2 Temmuz 1993 yıl önce Sivas‘ta Madımak Oteli‘nde güvenlik güçlerinin ve hükümetin gözleri önünde gericiler 33 aydını, 33 canı yakarak öldürdüler.
İnsanlık tarihinin yaşadığı en acı katliamlardan biridir 2 Temmuz 1993 Sivas Madımak Katliamı. İradenin, bilincin, direncin ve bilginin simgesi olan Pir Sultan Abdal‘ı yaşadığı yer olan Sivas‘ta anmak için etkinliğe katılan aydın, yazar, şair, sanatçı, ozan ve semah grubundan oluşan 33 kişi Madımak‘ta yakılarak katledildi.
20 yüzyılın Türkiyesinde gözü dönmüş dinci bir güruh, herkesin gözü önünde 8 saat boyunca adeta göstere göstere onlarca insanı diri diri yaktı!
İlmek ilmek örülmüş Türk gericiliğinin tarihi eylemlerinden bir dönüm noktasıydı 1993 Sıvas Madımak Katliamı.
Saldırı, Cumhuriyet'e ve onun tüm ilerici kazanımlarına yönelikti. Gericilik, Türk devrimiyle kaybettiği mevzileri ele geçirmek için, ilerleyişini engellediğine/engelleyeceğine inandığı insanları bazen tek tek öldürerek, bazen toplu katliamlarla yakarak, yıkarak katlederek uzun ve kanlı bir yoldan geldi.
Sivas Katliamı bunun için yapıldı.
Prof. Bahriye Üçok, Turan Dursun, Prof. Muammer Aksoy bu ilerleyiş için katledildiler.
Bugünün sağcı iktidar(lar)ı Türk sağının büyük koalisyonunun bin bir çeşit mücadelesinin toplamı bir sürecin sonuç ürünüdür.
Otaçağdan çıkıp gelmiş zihniyetin on yıllardır süren her türlü yeraltı ve yerüstü faaliyetinin, çağımızda gericiliği besleyen en büyük güç olan emperyalistlerle koalisyonundan ortaya çık(arıl)mış korkunç bir tehlikeyle yaşıyor ülkemiz.
Politikleşmiş İslam, diğer adıyla ABD güdümünde "ılımlı İslamcılık" -gerçek müslümanlıkla asla karıştırılmasın!- akla hayale gelmeyecek politik manevraları benimsemiş iki yüzlü davranışların, kendisi gibi düşünmeyeni kesen, kendi faşizmine ise en küçük direniş karşısında mazlum rolüne soyunan, gaz sıkan, su sıkan, kurşun sıkan, gerçekte ise dünya nimeti olan maddi çıkarlara herkesten çok bağlı, halk düşmanı bir ideolojidir.
Biz yazar ve şairler Türkiye'de gericiliğin tarihsel köklerinden bugünkü ilişkilerine kadar gerçek yüzünü biliyoruz.
Ankara 1 No'lu DGM'nin "Sivas Katliamı" ile ilgili gerekçeli kararı şöyledir: "Kutsal kitaplarda bile, değil bir insanı, bir karıncayı yakarak öldürmek en büyük günah sayılmıştır. 35 kişi yanarak ölürken sanıkların vicdanlarında en ufak bir acıma hissi uyanmamıştır.' İçlerindeki bu kin, nefret, Cumhuriyete, Atatürk'e, onun devrimlerinedir. Türkiye'nin aydınlık yüzlü insanları, Sivas Katliamını hiçbir zaman unutmamalı, unutturmamalıdır."
Sivas Katliamı'nı üzerinden zaman geçtikçe daha büyük bir tepkiyle lanetliyoruz.
Bir daha, bir daha yaşamamak unutmamak gerektiğinin bilincindeyiz.
Bazı videolar ve fotoğraflar:
SİVAS KATLİAMI'NIN ARKASINDAKİ GERÇEKLER
(KOMPLOLARDA ARAMAYA GEREK YOK!)
Tahran’da, Ayetullah Hassan Sanei, Kasım 1992’de, Selman Rüşdi’yi öldürenlere verilecek ödülü 2 milyon dolara çıkardıklarını açıklamış, Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden bir ay sonra da Aziz Nesin’i hedef göstermişti:
“Bir ABD uşağı ve Şah Rıza Pehlevi gibilerin oyuncağı olan Aziz Nesin, İslam için önemli bir düşman değildir. Ancak kitabı yayınladığı takdirde de, sonunun ne olacağı bellidir!..”
“Müslüman" bir "Türk" işadamı da, Aziz Nesin’in “kellesi” için “Rüşdi’nin ödülünün onda biri kadar, 200 bin dolar ödül” vereceğini gazete ilanıyla duyurmuştu.
İstanbul-Cağaloğlu’nda Cuma namazı sonrasında Aziz nesin'in yazdığı Aydınlık bürosunu taşlayan kitle daha sonra valilik binasına yürümüştü. Al-Kudüs Kuvvetleri’nin Türkiye kolu bu olayı övgüyle duyururken, Aziz Nesin’i bir kez daha hedefe koymuştu.
Üç yıl önce de El Kudüs yayın organında suçlanan Turan Dursun katledilmişti. Sonra Bahriye Üçok... Muammer Aksoy...
Ölümler Türkiye'yi sarsıyor, ilerici demokrat kesimde büyük bir hüzün, beraberinde dağınıklık, çaresizlik yaratıyordu.
2 Temmuz 1993, Cuma günü Sivas’ta sabahın erken saatlerinde dağıtılan “Müslüman Kamuoyuna” başlıklı bildiride “Aziz Nesin köpeği yanında kendisiyle beraber bir ekiple birlikte şehrimiz valisi tarafından davet edilip, şehirde adeta Müslümanlarla alay edercesine gezebilmektedir” deniliyor ve aynı bildiriyle kitle eyleme çağrılıyordu:
"İslamın Peygamberini ve Kitabın izzetini korumak için bu uğurda verilen canlarımız vardır. Gün, Müslümanlığımızın gereğini yerine getirme günüdür. Gün, Allah (cc)’ın vahyi Kur’an-ı Kerim’e, Allahın meleklerine, Allahın Resulü Hz. Mhammed (SAV)’e, onun ailesine ve sehabına yöneltilen çirkin küfürlerin hesabının sorulma gündür. ‘İman edenler Allah yolunda savaşırlar, kafirler de tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarıyla savaşın, çünkü şeytanın hilesi zayıftır.’ (NİSA:76)"
Galip gelecek olanlar şüphesiz ki Allah taraftarı olanlardır.”
Aynı gün Cuma namazı kılanlar, dışarıda toplananlarla buluştular ve vilayete doğru “Zafer İslamın”, “Şeytan Aziz”, “Sivas Aziz’e mezar olacak”, “Vali istifa”, “Şerefsiz Vali” sloganlarıyla yürüdüler. Sayıları on beş bini bulmuştu.
Atatürk anıtını parçaladılar. Atatürk büstünün boynuna ip bağlayarak sürüklediler. “Cumhuriyet burada kuruldu – Burada yıkacağız” diye bağırıyorlardı.
Pir Sultan Abdal ve ozanları simgeleyen heykele saldırdılar. Güvenlik görevlileri, anıtın kaldırılacağını duyurarak kitleyi yatıştırmaya çabaladı. Olmadı, anıtı yerinden sökerek kamyonla yüklediler.
“LAİK DÜZEN YIKILACAK!” DİYEREK YAKTILAR
Eylemin amacı, anıt ya da kültür etkinliklerine ve Aziz Nesin’e duyulan öfkeyi aşıyordu. Kitleyi Madımak oteline yürüttüler. “Allahüekber”, “Lailaheillallah”, “Sivas Aziz’e mezar olacak”, “Ölmeye geldik – Aziz’i gömmeye geldik” sloganlarından sonra, son beş yıldır Beyazıt’ta başlayıp yurdun çeşitli kentlerinde sistematik olarak birbirini izleyen Cuma namazları sonrası eylemlerinde atılan sloganlar Sivas’ta yineleniyordu:
“Yaşasın Hizbullah!”, “Yaşasın Şeriat!”, “Zafer İslamın!”, “Müslüman Türkiye!’”, “Şeriat gelecek zulüm bitecek!”, “Muhammedin ordusu kafirlerin korkusu!”, “Laikliğe son!”, “İkiyüzlü Laik Türkiye Cumhuriyteti!”
“Laik düzen yıkılacak!”
*
Eylemciler Madımak Oteli’nin önüne aktılar. Devirdikleri otomobillerden birinin benzin deposunu taşları vura vura deldiler. Benzine buladıkları paçavraları tutuşturarak otelin içine attılar. Yetinmediler; soğukkanlılıkla taşıdıkları benzin bidonlarını otelin lobisine yığdıkları koltukların üstüne boşaltarak ateşe verdiler. Büyük perdeleri de tutuşturmuşlardı.
Polis itfaiye aracı getirdi. Saldırganlar aracın önünü kesti. Otelin çıkıntı bölümünün üstüne çıkanlar, çatıdan kopardıkları parçaları polislere attılar. Polislerden yaralananlar oldu. Belediyenin itfaiye aracı yangını söndürmek ya da kitleyi dağıtmak için su püskürtmüyordu. Eylemi yönlendirenler buna engel oluyorlardı.
Otelin üst katlarına sığınanlar dumandan boğuldular. Kültür etkinliğine gelenlerden 33 kişi öldürülmüştü. İçlerinde genç kızlar, çocuklar çoğunluktaydı. Üç telli curanın son büyük ustası Aşık Nesimi Çimen, Türk edebiyatının en önemli eleştirmeni Asım Bezirci, şair Metin Altıok, Behçet Aysan, halk müziği sanatçısı Muhlis Akarsu ve daha birçok sanatçı öldü. Aziz Nesin ise son anda kurtarıldı.
YORUMLAR