Günümüzde dünyada ve özellikle Türkiye’de, unutulmuş kavram ve eksikliği duyulan olgu aydındır.

Türk halkı bugün aydınsızdır dersek yeridir. (Şairsizdir, romancısızdır, devrimcisizdir; terkedilmiştir!)

Aydın olgusu son on yıla kadar, özellikle 80’lerden sonra ülkemizde tartışılan önemli bir konuydu.

Yalçın Küçük’ün Aydın Üzerine Tezler’i, böyle bir olgunun Türk toplumu üzerine etkisini peşinen kabul etmiş olacak ki 5 kitaplık bir külliyat kapsayacak denli önemini vurguluyordu.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra sahneden  “temizlenen!” devrimciler siyasi hayattan çekilince darbeye, gericiliğe ve faşizme karşı mücadele Türk halkı adına aydınların omuzlarına binmişti. BİLAR girişimi ve Aydınlar Dilekçesi bu yılların önemli mücadeleleriydi.

Daha sonra bu halkın yetiştirdiği birbirinden değerli aydınlar, sanki bir merkezden yönetilen askeri operasyonmuş gibi, postadan gelen, arabalarında patlayan bombalarla birer birer, hunharca öldürülerek “fiziki” olarak ortadan kaldırılmaya başlandı. 

Türkiye siyasi “alan”ı –bugün daha iyi anlıyoruz ki– Cumhuriyet’in gerici kanadının kesin tahakkümünü sağlamak için olacak, deyim yerindeyse sterilize hale  getiriliyordu.

Turan Dursun, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı gibi aydınlar artık Türkiye aydın yaşamında yokken buna hızla saf değiştiren veHasan Yalçın’a kitap yazdıracak denli külliyat tutan “Dönekler” kavramı ve olgusu ekleniyordu.

(Ahmet Taner Kışlalı, Orhan Pamuk ve Murat Belge tayfasıyla sert tartışmalar yapmaya başladıktan tam 7 ay sonra bombayla parçalanarak öldürülmüştü!)

Türkiye’de gerici kuşatma Sivas Katliamı’yla altın vuruşunu vurmuş, Türk aydınına ne yazık ki boyun eğdirmişti.

Elbette bugün direnenler var.

Ama Türk halkı artık aydınsızdır; çünkü kalanlar etkisizdir; karşıdevrim biz olan biteni anlayana dek epey zaman kazandı ve  mesafe aldı. Yalnızca yukarıdaki isimler sağ olsaydı Türkiye bugünkü durumunda olur muydu sorusunu kendimize sormamız bile bir çok şeyi anlamamıza yeter.

Kaybettiğimiz değerli aydınlarımızın yerini doldurmayı başaramadık: Katiller işlerini iyi bir planla yapmışlardı!

Düzletilmiş Türkiye siyasi alanında sahte aydınlar türetmeye kalmıştı iş.

Paul Nizanın “bekçi köpekleri” olarak nitelendirdiği ve Jean Paul Sartre’ın, gerçek aydınların en büyük düşmanı olarak vurguladığı ve  “Sözde aydınlar” olarak nitelediği aydının sahtesi en tehlikeli insanlardır.

Ahmet Yıldız

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)