Emin Alper'in yazıp yönettiği Kurak Günler filminin niçin Avrupa film ödülleri ve onların türevi yerli film ödüllerinin hepsini topladığı konusuyla belli oldu.

İçinde (değerli dostumuz Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı'nın film çıkışında bize söylediği gibi) "eşcinsellik dahil kötülüğün her çeşidi" bulunan ve böylece bir kasabada bile Türk toplumunun ne kadar berbat bir toplum olduğunu Avrupalılara anlatmaya çalışan Kurak Günler filminin Akit'in tepkisini çekmesi geç olmadı.

Akit tepkisini Karar gazetesi üzerinden gösterdi.

Film için çıkan bir yazıda Karar gazetesi "Gönüllerin Oscar'ı" dedi. Yeni Akit'se Karar’ı hedef aldı: “Davutoğlu’nun gazetesinde, sahtekarlık ve eşcinselliğe ödül!"

Skandal bir biçimde Bakanlık'tan yardım almak için verdikleri senaryoyu parayı alınca çekimde değiştiren film yapımcılarından geçtiğimiz ay, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü, eşcinsel ilişki temasının eklenmesi nedeniyle verdiği parayı faiziyle birlikte geri istemişti.

Birçok defa gündeme gelen ve tartışma yaratan film nihayet sanatla filmle neyin pek ilgisi olmayan muhafazakarlardan da ses getirdi.

Ahmet Davutoğlu ve Gelecek Partisi'ne yakınlığı ile bilinen Karar Gazetesi 2022 yılını değerlendirirken "Gönüllerin Oscar'ı Kurak Günler'e" başlığıyla şunları yazdı:

“KARAR sinema jürisinin bu yılki seçimlerinde öne çıkan yapım ise vizyona bir gün kala Kültür Bakanlığı’nın verdiği desteği geri istemesiyle gündeme gelen, yıl boyu yurt içi ve dışı festivallerde önemli ödülleri toplayan ancak Türkiye’nin Oscar adayı gösterilmeyen ‘Kurak Günler’ oldu.”

Yeni Akit gazetesi yazarı Ali Karahasanoğlu, "Davutoğlu’nun gazetesinde, sahtekarlık ve eşcinselliğe ödül!" başlığıyla bir köşe yazısı kaleme aldı. Ali Karahasanoğlu, "Lut kavminin helakine sebep olan eşcinselliği konu edinen ve o ahlaksızlığı meşrulaştırmaya çalışan bir film için, ‘Kurak Günler’i gören bir daha unutamaz’ başlığınızdan dolayı, ‘Biz nerelere savrulduk. Biz ne yapıyoruz’ özeleştirisinde bulundunuz mu?" dedi.

İşte o yazının tamamı:

“Yıllarca Tayyip Erdoğan ile birlikte, muhafazakar kimlikle gazetecilik yapan isimlerin yönetiminde çıkan Karar gazetesi..

En başta, 28 Şubat sürecinde, el ele eyleminin öncüsü olduğu gerekçesi ile, idam cezası talepli iddianameye ismi yazılan Ahmet Taşgetiren..

Hafız olduğunu beyan eden, Tayyip Erdoğan’ın takdiri ile AK Parti’de milletvekili de olan Mehmet Ocaktan..

Babasının din görevlisi olduğunu, yakın tarihte vefat ettiğinde cenaze töreni vesilesi ile öğrendiğimiz Yusuf Ziya Cömert.

Yıllarca Tayyip Erdoğan’ın yanında gazetecilik yapan, Mustafa Karaalioğlu..

Bugün kendisini öven kartel medyası mensuplarının, ‘Akif de ki’ şeklindeki alayvari ifadelerle hitap ettikleri, Tayyip Erdoğan’ın en yakınında hizmet veren Akif Beki..

Akif Beki’nin, geçmiş ramazan aylarında olduğu gibi, önümüzdeki Ramazan’da da, bize dini bilgiler verecek olan Üsküdar Üniversitesi öğretim üyesi profesör babası Niyazi Beki..

İstanbul Müftülüğü görevi ile kamuoyunun kendisini tanıdığı Prof. Mustafa Çağrıcı..

Lafı dolandırmadan, evirip çevirmeden, direkt sorayım:

Karar gazetesinin dünkü sürmanşetinden dolayı, bir özür dileyecek misiniz?

Lut kavminin helakine sebep olan eşcinselliği konu edinen ve o ahlaksızlığı meşrulaştırmaya çalışan bir film için, ‘Kurak Günler’i gören bir daha unutamaz’ başlığınızdan dolayı, ‘Biz nerelere savrulduk. Biz ne yapıyoruz’ özeleştirisinde bulundunuz mu?

 

Dinleri sizin dininiz değil..

Örfleri sizin örflerinizle örtüşmüyor..

Felsefesi, günlük hayatları, hiçbir şeyleri size benzemeyen kişilerin çevirdiği ahlaksız bir filmi, sizinle benzeşmeyen kişilerden oluşturduğunuz Jüri’ye ‘2022 yılının en iyileri’ olarak ödüllendiriyorsunuz..

Hiç hicap etmiyor musunuz?

Ahmet Davutoğlu, Ahmet Taşgetiren, o filme, ailecek gidip, yüzünüz kızarmadan izleyebilir misiniz?

Ki, bir de ‘2022’nin en iyileri’ olarak takdim ediyorsunuz?

Ben, o filmin ‘eşcinselliği meşrulaştırma’sı sebebi ile tek başına her türlü hakareti hakkettiğine inanıyorum ama..

‘Eşcinselliği meşrulaştıran’ kafaların, ‘dönekliği’, ‘sahtekarlığı’ sıradan işler sayacağı gerçeğini ispatlarcasına..

Filmin senaryosu için Kültür Bakanlığı’ndan aldıkları teşvikte yaptıkları oyunu da hatırlatmamız gerekir..

‘Eşcinselliği meşrulaştıran film’ için, senaryoda böyle bir ahlaksızlık olmaksızın, gidip Kültür Bakanlığı’ndan teşvik talebinde bulunuyorlar..

Kültür Bakanlığı, senaryoyu inceliyor, teşvik talebini uygun görüp, destek veriyor..

Ama kafaları eşcinsellerle yatıp, eşcinsellerle kalkanlar, teşviği aldıktan sonra, senaryoyu değiştiriyorlar..

Kültür Bakanlığı’na da bilgi vermeden, hem parayı alıyorlar, hem de senaryoyu farklı şekilde filmleştiriyorlar..

Yani, sorun sadece eşcinselliğin meşrulaştırılmasında değil..

Aynı zamanda, devletin dolandırılması da söz konusu..

Eşcinselliği meşrulaştırması tek başına o filme mesafe koymamız için yeter sebep ama..

Bir de işin sahtekarlık yönü var.

Bir de devleti dolandırma yönü var..

Bunun için de Kültür Bakanlığı, senaryonun değiştirildiğini fark edince, verilen teşviği geri istiyor..

Böyle bir rezalete de imza atan film için, muhafazakar geçinen Karar gazetesi yönetimi, özel ödül takdirinde bulunuyor..

Hani siz dürüsttünüz.

Tayyip Erdoğan’ı bile beğenmiyor, ‘etik kurallar’ı öne çıkarmayı önemsediğiniz için, AK parti ile yolları ayırdığınızı iddia ediyordunuz.

Adam resmen film çevirirken bile, oyun içinde oyun kurguluyor..

Devleti dolandırıyor..

Siz devleti dolandıranlara, ödül veriyorsunuz?

Hani, Kültür Bakanlığı ile yaşanılan o ihtilafı bilmiyor olsalar..

Daha önce, ‘Kültür Bakanlığı ile gerilim yaşayan film, vizyon arifesinde bakanlığın verdiği desteği faiziyle geri istemesiyle de yeniden gündeme oturdu’ şeklinde konuyu haberleştirmiş olmasalar..

‘Biliyorsunuz bizim sanat ile, film ile pek işimiz olmaz. İş olsun diye, böyle bir etkinlik düzenleyelim dedik.  Ama duvara tosladık. Siz de konuyu çok büyütmüşsünüz’ diyecekleri bir durum da yok..

Kendileri de çok iyi biliyorlar ki, film senaryosunda da, teşvik sırasında bir sahtekarlık söz konusu..

Ve o sahtekarlığı, Karar gazetesi bakın nasıl savunmuş.

Karar’ın internet sitesinden alıntı yapıyorum:

‘Alper, dün bakanlığın verdiği desteği faiziyle geri istemesinin ardından sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımla bakanlığın açık bir sansür süreci işlettiğini iddia ederek, ‘Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde kamu fonları destek verdikleri filmlerin senaryolarındaki değişiklikleri denetlemez’ dedi.’

Sahtekarlığa bakar mısınız?

Yalana, üçkâğıda bakar mısınız?

Bakanlığa senaryo veriyorsunuz.

Destek alıyorsunuz.

Sonra verdiğiniz senaryoyu değiştiriyorsunuz..

Bir de utanmadan, ‘Dünyanın hiçbir yerinde, bu değişiklikler denetlenmez’ diyerek, aklımızla alay eden bir yalanı, bize yutturmaya çalışıyorsunuz..

Sadece filmin yönetmeni değil.

Karar gazetesi de bu sahtekarlığa; destekleyici haberini yaparak, ortak oluyor.

Filmin yönetmeni, sizin, bizim vergilerimizden aldığı destek ile, bize eşcinselliği meşrulaştıran filmi çevirmenin ezikliğini yaşayacağına, bakın ardından neler söylüyor:

‘Normal şartlarda, verilen desteği verimli bir şekilde kullandığımız ve ülkemizi uluslararası alanda başarıyla temsil ettiğimiz için kamu tarafından takdir edilmeyi beklerdik. Ne yazık ki, filmimizin başına gelenler, ülkemizde hiçbir başarının cezasız kalmadığının talihsiz bir örneği olmuştur!’

Aman ya Rabbbi..

Utanmazlık.. Saygısızlık. Küstahlık.. 

Hepsi birarada..

‘Başarı cezasız kalmazmış!’

Sahtekarlığı, eşcinselliği, dönekliği bize başarı olarak göstermeye çalışıyorlar..

Ve bunun için de, muhafazakar insanları kullanıyorlar..

Nasıl bir akılsızlıktır bu?

Nasıl bir aymazlıktır..

Her şey, Tayyip Erdoğan düşmanlığı yolunda, entel dantel kesimlerle işbirliği yapma hevesinden kaynaklandığını anlamak için ‘Stratejik Derinlik’ kitabı yazmaya gerek yok..

Her şey ortada..

‘Hırs’ insanları ne hale düşürüyor..

Haydi biriniz hataya düşüyorsunuz, diğerleriniz de mi, aklını başına toplayıp, ‘uyarı’sını yapamıyor?”

Gerçekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)