Boyun Eğmeyen Ülke / Yannis Ritsos
Boyun Eğmeyen Ülke
Kök kalır. Yanmış haç yaprak fırlatır. Geniş gökyüzü. Geniş yürek. Hiçbir şey eksik değil. Yeniden hazırlamalıyız bayrağımızı, çünkü şenliklerimiz daha bitmedi, kardeşlerim - en iyi şenliklerimiz yarınların şenlikleridir ve en iyi bayrak kanımızla boyanmış olandır. Haydi öyleyse, yüreğini her şeye karşı hazır tut. Bu yolda kaçak yok. Bu yolda ölen yok. Bu yaşamda her birimizin belli bir yeri var numaralı, numaralı evet büyük, uzaklardan seçilen kırmızı bir numara yük vagonları gibi bir trenin. Ve bir gün gidince bizler adımıza tutulacak yerlerimiz sürdürecek işini tarihin içinde kömür ve buğday ve meyve taşıyarak taş ve demir taşıyarak kentler kurmak için yüce şarkılarını taşıyarak gençliğe zafer borularının. Bu yolda ölen yok. Hey ülkem, yolların, güneşin sert derisi altında emekçilerin kollarındaki damarlar gibi şişiyor. Hala susarak yürümekte insanlar çiğneyerek kuşkuyu, öfkeyi, sıkıntıyı, ama apaçık görüyorum, toprağın hamuru kaldırıyor onları derinden, derinden ve uyumla uyumuş işçinin göğsünde muskanın sicimi nasıl kalkıyorsa. Boyun eğmeyen ülke, boyun eğmeyen. Kanayan kan çoktur topraklarında. Sessizliğin altında uykusuz ölüler çok. Hey, tarihin solumasıyla camları buğulanan ülke, yoksul analar camlarını siliyor avuçlarıyla güneşin caddesini tırmanan çiçek açmış ağaçların geçidini görmek için bir küçük kızı, kendi küçük kızlarını -boynunda yeni ütülenmiş bir ışıktan yaka- görmek için, seyrederken o geleceği, barışla kol kola. Susmanın ve dinamitin ülkesi, koltuğunun altında küçük bir çıkını mutluluğun, apaçık görüyorum gözlerinin içinde: Bu yolda ölen yok. Hiçbir ölün ölmedi. Çev: Özdemir İnce (28.5.2012)
YORUMLAR