Son Dakika



İran kaynaklı İslamcı silahlı örgütlerin cirit attığı 90'lı yıllarda katledilen aydınlarımız arasında nedense en arkaya atılan aydındır Turan Dursun. Oysa onun varlığı ve çalışmaları, İslam kültürünün egemen olduğu bu coğrafyada dogmaya, tabuya indirilen en büyük darbeydi.

Ölmeden önce de demişti ki:

Ölürsem,
o zaman anlarsın.
Ölünce biri,
pazar, kışın,
iki yüz olur hemen yüzler, hemen!
Dersin, neymiş meğer!
Ben de ölürsem eğer
ey aydın cemaat!
Lütfen öldürme beni,
lütfen!

İBNİ HALDUN TURAN DURSUN ve MUKADDİME

Mukaddime'nin dünya dillerine kazandırılmasında en büyük katkı, Franz Rosenthal’e aittir.

Alman asıllı Rosenthal bu yapıtı, başta Türkiye olmak üzere İslam ülkelerindeki belli başlı elyazmaları inceleyerek, İngilizceye çevirmişti.

İbni Haldun, 1377 yılında kaleme aldığı Mukaddime’yi, 1382 yılında Tunus Prensi’ne armağan etmişti.

Mukaddime, İbni Haldun yaşarken birkaç baskı birden yapmıştı. Yazar her defasında yayımlanmış olan baskılar üzerinde düzeltmeler yapmış ve eserini en son 1402 yılında, yani ölümünden dört yıl önce tashihe tabi tutmuştu.

Rosenthal, Mukaddime’nin Türkiye’deki izini sürmüş ve onu ülkemizin önemli kütüphanelerinde bulunan belli başlı 18 elyazmasını incelemişti.

turan dursun

Rosenthal, 1402 yılında yapılmış olan ve üst köşesinde İbni Haldun’un özgün bir notu da bulunan en son baskıyı da ortaya çıkarmıştı. Büyük bilim adamı Rosenthal bu eseri İngilizceye çevirirken bütün elyazmaları karşılaştırmış ve bunlardan oldukça faydalanmıştı. Rosenthal’in de önem verdiği gibi çeviride sadece 1402 baskısını esas almak doğru olmazdı.

İşte, Turan Dursun Mukaddime'yi bu kaynaktan çevirmişti.

TURAN DURSUN'UN ÖLDÜRÜLÜŞÜ
 

Turan Dursun, 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul'da evinden çıkıp işe giderken uğradığı bir silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Dört yıl sonra, İslami Hareket Örgütü'ne yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı.

turan dursun

Örgüt üyesi Arif kod adlı Tamer Aslan, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde verdiği ifadede Turan Dursun'un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:

“Mesut [kod adlı İrfan Çağrıcı], yazarlık yapan ve yazdığı yazılarda Hz. Peygamber efendimizle kutsal Kur'an-ı Kerim'i küçük düşüren Turan Dursun'un öldürülmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine benle kod adı Kemal olan kişiyle önce bu konuya itiraz ettik. Çünkü bu şahıs öldürüldüğünde basın bu olayı abartılı olarak halka yansıtacak bundan dolayı da şahsa kötülükten ziyade iyilik yapmış olacağız kanaati benle Kemal'de hakimdi. Biz bu görüşümüzü Mesut'a ilettiğimizde bizimle 15 gün görüşmedi. Mesut, tekrar Turan Dursun'un öldürülmesi olayını yinelemesi üzerine ben ve Kemal olayın istihbaratını yapmak üzere görev aldık.”

Bu cinayetle ilgili yakalanan İslami Hareket Örgütü üyelerinden İrfan Çağrıcı müebbet hapisle cezalandırılmış olup halen tutukludur. Turan Dursun cinayetinin tetikçisi olan Muzaffer Dalmaz ise halen yurt dışında firardadır.

Tetikçilerin ve bağlı bulundukları görünürdeki İran menşeli örgütün arkasındaysa hangi stratejik hesaplar içindeki daha büyük güçler olduğu da başka iddialardandır.

Daha arkaya gidersek Humeyni'nin bizzat Fransa tarafından gönderildiği, İran'ın bu radikal yönetiminin 'sünni' Müslüman ülkeleri tehdit ettiği öne sürülerek (İran Irak Savaşı'nı unutmayalım) milyarlarca trilyonlarca dolarlık silah satıldığı da başka gerçeklerdir.

*

Turan Dursun anısına her yıl Turan Dursun Araştırma ve İnceleme Ödülü verilmektedir.

Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz.

Gerçekedebiyat.com

 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM