Son Dakika



Latin Amerika’nın en önemli yazarlarından biri Eduardo Galeano, 13 Nisanda aramızdan ayrıldı. Geriye yalnızca kendi toprağı olan bu büyük kıtayı değil, belki de tüm insanlık tarihini anlamamızı sağlayacak eserler bıraktı.

Galeano adı hepimizin zihnine Latin Amerika’nın Kesik Damarları'yla kazınmıştır. Yazarın bu büyük eseri ilk kez Meksika’da yayınlandığında 31 yaşındaydı. Kendi ifadesiyle kitabını “dört yıllık bir çalışma ve kahve-sigarayla uykusuz geçen "90 gün”de yazmıştı. Çektiği her nefeste kıtanın acılarını yeniden duyumsamıştı.

Karşılığında ömrüne son verecek bir akciğer kanseriyle ödüllendirilecekti!

Uruguay’lı Galeano, Kolombiya’lı Gabriel Garcia Marquez gibi gazetecilik mesleğiyle yazım hayatına adım atmıştı. İlk editörlüğünü yaptığı dergi Marcha'da Mario Vargas Llosa, Mario Benedetti, Manuel Maldonado gibi önemli kalemler yer almıştı.

Yıl 1960’tı: Küba Devrimi fırtınası tüm kıtayı sarsıyordu. Orta Amerika’dan Arjantin’e her yerde sosyalizm yeşeriyordu. Galeano kah Guatemala ormanlarında isyancı lider César Montes’le oturuyor, kah Paraguay’da köylülerle yürüyordu.

Bu fırtınada dokunduğu her yerden çıkan acılı tarihi iliklerine kadar hissetti. Akademik çalışmalarda sayıya ve istatistiğe indirgenen bu tarihi ete ve kemiğe büründürmek gerekiyordu.

Galeano’nun, Arjantinli tarihçi Felipe Pigna’nın “yazmaya ne zaman karar verdin” sorusuna cevabı ilginçtir: Bolivya’da bir madenci direnişinde geçirdiği günlerin sonunda veda gecesi gelip çatmıştır. Herkes sarhoştur ve biraz da üzgün. Yazar için sarsıcı bir tecrübedir yaşadıkları. Gün ağarırken biri “gitmeden önce bize deniz nasıl bir şeydir anlat” der.

Bolivya, Güney Amerika’nın orta noktasında denize çıkışını savaşlar neticesinde kaybetmiş bir ülkedir. Madenciler ise genç yaşta silikosis hastalığından ölmektedir. Bu yoksul insanların hiçbirinin hayatları boyunca asla deniz göremeyeceklerini düşünür Galeano. Öyle kelimeler seçmelidir ki bu dağ insanları dalgaların sesini duymalı, ıslanmalı ve hatta denizin tuzunu derilerinde hissetmelidir. O gecedir Galeano’yu farklı bir yazar yapan.

Gerçektende Galeano’nun verdiği bilgilerin hemen hepsi daha önce söylenmiş şeylerdir. Fakat “Gerçekler o kadar sıkıcı olmak zorunda değil” diyor akademisyenleri eleştirirken. 1980’lerin başında “Crisis” dergisini yönetirken bugün tanınmış bir yazar olan Carlitos Domínguez’den “otobüs şöförlerinin direksiyon başında ne rüya gördüğünü” araştırmasını isteyen bir farklı bakışa sahiptir Eduardo Galeano.

Aynı Carlitos’u bir defasında tango ilahı Carlos Gardel’in mezarına göndermiş: Ölümünden elli yıl sonra ziyaretçiler ne diyor, neden hala onu anıyorlar. Bir kadın şöyle cevap vermiş: “Onu seviyorum çünkü bana hiç kötü bir şey yapmadı”. Komik ve aynı zamanda çok trajik. İşte Galeano bizi acı acı gülümseten bu gerçekçiliğe sahiptir.

Ezilen, en alttaki insanın dünyasını, tarihini anlama çabasının ürünüdür tüm yazdıkları.

Galeano daima tarafı belli bir aydın oldu. Çok parlak ve eserleri tüm dünyada çok satan bir yazar olmasına rağmen, sırf bu nedenle medya onu sevmedi. Son olarak ABD’nin düşman deklarasyonuna karşı, 7 Nisanda Venezuela’da Bolivarcı yönetime destek bildirisine imza koymuştu. Sağ basın ölümünün ardından onu “Son nefesine kadar politik” olarak tanımladı.

Latin Amerika bağımsızlığının önemli aydını Eduardo Galeano 13 Nisanda Montevideo'da doğduğu hastanede hayata gözlerini kapadı. Eserleri bağımsızlık ve direniş kültürü için esin kaynağı olmaya devam ediyor.

*Galeano 2004’te verdiği bir röportajda kendini böyle tanımlıyor.

Özgür Uyanık

(Buenos Aires)

Gerçekedebiyat.com

 

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM