4+4+4'den şair de çıkmaz yazar da çıkmaz!
Bu eğitim sisteminden şair çıkmaz!
Gün yok ki, halkımızın tümünü etkileyen, onları “şok” eden bir büyük siyasal müdahale, bir sarsıcı olay yaşanmasın. Öyle ki, vatandaşlarımız her sabah uyandığında acaba nasıl bir köklü değişimle karşılaşacağız endişesi içindedirler. * Eğitim sistemini alt üst eden ve kamuoyunca “4+4+4” yasası diye adlandırılan “İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına Dair Kanun”un, toplum kesimlerince bilim insanlarınca tartışılmadan oldubittiyle, TBMM'de 30 Mart 2012 tarihinde alelacele kabul edilmesi, hem aileler, hem çocuklarımız, hem de ülkenin geleceği açısından büyük sorunlara neden olacağı ilgililerce dile getirilmiştir. Siyasal iktidarın değişik zamanlarda açıkça dile getirdiği ve özlemini çektiği, biat eden, düşünmeyen, sorgulamayan gençlik projesi, emperyalizmin bulunduğumuz coğrafyaya dayattığı “Ilımlı İslam Cumhuriyeti”ne geçiş politikalarıyla uyuşmaktadır. İşte bu geçiş “4+4+4” yasasının görünmeyen yüzüdür. 1789 Fransız Burjuva Devrimi'yle kamusal bir zorunluluk haline getirilen eğitimin bilim insanlarınca ve pedagoglarca yapılmış pek çok tanımından ikisi şöyledir: ¦ Eğitim, seçilmiş ve kontrollü bir çevrenin (okulun) etkisi altında sosyal yeterlik ve optimum bireysel gelişmeyi sağlayan sosyal bir süreçtir. ¦ Eğitim, önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler dizgesidir. Günümüzde eğitimin daha çok tercih edilen tanımıysa, “Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istenilen yönde (eğitimin amaçlarına uygun) değişme meydana getirme sürecidir.” * Tanımlardan da görüldüğü gibi, eğitim bir süreçtir ve bu süreçte, bireyin davranışlarının istenilen yönde kasıtlı olarak değiştirilmesi amaçlanmıştır. İktidarlar, işte tam da bu nedenle, kendi düşüncesine uygun vatandaş oluşturmaya yönelik eğitim sistemine müdahale ederler. Tevhid-i Tedrisat Yasası yok sayılarak uygulamaya konulan “4+4+4” kesintili zorunlu eğitim sistemi, mevcut eğitim sistemimizi, Osmanlı dönemindeki eğitim sistemi gibi, çok başlı hale getirmiştir. Bu yasanın uygulamaya girmesiyle birlikte, 90 yıllık eğitim birikimimiz yıkım sürecine girmiş ve eğitimin her alanında kaosa neden olunmuştur. Bu yasayla ulaşılmak istenen hedeflerden biri, kız ve erkek çocuklarımızın birlikte okuduğu karma eğitime son vermek, diğer bir başka hedef ise, eğitimi kamusal hizmet olmaktan çıkararak piyasa koşullarına teslim etmektir. Bu amaçla yapılan düzenlemeler sonucunda: ¦ Sekiz yıllık kesintisiz eğitim kademelendirilmiş oldu. ¦ 4 yıl ilkokul, 4 yıl da ortaokul oldu. ¦ Lise öğretimi zorunlu eğitim kapsamına alınmakla birlikte, bu zorunluluk çocuklarımızı 12 yıl örgün eğitimde tutacak yapıda değildir. Bu yapı çocukların okula gitmeden diploma almasını özendirmiş oldu. ¦ 1997'de kapatılan imam hatip liselerinin ortaokul kısmının, böylece yeniden açılması sağlanmış oldu. ¦ Tüm ortaokul ve liselere Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin Hayatı seçmeli ders olarak konuldu. (2011 yılında da Arapça dersleri müfredata alınmıştı.) ¦ Tüm dünyada uygulanan ve eğitimde en önemli kademe olan “okul öncesi eğitim”, ülkemiz çocukları için “by-pass” edilmiş oldu. ¦ Çocuğun ruhsal ve zihinsel gelişiminin oluştuğu ilk 72 aylık süre, 66 aylık çocukların 15 yaşındaki “abi-abla”larıyla paylaşacakları okullara yönlendirilmesiyle budanmış oldu. ¦ Sisteme 500 bin yeni öğrencinin katılmasına neden oldu. ¦ Batılı ülkelerin okullarında sınıf mevcutları 25-30 iken bizde 60 kişilik sınıflar oluşmasına neden oldu. Bu eğitim sisteminin, ilk mezunlarını Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılında verecek olması da bir ironi olsa gerek! * 12 Eylül darbecileri, hazırladıkları Anayasa'nın 24. maddesine, hiçbir Cumhuriyet hükümetinin koymaya cesaret edemediği, “din kültürü ve ahlak öğretiminin ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında olduğu” maddesini koymuşlardı. Bu madde tartışılırken, Anayasa Komisyonu tartışma tutanaklarında, “İslâmiyetle Türklük adeta bütünleşmiştir… Ahlâkın kaynağı da genel olarak dindir... Çocuklarımızı materyalist görüşlerin tasallutundan kurtarmak için buna mecburuz...” sözleri vardır. Gerçekedebiyat.com olarak biliyoruz ki, 30 Mart 2012'tarihli yasayı yapanların da, bu kara tarihteki yerlerini alacaklar. Gerçekedebiyat..com yazar ve şairleri, bu oldubittilere karşı kamusal, bilimsel, laik, çağdaş eğitimi savunmaya ve çocuklarımızın ortaçağ karanlığına değil, özgür ve aydınlık yarınlara hazırlayan eğitim sistemi mücadelesine devam edecektir. Çünkü çocuklarımız yarınlarımızdır. Onlar bizim gelecekteki yazar ve şairlerimizdir. Özgürce düşün(e)meyen, sorgulamayan, karşı gelmeyen, Aydınlanma bilincine ulaşmamış bir genç şair olamaz. Gerçekedebiyat.com
YORUMLAR