Yaklaşık bir buçuk yıl önce Çorum kent merkezinden Elvançelebi köyüne taşınan ziraat mühendisi Tuba Topkara, köydeki Valide Sultanlar Sofrası Kadın Girişim ve İşletme Kooperatifi ile tanışarak hamur işleri üretimine katıldı.

Topkara, kooperatifte yeni bir ürün arayışı içerisindeyken gastronomi öğretmeni Ülkü Menşure Solak ile karşılaştı ve onun rehberliğinde Hitit ekmeği tarifini öğrenme fırsatı buldu.

Solak’ın da katkıda bulunduğu “Deneysel Bir Arkeoloji Çalışması Olarak Hitit Mutfağı” isimli kitabı inceleyen Topkara, Hitit ekmeğini kooperatifte üretmeye karar verdi.

Kooperatif başkanlığını üstlenerek köyde birkaç çiftçiyle ata tohumu buğday ekimi anlaşması yaptı. Ayrıca köyde atıl durumda bulunan bir taş fırını kooperatif bünyesine kazandırıp tadilatını yaptırarak üretim için hazır hale getirdi.

Tohum ekiminden hasada kadar süreci büyük bir titizlikle yöneten Topkara, buğdayı geleneksel yöntemlerle çalışan taş değirmende öğüterek organik un elde etti. Bu un, ekşi maya, kaya tuzu ve kaynak suyu ile yoğrularak kooperatif üyesi kadınlar tarafından eski ahşap teknelerde hazırlanıp odun ateşinde özel taş fırında pişirildi.

Hitit dönemine ait 3 bin 500 yıllık tabletlerdeki tariflere uygun şekilde yapılan Hitit ekmeği, ilk olarak Çorum Belediyesi aracılığıyla beğeniye sunuldu. Çorum Belediye Başkanı Halil İbrahim Aşgın’ın desteğiyle sosyal tesislerde bu ekmek vatandaşlara tost gibi pratik bir şekilde ikram edilmeye başlandı.

Topkara, Hitit ekmeğinin özel bir tarife sahip olduğunu ve kadınların el emeğiyle üretilmesinin lezzet açısından fark yarattığını ifade etti. Köyde yetiştirilen ata tohumu buğdayın taş değirmende un haline getirildiğini belirten Topkara, geleneksel yöntemlerle hamur hazırlayıp meşe odunu ateşinde pişirdikten sonra paketleyerek tüketiciye sunduklarını aktardı.

Hitit ekmeğini dünyaya tanıtmayı hedeflediklerini vurgulayan Topkara, bu ekmeğin yalnızca Çorum’un değil, tüm dünyanın dikkatini çekmesi gerektiğini dile getirdi.

Hititlerin Çorum’da yaşamış bir uygarlık olduğunu anımsatan Topkara, “Bu kültürün bize bıraktığı mirası yeniden hayata kazandırmak için çalışıyoruz. Kendi AR-GE çalışmalarımız sonucunda üretime başladık” dedi. Gastronomi öğretmeni Ülkü Menşure Solak ise yürüttükleri deneysel arkeoloji çalışması hakkında bilgi verdi.

Bu çalışmaların Hititlerin dini metinlerinde geçen tarifleri merkez aldığını ve eski usul tekniklerle üretim yapmaya özen gösterdiklerini belirtti.

Solak, Hitit ekmeğinin organik yapısının en önemli özelliği olduğunu ve GDO’lu gıdaların bu ürünle bağdaşmadığını ifade etti. Hitit ekmeğinin 3 bin 500 yıllık bir geçmişi olduğuna dikkati çeken Solak, Hititlerin tariflerini dini ritüel metinlerine kaydettiklerini ve bu tariflerde kullanılan malzemelerle ilgili detaylara sahip olduklarını vurguladı.

“Buğday türünden öğütme şekline kadar elimizdeki ipuçlarını bir araya getirerek Hitit ekmeğini yeniden hayat buldurduk” diyerek sürecin önemine değindi.

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)