Dünya Engelliler Günü'nde Çetin Doğan’dan gelen ileti
Çetin Doğan’ı ilk kez televizyon ekranında görmüştüm. 2012’de Balyoz adı verilen kumpas davanın ilk tutuklamalarında, kendisini cezaevine götürecek araca binmeden önce topluma sesleniyordu: -Ben darbeci değilim, ben devrimciyim... NATO üyesi TSK, tıpkı TBMM’deki vekiller gibi Altı Ok’un ‘Devrimcilik’ ilkesini çok uzun zamandır ‘İnkılapçılık’ diye dillendirildiği için bu ifade dikkatimi çekmişti. Kendisini Devrimci olarak tanımlayan Türk subayı Çetin Doğan’ı o günden sonra basından mümkün olduğunca izlemeye başladım. Hakim-savcı cüppesi giymiş Fethullahçı robotların karşısındaki asil tavrını okudum… Hastalıklarına rağmen cezaevindeki taviz vermez kişiliğini okudum… Cezaevine girmeden önceki ve sonraki süreçlerde kaleme aldığı bazı makalelerini okudum… Okuyup tanıdıkça kendisine saygım arttı… Bir zaman geçti, “alnı secdeye değerken aklında sırtlanlık olanlar” ile “alnı secdeye değerken aklında tilkilik olanlar” arasında büyük ayrılık patlayınca bütün Ergenekon-Balyoz kumpas mağdurları gibi Çetin Doğan da mecburen tahliye edildi. Telefonunu buldum, bir yurttaşı olarak “geçmiş olsun” demek için Çetin Doğan’ı aradım. Kendisine ulaşamasam da telefonu açan saygıdeğer eşine göz aydınlığı verdim, komutana selam bıraktım. Yukarda bahsettiğim iki kesimin kavgası, yasadışı yollarla kaydedilmiş “gizli kasetler", “ses kayıtlarıyla” şiddetleniyordu. 2013’de, tam da o günlerde karikatürcüsü olduğum Aydınlık gazetesinde, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde bu karikatürüm yayınlandı: “Yazın yenen hurmaların” karikatürünü çizmiştim kendimce… Aynı gün telefonuma bir ileti geldi: “Bugünkü karikatürünüzü ailece kutluyoruz. Selamlar sevgiler” Çetin Doğan komutanın telefonundan gelen iletiydi bu… ‘Marifet iltifata tabidir’ denir ya, doğal olarak çok memnun olmuştum. 3 yıl sonra, birçok gri alan barındırmasına rağmen 15 Temmuz 2016’da Amerikan maşası Fethullahçı kalkışma bastırıldı. Bu bastırışta Çetin Doğan’la beraber Ergenekon-Balyoz davalarında tutuklanarak mağdur edilmiş kimi subayların da elde silah mücadelesi olduğunu öğrendim sonradan. 15 Temmuz’un devamında FETÖ robotlarınca yazılan iddianamelerin tamamı, haklı olarak çöpe atıldı. Meşhur “28 Şubat Davası” da bunlardan biriydi. Heyhat, bu dava tilki kurnazlığı içeren kimi ince siyasi hesaplar yüzünden 2021’de çöpten çıkarıldı ve Çetin Doğan komutan, eli ayağı sağlam ama ‘vicdan engelli’ kişilerce yeniden cezaevine konuldu… Çetin Doğan böylece bir kez daha cezaevine girerken topluma yine seslenmek durumunda kaldı: -“Bu davanın iddianamesi, şimdi FETÖ’den tutuklu savcılarca yazılan iddianameyle birebir aynı...” Ne olursa olsun, izlediğim Çetin Doğan ilerlemiş yaşı ve sağlık sorunlarına rağmen, hukuksuzluk kimden gelirse gelsin direnecektir. Bağımsız Türkiye için hepimiz direneceğiz, böylece harcında ‘Mustafa Kemal - Lenin’ dostluğu bulunan Cumhuriyet Devrimi’miz engellenemeyecek ve daha yükselecektir. Bu karikatürümü bu kutlu mücadeleden ödün vermeyen ‘Devrimci’ Çetin Doğan gibi gerçek askerlere armağan ediyorum: Mustafa Bilgin
Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR