Bira Aşk ve Şahane İtiraflar / Müşfik Han
“İtiraf edebilmek için çoktandır cesaretimi kaybettim. Kendimi yumurtası ters düşmüş bir tavuk gibi hissediyorum ve bu aylardır böyle.”
Hayır, olmadı!
Yüz üstü yatakta yatıp arka ayaklarını yukarı aşağı sallayan otuz yaşlarında kadın dudaklarını büzdü. Mesaj kutusuna yazdıklarını silip telefonu kenara attı.
“Sizi gördüğümde kendimi tutamıyorum. Belki de beni deli sanacaksınız. Ama ben… ”
Off… Kadın bu kez yarısını yazdığı mesajı da göndermekten vaz geçti. Dışarıdan birisi bakıyor olsaydı oldukça asabi bir kadın olduğunu anlardı.
Birden bire çocuklaştığının ayırımına vardı. Ama geç olmuştu. Hayatında ilk kez yaşamadığı bu duyguların gücünü uykuda görse inanmazdı. Ama hayır, geçen gece kahramanı ile hiç bilmediği bir yerde baş başa bir hayli konuşmuşlardı. Neresiydi orası? Rüyasını anımsamaya çalıştı. Tanıdık bir yer değildi. Aslında o saatlerde bunun önemi yoktu. El ele tutuşmuşlardı. Çaylar da soğumuştu. Göz gözeydiler. Bu ucuz çayhane köşesinde üzerindeki kirden cinlerin bile iğrendiği masada, bu tatsız çaydan, her şeyden söz edip yarenleşen bir takım tefeci, tüccar adamlarla aynı ortamda olduklarının da ayırımında değildiler.
Aha! Kadın, hiç farkında olmadan canlandı birden. “Belki de rüyamı gerçek kıldım!”
Bu düşünceyle yeni bir enerji ve sevinçle telefonu eline aldı:
“Zamanınız olursa bir gün çay içip dertleşelim…”
Tamamdır artık; gönderebilirim!
Ve o büyük sevinçten sonra çöken büyük keder!
Olmaz böyle! Bu çay içmek de nereden çıktı demez mi? Senin mahalle arkadaşın mıyım, çocukluk arkadaşın mıyım? İki de bir çay mı içtik seninle?
Yılların yorgunu gibi hissetti kendini. Tereddüt içinde elindeki telefonu kapadı.
Yalnızdı. Dizüstü bilgisayarını açıp youtoubdan Rammstein’in “Ich Will” şarkısını buldu. Sesi açtı. Şarkının sözlerini yeni ezberleyip bitirmişti. Hatta dil ucuyla kendisi de mırıldana biliyordu şarkıyı. Yok canım! Gitgide her şey düzeliyordu. Her şey yolundaydı.
Ilık bir duş almak istedi.
Bakım yapmayı seven komşunun gelininin geçen gün birlikte kadınlar hamamına giderken söylediklerini anımsadı. Son zamanlarda saçları zayıflıyordu ve sanki dökülmeye de başlamıştı. Soğuk bira ile yıkamalıyım ki saçımın kökleri iyice zayıflayıp dökülmesin. Komşu gelin böyle demişti. Eliyle açtığı buzdolabını ayağıyla kapadı. Delicesine enerji doluydu şimdi. Deminki pestil gibi kadından eser yoktu. Gerçi yine de beyninin bir köşesinde kalmış mesaj provaları onu düşündürüyordu. Soğuk bira saçlarını değil ama başını rahatlatmıştı. Küvetten etrafa su saçarak fırladı. Yeni bir keşifte bulunmuş bilim adamları gibiydi. Hatta Arşimetvari, “Evreka” demek bile geldi içinden ama tek elinin parmaklarını çıtlatmakla yetindi. Ne yazacağını bulmuştu. Aklına bir kaç gün önce kahramanının hediye ettiği kitap düştü: “Bir Kadın ve Şahane Hatalar”. 28 Mayıs metrosunun yanındaki kitabevinden almıştı ona hediye etmek için. Bu labirentvari kitabı kalın olmasına aldırmadan hemen o gün okuyup bitirmişti. Şimdi karar vermesi an meselesiydi. Hiç yapmadığını yapıp bu korkaklığa bir son verecekti.
“Vaziyetim güldür” deyip kendini iplemeyen bir kahkaha koyverdi. Ama bu sözün nereden aklına düştüğünü düşünmedi.
Çıplak vücuduna aldırmadan etrafa su saçarak yatağa koştu. Telefonu eline alıp ıslak parmaklarıyla mesajı yazıp gönder tuşuna bastı: “Size aşık olmuşum!”
***
Değerli okurlar. Kızın mesaj attığı kişi bendim. Doğrusu yazıp sildiği mesajların ne olduğunu da öğrenince gülmekten kendimi zor tutmuştum. Benden daha cesur çıkmış ve benim yapmam gereken teklifi o yapmıştı. Kime dua etsem! Telefonu icad edene mi, komşunun gelinine mi, kitap armağan eden kendime mi, yoksa yazar Shawn Harrisa mı?
Önemli not: Aradan çok zaman geçti. Yalnızca bira içerken beni anımsamaya başladı. Bense onu unutmak için her gün içmeye başladım. Evet, şimdi her şey tersine döndü; o güzelim aşk klasik bir sonla, anlamsız bir kavgayla yarım kaldı. Şimdi yalnız bir şey için dua ediyorum: O her gün bira içsin!
(Azerbaycan Türkçesinden çeviren: Ahmet Yıldız)
Müşfik Han
YORUMLAR