Son Dakika



İletişim ağındaki yüz defteri eski dostlarımdan birine daha kavuşturdu beni: Esen Özman. Esen, tiyatrocu dostlarım Özcan-Kemâl Bekir çiftinin  kızları; burada Notre Dame de Sion lisesini bitirmiş,  M. S. Üniversitesi’nin Konservatuarı’nda tiyatro okumuş, Paris’e gitmiş, III. Kesimdeki Yeni Sorbonne Üniversitesi’nde mastır teziyle öğrenimini tamamlamış. Paris Devlet Konservatuarı’nda üç yıl stajı var.

Daniel Mesguich’in sanat yönetmenliğini yaptığı Gérard-Philipe Tiyatrosu’nda yardımcılık görevini üstlenmiş. Yunanlı yönetmen  Andreas Vutsinas’ın stüdyosuna devam etmiş. Yurda döndükten sonra, bir süre İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda, M. S. Ü. Devlet Konservatuarı’nda, Marmara Üniversitesi’nde eğitmen olarak çalışmış. Paris’te, Amphithéatre-Richelieu’de, Jérôme Hankins’in yönettiği, Georges Feydeau’nun Ayakbağı oyununda  Viviane’ı canlandırmış.

Ewa Pokas’ın yazdığı, Laurent Levy’nin yönettiği tek kişilik Sıcaklık’ta sahneye çıkmış. Bir süre İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda çalıştıktan sonra, kendi isteğiyle Antalya Devlet Tiyatrosu’na geçmiş; şimdi orada oyunlar sahneye koyuyor ya da birilerini canlandırıyor.

Sahne Tozu, onun tiyatro denemelerini, eleştirilerini, söyleşilerini, çevirilerini bir araya getiren, özenle birini hamur kâğıda basılmış kitabı; Metis-Boyut yayınevi Tiyatro Kültür dizisinde basılmış.

Yine aynı yayınevinin çıkardı oyun çevirileri de var: José Sanchis Sinistera’nın Leningrad Kuşatması, Roland Topor’un Masanın Altında’sı, Denise Chalem’in Yarın Ola Hayr’ola’sı, yine Denise Chalem’den, Annem Denizi İlk Kez Ellisinde Gördü.

Babasıyla yaptığı, 1997 yılında İnsancıl dergisinin 79. sayısında Mayıs’ta basılmış söyleşide bakın neler diyor:

Kemâl Bekir – Enis Fosforoğlu Tiyatrosu’nda sahneye koyduğun Ateşli Sabır’ın tanıtım kitapçığında bir yazın var. Neruda’yı küçük yaşlarında okuduğunu  aradan geçen zaman içinde ozana yaklaşımını tiyatro, edebiyat, sanat, duyarlılıklar, insan ve arayışları çerçevesinde anlatıyorsun. Bakışını ortaya koyan, doğal olarak seyirciyi aynı yaklaşıma çağıran bir yazı. Sonunda da vurucu bir cümle var: ’Yeni dünya düzeni hepimizi vahşileştirdi.’ Son sorum bu olacak. Bu konuda neler söylemek  istersin?

Esen- 20.Yüzyıl’ın ikinci bir Ortaçağ olduğu düşüncesini taşıyanlardanım. Bir tek otorite tarafından yönetildiğimiz bir barbarlık sürecinden geçiyoruz. Çokseslilik süsü vererek küreselleşme  ağına düşürdü bizi birileri. Dünyanın üzerinde aynı giyinen, aynı yiyen, aynı içen, aynı hastalanan, aynı düşünen sürücükler hâlinde yaşıyoruz. Hele hele düşünce… ya bilgisayara kilitli ya da hapse. Ateşli Sabır’a dönecek olursak; aydına, aydınlığa duyarlı bir postacının uygarlaşma süreci söz konusu oyunda. Skarmeta bu denli doğru etkileşimli, olumlu bir kişiyi doruk noktasına taşımış. Sonunda, Neruda ile Şili’nin ölümlerini  yan yana getirerek umutsuz bir kurgulama yapmış. Ben Skarmeta’nın oyun süresince ülkesinin tüm baskı ve karanlığa rağmen kurduğu fanteziyi olumluyorum. Sonrasında katılmak istemiyorum Skarmeta’ya. Onun umut oyununu sürdürmek istemiyorum. Eğitimsizliğin dünya politikası hâline getirilmesine rağmen bizim ‘Postacı’ gibi sağduyulu insanlarımızın var olduğuna inanmak istiyorum. Yeni Dünya Düzeni diyalektik bir mantığın sonucu ise eğer, sahnelediğim Ateşli Sabır’ın sonu da hâliyle değişiyor.Eğitimsizliğimize  rağmen, yalnız sağduyumuzla da olsa, ancak ateşli bir sabırla kurabiliriz başka bir dünya düzenini.”

Esen’in gözlemlerine katılmamak olanaksız elbet ama ben de küçük eklemeler yapayım: Tamam, küresel yozlaşma hemen her şeyi yok etti, tek bir kalıba soktu. Ama insanda sabrın yanında direnç, kalıpları, zincirleri kırma itilimi de var; hele sıra dışı bireylerde; örneğin bugün yıldızların arasına dönen Hugo Chavez’de; çok şükür hâlâ aramızda duran Fidel Castro’da; onlar, yalancı talancı anamalcılığın bütün kuşatmasına, baskısına karşın, yeni bir dünyayı, bugüne dek biriken doğru, somut bilgileri edinerek, hem tasarladılar, hem yarattılar.

Tiyatro, yaşam sevdalısı Esen Özman’a dönersek, andığım kitaplarını edinin; Sahne Tozu’nda çok çarpıcı yazılar, söyleşiler bulur, boğazınıza sarılan sıkıntılardan bir an için de olsa kurtulursunuz.

Antalya’da yaşayanlarsa hemen koşsunlar sahneye koyduğu ya da oynadığı oyunlara.

Esenciğim, şu olumsuz, umutsuz dünyada kendini böyle sakladığın için sonsuz teşekkürler canım.

Bertan Onaran

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM