi nedir? Sanatçının toplumsal işlevi yaratısındadır. Toplumun aksayan yönlerini “Güzel” kavramına uygun olarak yeni felsefecilerin estet dedikleri o kavramın yöntemiyle yorumlayan niteliğiyle ele alınmasıdır. Şunu unutmamak gerekir: Sanatçı bir cinayeti de anlatabilir. Şekspir ve Edgar Allen Poe gibi... Ama bunun estetik bir çerçevede yapar. İşte sanatçının işlevi burada ortaya çıkar. Kitabı kaç yılda tamamladınız? 6 yılda bitirdim. 4 yıl malzeme toplayıp okudum. İki yılda yazdım. Başka çalışmalarınız var mı? Dizinini yapamadım. Çok ağır hastalık geçirdim. Basılmadan kalmasın diye böyle verdim İsmet'e. Şimdi düzeliyorum biraz. Teşekkür ederim. (Vecihi Timuroğlu, ESTETİK, 527 sayfa, Berfinbahar yayınları, İst. Haziran 2013 Satın almak için: http://www.imge.com.tr/product_info.php?products_id=133353) Ahmet Yıldız Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR