Mehmet Müfit'i kaybettik... Son Kuşlar şiiriyle uğurluyoruz...
gecenin yargıç suları sorguluyor beni
ama, kıyısından kaçırıyorum şiirlerimi
sonra usulca yanaşıp yastığıma; yumruk
alıyorum, diş veriyorum, papatya karşılığı
senet imzalıyorum; yükseliyorum kalabalıklara
al tut şu sesimi kardeşim
-bırakma!
Ferhat bile işaretlenmiş bu silindir kentte
nokta kadar hain, virgül kadar muhbir
bir gökdelenin gölgesinde. Şirin ise kayıp
çoktan kayıp, eflatun mürekkeple
kalın do kadar rüzgâr, ince do kadar yelken
bir düşüncenin tepesinde
al tut şu sesimi kardeşim
-bırakma!
sinir uçlarım telex ve peyk hattında kullanıldı
saç kıllarım laboratuvarlarda incelendi, habis
varmış renginde. gövdem lime lime elektrik
artık gözlerim, oynanacak her gece maçının
aydınlatıcısı olacak. ve tırnaklarım
ve nasırlarım, antik bir ziynet gibi
kadife vitrinlerde yutturulacak
al tut şu sesimi kardeşim
-bırakma!
alyansım, saatim ve oğlumun iki aylık
karımın dört yıllık resmi
al tut şu sesimi kardeşim
kardeşim
kardeşim
Mehmet Müfit
GERCEKEDEBİYAT.COM
Mehmet Müfit (Demirci/Manisa, 1952 - İstanbul / Kasım 2016)
Çocukluk ve ilkgençliği babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun çeşitli yörelerinde geçti. İstanbul’da Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdi. Altı yıl boyunca farklı üniversiteleri denediyse de (kendi deyimiyle “sürttü durdu”) hiçbirinde dikiş tutturamayınca vazgeçti. Muhasebecilik, bankacılık, reklamcılık gibi işlerde çalıştıktan sonra kendi işini kurarak Perşembe Pazarı’nda sanayi ürünleri toptancılığı yaptı. Bu dönemde tanıştığı antika ve antikacılığı çok sevdi. Kısa zamanda iyi bir toplayıcı ve koleksiyoner oldu ve böylece, halen yürütmekte olduğu, Nişantaşı’ndaki antikacı dükkânını açtı.
İlk şiirlerinde Mehmet Müfit Erel imzasını kullandı. 1979’da TKP’nin yayın organı Savaş Yolu dergisinin şiir ödülünü aldı. 1983’te Oktay Akıncı ile Yaşam İçin Şiir dergisini çıkardı; üçüncü sayısında anlaşmazlığa düşüp dergiden ayrıldı. 1985’te ise Tuğrul Tanyol ve Metin Celâl ile birlikte şiir dergisi Poetika’yı çıkardı.
Dönemin dergileri Somut, Yazko Edebiyat, Gösteri, Sanat Olayı, Düşün, Broy, Milliyet Sanat, Yusufçuk, Varlık ve Oluşum’da şiir ve yazıları yayımlanan şair, 1988’de ailesiyle birlikte aldığı ani bir kararla, “Para kazanmak için şiiri bırakmam gerekir, ikisi bir arada yürümüyor çünkü” diyerek Babıali’den koptu. 1990’ların başında adına özel bir bölüm yapılan şiir dergisi Sombahar’da (Ocak-Şubat 1991) Orhan Kâhyaoğlu’nun dürtmeleriyle yayımladığı üç şiir dışında, neredeyse çeyrek yüzyıldır şiir yayımlamıyordu.
(KAYNAK: YKY)
YORUMLAR