Son Dakika



Birazdan sırtına bir buzdolabı bağlanacaktı hamalın. Buzdolabını üçüncü kattan aşağı indirecekti. Buzdolabı kamyonete yerleşecek, yarım saat sonra dördüncü kattaki yeni evine çıkmak için yeniden hamalın sırtına bağlanacaktı. Hamal kısa boylu, kel başlı, beyaz tenli bir adamdı. Otuz beşinde vardı. Öteden onu izliyordum daha çok. Biraz da acırdım çocukluğumdan beri böyle gariban beden işçilerine.

Kamyonetin şoförüyle bir şeyi tartışıyorlardı iki dakikadır. Şoförün, hamalın hakkını yemeye kalktığını düşündüm önce. Kamyonetin şoförü, hamalın kel başına şaplağı indirince sinirlendi hamal. Şoför kafasını kaldırarak güldü, hamal ise namusuna küfür edilmiş gibi somurttu. Sen görürsün der gibi baktı şoföre.

Bunlar ne konuşuyor, neyi paylaşamıyorlardı acaba? Umarım aralarındaki anlaşmazlık büyümezdi ve annemin evindeki buzdolabı hasar almadan yeni yuvasına kavuşurdu.

İki dakika geçmedi, annem, balkondan gelebilirsiniz oğlum diye seslendi. Onların yanına vardım hemen.

Şoför yine celallenmişti. Ben, Ali Koç'a laf söyletmem bu konuda arkadaş, her ana öyle yiğit doğurmaz, adam yapacağı transferleri yaptı diyerek bağırıyordu; şoför ise yine başını kaldırarak gülüyordu o tahrikçi gırtlağıyla. Ulan, şu UEFA'dan gelecek para ile iki transfer daha yaptık mı siz yine avcunuzu yalarsınız, Galatasaray yine şampiyon derken, hamal, hakemler yıllardır size çalışıyor diye itiraz ediyordu ona. Asansörde de tartışmaları asansör kapısı açılana dek sürünce: Kardeşim bırakın şimdi şu Fenerbahçe'yi, Galatasaray'ı, siz divan kurulu üyesi misiniz, kongre üyesi misiniz diye terslendim. Onlar bu kadar kavga etmiyor. Bir sessizlik oldu. Kanına dokunmuş olacak ki diklendi hamal, konuşuyoruz abi, n'oldu, konuşmak da mı suç diye. Apartman halkını rahatsız etmeye hakkımız yok dedim, hangi takımı tutarsak tutalım. Şoför, kamyonet sahibi olduğundan hamal kadar kompleksli değildi. Haklısın abi, işimize bakalım dedi hamalın omzuna vurarak.

Hamalın yolda cep telefonu çaldı. Keyifsizce dinledi telefondan gelen kadının sesini. Sonra anlattı. Meğer on yaşındaki oğlu isyan etmiş. Ben bu ayakkabı ile okula gitmem. Yürüyemiyorum, düşüyorum, hiç olmazsa tamire verin bu ayakkabıyı diye. 

Gercekedebiyat.com

ÖNCEKİ HABER

BENZER İÇERİKLER

YORUMLAR

Yorum Yaz

Kişisel bilgileriniz paylaşılmayacaktır. Yorumunuz onaylandıktan sonra adınız ve yorumunuz görüntülenecektir. (*)

REKLAM

ÜCRETSİZ ABONE OL

REKLAM