Bir kent uyanıyor uykusundan

Güneş çıkarken

Ufuk çizgisinden

Elleri gümüş rengi çocuklar İçiyorlar ışığı çukur tabaklardan

Saç örgüsü altından fistanı çiçekli analar

Çayır gözlü kır kokulu babalar

Açıyorlar yüreklerini güneşin aynasına

Doluyor güneş doluyor evlerin renksiz duvarlarından

Benzi soluk yüzlü kentin gözlerine

Doyasıya çekip ışığı içlerine 

Nefesleniyor kent yılgını yığınlar   

Düş yorgunu yitik yalnızlık 

Kum kızılı

Fırçasıyla boyuyor efkarı

Güneşin aydınlığında

Kesimi yanlış hayatların heba olmuş ruhları diriliyor

Sığamayıp toprağa taşıyorlar fışkırarak

Sokağın sabah sesleri güneşi selamlayan

Akordu yenilenmiş notası hicaz müzik şenliğinde inliyor

Az sonra ayaklanan bir kent başlıyor yürümeye

Kavşakların yol ayrımında

Güneşle ısınan uzun gölgelerinin peşi sıra

Güneşin yıkadığı sokaklarda

Kendilerine biçilen role telaşlı adımlarla yürüyorlar

Kavuşunca güneş ufkun kızıl noktasına

Bir sönüp bir yanan yıldızlar tutuşunca Ay la

Gürültülü kent arınıyor firari topluluk toplamından

Çekiliyor el ayak siyahları giyen kentin içinden

Kent gömülüyor sessizce

Dört duvarlı hengâmeye

Yılgınlığın yitik gecelerinde dalıyor rüyasız uykusuna...

 

Sevgi Erol Öçal
Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)