Son Dakika



Sendrom

 

Hugo Ödüllü yazar John Scalzi’nin yakın gelecekte geçen bilimkurgu - gizem türündeki Sendrom Serisi’nin ilk kitabı Sendrom’la heyecan başlıyor.
 
Bilinmeyen bir virüs tüm dünyada yayılmaya başlamıştır. Virüsü kapanların çoğu bu durumdan etkilenmezken, şanssız beş milyon insanda “Sendrom” ortaya çıkar. Hastalar tamamen bilinçli ve kendinde olsalar da hiçbir şekilde hareket edemezler. Her çeşit insanı etkileyen bu hastalık tüm dünyayı değiştirir.
 
Yirmi beş yıl sonra, “Haden sendromu” adı verilen hastalığın şekillendirdiği dünyada çaylak FBI ajanı Chris Shane, deneyimli bir ajan olan Leslie Vann ile ortak olur. İkili, Watergate Hotel’de işlenen ve Haden sendromuyla bağlantılı gibi duran bir cinayete atanırlar ve tek şüpheli de bir “entegreci” yani bedenini sendromlu birine bir süreliğine ödünç veren biridir. Bu yüzden asıl şüphelinin kim olduğunu bulmak oldukça zorlaşır.
 
Shane ve Vann cinayetin gizemlerini ortaya sermeye başladıkça suçun çok daha büyük bir şeyle alakası olduğu açığa çıkar. Bir cinayet vakası olarak başlayan soruşturma, ikiliyi büyük şirketlerin salonlarından sendromluların Agora denen sanal ortamlarına ve sürprizlerle dolu yeni bir toplumun derinliklerine götürür. Orada karşılaşacaklarıysa akla hayale sığmayacak kadar büyüktür.
 
“Zekice yazılmış, düşündürücü, eğlenceli ve ayrıca sağlam aksiyon barındıran bir roman.”  - Patrick Rothfuss
 
“John Scalzi, yazdıklarını bambaşka bir seviyeye taşıyor. Sendrom, bugüne kadar yazdığı en iyi kitap.”  - Cory Doctorow

İntihar Kulübü

 

“Stevenson, okura göstermek istediği resmi tam olarak ortaya koyacak kelimeleri özenle seçiyor.” - Harold Bloom

Robert Louis Stevenson, Dr. Jekyll ve Bay HydeDefine Adası gibi klasik romanların yanı sıra öyküleriyle de tanınmaktadır.
 
Stevenson, İntihar Kulübü’nde de bizi Bohemya Prensi Florizel ve eşlikçisi Albay Geraldine ile tanıştırıyor. İkili sahte kimliklerle Londra sokaklarında maceralara atılmayı, tuhaf insanlarla dostluk etmeyi, sıradan halkın arasına karışmayı sever. Bir gün İntihar Kulübü ismindeki gizemli bir örgütün varlığını öğrendiklerinde meraklarına yenilirler. İnsanların hayatlarını kaybetmelerini sağlayan bu gizli örgüte sızan ikilinin, zamana karşı bir yarışta İntihar Kulübü’nü ve gizemli Başkan’ı durdurmaktan başka bir seçeneği kalmayacaktır.
 
Dedektif öyküleri’nin gelişiminde önemli bir adım olan İntihar Kulübü’nü her Sherlock Holmes hayranının okuması gerek.

İkna

 

İkna, Jane Austen’ın gölgede kalmış başyapıtı.” - Harold Bloom
 
Jane Austen’ın ölümünden önce yayımladığı son roman olan İkna’nın odağında İngiliz edebiyat tarihinin en önemli kadın karakterlerinden Anne Elliot var. Ailesinin baskısıyla Kaptan Frederick Wentworth’le olan nişanını atan Anne bu kararından büyük pişmanlık duymaktadır. Yıllar sonra Wentworth geri döndüğünde Anne’in duyguları tekrar gün yüzüne çıkacaktır.
 
Jane Austen’ın belki de en olgun romanı olan İkna, aynı zamanda yazarın en otobiyografik romanlarından biri.

Fanon’un Hayaletleri: Fanon’la Konuşmayı Sürdürmek

 

“Hayaletler, modern toplumların ayrılmaz parçaları, kurucu çelişkileri veya fark unsurlarıdır. Ekonomik eşitsizliklerin yanı sıra kültürel eşitsizliklerin üzerinde dolaşan hayaletler. İşte, hiç kimse bu hayaletlere Frantz Fanon’dan daha çarpıcı bir biçimde dikkat çekmemiştir.”
 
Bu kitap, altbaşlıkta ifade edildiği gibi, Fanon’la konuşmayı sürdürme arzusunun ürünü. Kitabı oluşturan makalelerin anafikri, Fanon düşüncesindeki eleştirel potansiyelleri ortaya koymak biçiminde ifade edilebilir.
 
“…biz onu unutmuş olsaydık da Fanon bizimle konuşmaya devam edecekti. Elinizdeki kitapta bu konuşmaya eleştirel-rasyonel bir biçim vermeyi, ona yeniden siyasal biçim kazandırmayı amaçladık. Hayaletsiz bir gelecek mümkün mü?”
 
Fırat Mollaer’in editörlüğünü de üstlendiği kitaba yazılarıyla ve çevirileriyle emek verenler:
Barış Ünlü                  Güneş Ayas
Elçin Aktoprak            Abdurrahman Aydın
Vefa Saygın Öğütle    Ömer Mollaer
Judith Butler               Immanuel Wallerstein
Homi Bhabha             Fırat Mollaer
Andrew Ryder

Boşlukta Uyanmak

 

Buraya nereden, nasıl ve ne şekilde getirildikleri bilinmeyen; katillerin, şizofrenlerin, masumların, sadistlerin ve dünya çapında aranan suçluların yaşadığı, geçmiş kavramının olmadığı bir akıl hastanesi. Buradan kurtulmanın tek bir yolu var: Kaçmak! Hastanenin çevresini saran kalın duvarları aşıp, boşlukta yok olmak! Mikail ise buna cesaret edebilecek tek kişi. Fakat duvarların arkasında ne var?
Burak Parmaksız Boşlukta Uyanmak adlı romanı ile okuru bu kez içinden çıkılması olanaksız bir çukurun içine sürüklüyor.
 
“Tecavüze uğrayan insanlar, tecavüz eden insanlar. İşkence ederek arındığını sanan insanlar ve işkence görerek arınan insanlar. Dünya üzerinde geçirecekleri süre dolana kadar aralıksız uyuyanlar. Uyumadığını sanarak dört duvar arasında koşturanlar. Hiç kıpırdamadan durarak hayatı ıskalamayı başaracağına inananlinananlar… Ve inançları uğruna ölümü dahi göze alanlar. Hepsi bir adım önümdeydiler.”

Dağıtım Tarihleri: 01.02.2019
 

GERCEKEDEBİYAT.COM

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM