O Tekyumruk Öfke / Tahsin Şimşek
“Yurdumuzun bağımsızlığı için giriştiğimiz bu kavgada
Kurtuluş Savaşı’mızda şehit olanların onurlarını
ve ulusumuzun kaderini korumaya kararlı olduğumuzu
bildiriyoruz.” “Ortak Savunma”dan
I.
O depremdi “İnan”, “Aslan” yelesinde dalga dalga
kükreyip tambağımsızlık türkülerine koşan “Deniz”
ülkeme, o sıra hiç baktınız mı siz,
ülkemin gökkuşağına
– Neresinde miydi onlar, kan kırmızısı
/ ve en içte(n) insana yakın /
insana uzak o morötesinde hiç eyleşmediler
utanmadılar hiç, utandırmadılar
delikanlı yürüyüşlerini haykırdılar bir ağızdan “İnan”:
“Bu kavga analarımızın
rahmine erişilemeyeceğine göre
mutlaka devam edecek ve başarılacaktır.”
Sonra, şiir pusuna yattı üçü birden
vatan satmayı vatanseverlik diyenlere inat
Türkçe’min yüreğini attırmaya, dipdiri o yurtsever öfke
II.
Bireysiz ve halksız devletin hey heyli yasaları
tebdil, taygir ve ilga deyip
tambağımsızlığı, tam başıbozukluğa yordu
ve gıyabında Sam Amca’nın çocukları sürek avında
halkın kurtuluşunu yalanın imparatorluğuna rehin kılıp,
vakt erdi durumdan vazifeye ve namluda “Elverdi”
“Tuğ” takıp kuş kondurdular kendi adlarına,
bir Mustafa Kemal’i yargılayamadılar suça teşvikten;
sözün özü gözdağına gözünü dikip her daim
“En iyi lider, en iyi militandır.” diyen “Deniz”ce
dağ dağ büyümekti artık, ölüm
Sonra, direnişi ayaklandırdılar üçü birden
ülkeyi bölmeyi, gençliği bölmekle başlayanlara inat
ülkemin aylasına halkalamaya, kıpkızıl o halksever öfke
III.
Yorganı hep kısa geldiği için büzüldükçe büzülen halkım
sorum sana, nedir darağacında ölümü dakikalarca yaşamak
kolay ölmeyen bir beyinle?
ve titreyen sesiyle, mahkûm ettiği için “öldürme”yi
görevden alınan bir haber spikeri olmak ne anlama gelir sence
“Bu kadar infazda bulundum, bunca mert adam görmedim.”
diyen o infaz savcısının hiç mi hakkı yok
el verip kol kaptırmanın ne olduğunu en iyi sen bilirsin
hangi ölümlü kalmış ki, o “Tuğ” kalsın baki
ne zamandır kan-kurusu batar güneş çöl çöl çöl
kimleri boğmadı ki gençliğin taptaze kor kanı,
kimlerin zürriyeti kurumadı ki kalkan o parmaklarla?
Sonra, yaşamak önce eyleme yakışır deyip üçü birden
ülkeme kol atan ahtopotun kollarına sarılanlara inat
“Kurtuluş”ta Sakaryaca dökülen kanı unutana, o alkan öfke
Üç yüz altmış köşe olmak, gerçekten köşe olmak mıdır,
yoksa bir daireye dönüşüp zamana yuvarlanmak mıdır?
nefretle beslenip beslenip belsoğukluğu olmuş değerlerle,
kazımak kökünden komünizmi frengili düşlerde
yani ilk başa dönmek kısırdöngülerde;
sözüm ona çileyi bitirmeye ceza kesmek,
kalemi cüzamlı bir ten gibi düşürmek midir
ve dini merasimi pek önemseyen o laik albayla, fi dan düşmanı
eli kıçında “Elverdi”ğince üst üste tüttürüp sigarayı
kıç korkusuyla eli hep arkada bir mahkeme başkanı olmak
ölebilmek kararlılığını hiç bilmeden üstelik
mezarlarından korkup üç fi danı yan yana gömdürmemek midir?
Sonra, korkunun üstüne üstüne sürüp eylemi üçü birden
bütün şerefsizliklerine tuğ takıp öleceklere inat
“tam bağımsızlık” özlemini ayağa kaldırmaya, o çağcıl öfke
V.
Öncesi köy enstitüleriydi sonrası halk enstitüleri
orada öğretildi İnan Aslan Deniz’im
hiçbir şeyi gizlemeden eylemine
sahip çıkma dürüstlüğü
öte yanda ise marangoz hatasının bu kadarına “Elverdi”ği
malum hukuk(çu)
sırası değil mi sormanın şimdi ey Hıdırellez
– altı mayısta kimlerin dileğini yerine getirdin?
borsa oyunlarına tam bağımlılık yemini edenlerin mi, yazık
yoksul / yoksun halkın hâlâ anlamadı
ey o hıdırellezde üç şanlı ölüyü alnından öpen baba Hıdır
İnan bağımsız Türkiye’nin başı sağ oldu.
Evet, can coşkusuyla ölüme yürüdüler üçü birden
evladını yiyen emperyalizm nazarlıklı, yaban ödlekliğe inat
vicdanların şafağında ölüme marşça yürümeye, o tekyumruk öfke
IV.
TAHSİN ŞİMŞEK
GERCEKEDEBİYAT.COM
YORUMLAR