Tavşan Jojo filmi ve Nazizmin bilinç savaşı
Chiristine Leunens'in romanından uyarlanan Tavşan Jojo 10 yaşındaki bir çocuğun gözünden savaşı ve Führer'i anlatma çabası içinde. Bir çeşit Anne Frank'in Hatıra Defteri'ni anımsatıyor; amma ve lakin kahramanımız bu kez Hitler hayranı!
'Hiçbir acı cehaletten daha fazla zahmet verici değildir..' der Ebu Talib. İnsanlığın varlığı kadar eski olan savaş gerçeği, şüphesiz insanoğlunun yaşayabileceği en büyük acı. Bir kişinin hırsı ve çıkarının ardına takılan cehaletten daha tehlikeli ve zahmet verici ikinci bir eylemi bulmakta zorlanıyorum. Savaş-katliam ve cehalet triosunun dünya tarihindeki en büyük alamet-i farikasının açık ara Adolf Hitler ve ikinci Dünya Savaşı olduğunu kimse inkar edemez. Dün akşam seansında izlemeye karar verdiğim Tavşan JOJO için saatimi beklerken Almanya'nın Hanau eyaletinden gelen ırkçı saldırı sonucu 11 kişinin yaşamını yitirmiş olması ile şok yaşadım. Savaşın bitiminden tam 75 yıl sonra Liah Greenfield'ın betimlediği romantik Alman milliyetçiliği, bu romantik ruhun doyuma ulaşması gerektiği fikrinin ve o dönemin karanlık felsefesinin hala işlevsel olabileceğine inanmak dahi istemiyorum; lakin 80 yıl evvel Doğu Avrupa'da yaşanan gerçek üzerinden dünya sineması hâlâ acılarını sarmaya çalışıyor, hâlâ geçmişin günahını çıkarıyor. İkinci Dünya savaşı ve Yahudi soykırımı üzerine onlarca başyapıt sayılabilecek film yapıldı. Bu kez bu başyapıt 75 doğumlu genç kuşak Yeni Zelandalı yönetmen ve komedyen Taika Waititi'den geldi. What We do in the Shadows ve Hunt for the Wilderpeople filmleriyle yakaladığı başarıyı bu kez, biraz absürd, bolca dram ve araya sıkıştırılmış komedi ile harmanladığı Tavşan Jojo ile yakaladı. Üstelik 6 dalda Oscar'a aday olarak. Chiristine Leunens'in romanından uyarlanan Tavşan Jojo 10 yaşındaki bir çocuğun gözünden savaşı ve Führer'i anlatma çabası içinde. Bir çeşit Anne Frank'in Hatıra Defteri'ni anımsatıyor; amma ve lakin kahramanımız bu kez Hitler hayranı! 1800'lü yıllarda Prusya'nın düşmesi, Fransız ve Napolyon nefreti ile beslenince Alman toplumu hızla milli bilinç kavramını geliştirdi. Bu bilinci neredeyse diğer Avrupa toplumlarından çok önce yeşerten ve aynı dönemde filizlenen Yahudi karşıtlığı da bu bilince bir şekilde monte edip toplumda var olan tüm aklı, bilimi, sanatı ve estetiği reddederek yarattığı Nazizim ne yazık ki çok alıcı buldu. 10 yaş itibariyle Alman toplumundaki kız ve erkek çocuklarının Nasyonal Sosyalizm doktrini için eğitim aldıkları kampa götürülen 10 yaşındaki Joseph'in hayalleri boyundan büyüktür. O bu kamp eğitiminden en başarılı öğrenci olarak sıyrılacak ve Hitler'in sağ kolu olacaktır. Zaman zaman yanı başında beliren Hitler'le yaptığı hayali konuşmalar filmin en büyülü yanı. Ama küçük kahramanımız için büyü erken bitecektir... Canlı canlı kafasını kopartmasını istedikleri tavşana kıyamaz ve başarısız olur. Başarısızlık bir yana adı korkak tavşana çıkar ve alay konusu olur. Küçük Joseph artık TAVŞAN JOJO'dur. Evine gönderildiğinde tavan arasında annesinin sakladığı 15 yaşındaki Yahudi kızla karşılaşınca ikinci şoku yaşar! Yahudiler şeytandır, kuyrukludur, büyü yaparlar ve görüldüğü yerde öldürülmeli ya da gestapoya ihbar edilmelidir (!) Ama Joseph'in bilmediği bir şey vardır: annesinin bir özgürlük savaşçısı olduğu! Sağında beliren Hitler, solunda Yahudi kızı ve ortada annesinin aşıladığı fikirlerle gelgit yaşayan Joseph doğruyu bulacak mıdır? Bunun için filmi izlemek gerekiyor. Jojo'yu canlandıran 12 yaşındaki genç aktör Roman Griffin Davis, Anne'de Scarlet Johanson, SS komutanı Sam Rockwell ve Yahudi kızı Elsa'da Thomasin Mc Kenzie büyüleyici performans sergiliyorlar. Zaman zaman bir savaşın ve katliamın komedisini de çıkaran yönetmen çok başarılı bir iş çıkarmış. Gözyaşından kahkahaya doğru sık sık duygu geçişi yapan seyirci de savaşı lanetleyerek çıktı salondan. Şimdiden iyi seyirler. Özlem Kalkan GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR